UMARIM KURGUMU BEĞENİRSİNİZ CANLAR! 💗☀️
. ''Anne, Görkem'i dışarı çağırabilir miyim?'' Dedi küçük kız annesine, upuzun koyu kahve saçları vardı bu küçük kızın, ela gözleri ışık saçıyordu sanki. Küçücük ellerini heyecanla çırptı. Annesi hüzünle konuştu. . ''Tamam kızım, çağır. Ama dikkatli olun oynarken düşmeyin tamam mı?'' Küçük kız heyecanla başını salladı. Hemen pembe ışıklı ayakkabılarını giydi ve küçücük ayaklarıyla koşarak evin bahçesine çıktı.
Yandaki binaya girdi ve hemen Görkem'in kapısına koştu. Fakat ev çok kalabalıktı, kapı açıktı ve bir sürü teyze evin her yerine oturmuş, dua ediyorlardı. Ayrıca kapının önünde bir sürü ayakkabı vardı. Küçük kız merakla ayakkabılarını çıkarıp eve girdi. Teyzelerin bazıları ağlıyordu. Küçük kız yavaş, minik ve sessiz adımlarla Görkem'in odasına girdi. Fakat çok şaşırdı, çünkü Görkem çalışma masasının altında dizlerini karnına çekerek oturmuş, sessizce ağlıyordu. Küçük kız yaklaştı. ''Gökücük? Neden ağlıyorsun..?'' Küçük kızın yüzündeki gülümsemesi silinmişti. Görkem konuştu. ''Yazmira. Odamdan çık.'' Dedi sert bir sesle sakince. Kolunun tersiyle göz yaşlarını sildi. Bu küçük kızın adı Yazmira idi. Yazmira Görkem'e yaklaşıp onun yanına oturdu. ''Olmaz Gökücük, hem neden evde bu kadar fazla teyze var?'' Dedi merakla Yazmira. Görkem göz yaşlarını tutamadı, sıkıca Yazmira'nın elini kavradı ve kendi kalbinin üstüne koydu. ''Annem cennete gitti.'' Dedi hıçkırarak. Yazmira şok içinde donup kaldı. ''Yani, babam gibi mi? İkisi de bir daha dönmeyecek mi?'' Dedi Yazmira. Onun da babası ölmüştü, daha doğrusu öldürülmüştü. Bir takım mafya yüzünden.
Görkem başını evet anlamına salladı. Minik avucundaki siyah çiçekli kolyeye baktı. Bu annesinden kalan tek hatıraydı. Bu kolyeye bir zarar gelirse yaşayamazdı.*ÜÇ GÜN SONRA*
Yazmira ve Görkem sahil kenarında oturuyorlardı. Yazmira sinirle Görkem'in omzuna vurdu. ''Görkem! Neden benimle oynamıyorsun?! Üç gündür benimle ilgilenmiyorsun! Seni anneme söyleyeceğim!'' Dedi kollarını minik göğsünde birleştirerek. Görkem sessizdi. Duygusuz gibi davranıyordu. ''En azından beni şikayet edecek bir annen var.'' Dedi sakince.
Yazmira kaşlarını çattı. Sinirle Görkem'in avucundaki siyah çiçekli kolyeyi kaptı ve ayağa kalktı. Görkem şok ve kızgınlık içinde bağırdı. ''Yazmira, ver onu bana!'' Ayağa kalktı. Yazmira kolyeyi kaldırdı ve denize fırlattı. Siyah çiçekli kolye suya düştü, masmavi suyun içinde kayboldu. Görkem şok içinde mırıldandı. ''Hayır.. hayır lütfen..'' denize doğru koştu, dizlerinin üzerine çöktü ve derin olmayan kısımlarda kolyeyi aramaya başladı. Bir yandan da '' Hayır!'' Diye bağırıyordu.
Yazmira ne yaptığının farkına varmıştı. Minik adımlarla Görkem'e yaklaştı. Görkem ağlamaktan kızaran gözleriyle kafasını çevirip minik kıza baktı. '''Gelme! Hepsi senin yüzünden! Gelme! Senden nefret ediyorum!'' Görkem acıyla bağırdı. Küçük kız korkuyla konuştu. ''Ben özür di-'' cümlesini bitiremeden Görkem Yazmira'yı ittirdi. ''Senin yüzünden.. annemden kalan tek hediyeydi bu! Tek hatıraydı! Artık yok..'' mırıldandı ve küçük kızın saçını çekti. İkiside ağlıyordu.
