1

509 36 83
                                    

"aşkım, aşkım!"

"efendim balım?"

"bugün yine abimlerle beraber kursa gidelim mi?"

"gitmek istiyor musun?"

"evet!!"

"pekala, gidelim o zaman." dedim gülümseyerek ve karşımdaki çocuğun saçlarını karıştırdım.

sonra telefonumu çıkartıp onlarla beraber geleceğimizi belirten bir mesaj attım gruptakilere.

brock ve köleleri🧍🏻🧍🏻

edgar
beyler gusla beraber kursa geleceğiz sizinle haberiniz olsun

brock
yok gelmeyin

edgar
?
neden

brock
saka yaptim kankis ya hemen aliniosun sen de

colt
aa kanka bu sefer siz de oynasaniza

edgar
izin verirler mi oynamamıza

leon
nıye vermesınler kı nolcak sankı

edgar
ne biliyim sordum işte öyle

colt
ee oynuyosunuz dimi

edgar
bilmem gusa sorayım oynamak isterse ben de oynarım belki

brock
belki mii
belki yok oynamak zorundasın

edgar
peki peki
oynarım ben de

son attığım mesajdan sonra telefonu kapatıp yanımda oturan beyaz saçlı çocuğa döndüm.

"gus, kursa gidince abinlerle beraber oynamaya ne dersin?"

"olur!"

"peki hadi hazırlanalım gitmek için." dedim ve odama gidip üstümdeki pijamalardan kurtulup siyah