Aradan bir kaç ay geçti, küçük kız her gün Görkem'le konuşmaya çalışıyordu, ondan defalarca kez özür dilemişti, onu çok kez dışarı çağırmıştı. Ama Görkem onu dinlemiyordu bile. Tek yaptığı şey evden okula, okuldan eve gidip gelmekti. Artık aralarında bir bağ yoktu...
Küçük kız son bir kez daha Görkem'in evinin kapısını çaldı. Bu şehirden taşınacaktı Yazmira. Görkem'e veda etmek için onun yanına gelmişti. Görkem kapıyı açtı, evde tekti, babası işteydi. Görkem, Yazmira'yı görür görmez kapıyı geri kapattı. Onların taşınacaklarını biliyordu. Ama yine de onu affedemezdi, gönlü el vermezdi. Çok isterdi tekrar onun upuzun saçlarıyla oynayabilmeyi, onunla tekrar pijama partisi yapabilmeyi, onunla tekrar ve tekrar denizde yüzebilmeyi. Ama yapmadı.
Görkem artık çocukluğunu yaşayamazdı...
. . .
*10 yıl sonra*
Dudaklarının arasındaki sigarayı işaret ve orta parmağının arasına aldı genç adam. Sağ elindeki silaha baktı. Bugün ilk cinayetini işleyecekti.
Karşısındaki yaşlı adama baktı. Yaşlı adam dövülmekten mahvolmuş, yüzünün her yeri şişmişti. Bir kaç adım attı genç adam, sandalyede oturan yaşlı adamın üzerine eğildi. Parmaklarının arasında tuttuğu sigarayı adamın yüzüne ağır ağır bastırdı.
"Sonun geldi yaşlı adam." dedi kalın ve derin sesiyle. Sinsice sırıttı. Yaşlı Adam gözlerini kocaman açmış korkuyla ona bakıyordu."Ne o? Korktun mu moruk?" dedi gülerken genç adam. Konuşması için yavaşça elini kaldırdı ve adamın dudaklarının üzerindeki sıkı bant parçasını ağır ağır çıkardı.
Adam derin derin nefes aldı. "Bak Görkem, gerçekten üzgünüm! Bir daha rakibimize yardım etmeyeceğim... Lütfen beni bağışla!" dedi korkuyla. Genç adam sırıttı. "Ben öldürmesem de öleceksin be moruk. Az ömrünün kaldığına eminim. Acılarını dindireceğim işte." dedi soğuk ve sakin bir sesle. Elindeki silahı adamın alnına dayadı.
Adam korkuyla yutkundu. Haketmişti. O gün rakip mafya ile iş birliği yapmayacaktı.
Ve Bom! Silahın sesi yankılandı tüm binada. Ağacın üstündeki kuşlar uçuştu. Genç adam, yanağına bulaşan kanı elinin tersiyle sildi. Sırıttı. "Kan kokusunu seviyorum." dedi sırıtırken. Son bir kez yerde kanlar içinde yatan yaşlı adama baktı. Arkasını döndü. Ağır ve sert adımlarla binanın dışına çıktı.
Telefonunu çıkardı, bir numarayı aradı. Telefondaki adam açtı telefonu. Genç adam konuştu. "Hallettim. Cesedi alırsınız. Ben şehir dışına babamın yanına gideceğim. Artık Şah Gözkaya'nın yerine geçiyorum." dedi adam sırıtarak. Artık o bir mafyaydı.
O Görkem Atay idi.
O artık küçük bir çocuk değildi.
O artık, ilk cinayetini işlemişti.
O Şah Gözkaya'nın yerine geçmişti.
Yazmira Gözkaya'nın babası olan, Şan Gözkaya'nın yerine. İntikamı acı olacaktı.
Telefonu kapattı ve cebine geri koydu. Arabasının kapısını açtı ve içeri girdi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH ÇİÇEKLİ KOLYE
ChickLit''Daha çocuktum Görkem! Bilmiyordum!'' ''Ben de çocuktum Yazmira! O kolyeyi denize fırlattığında henüz ben de çocuktum!''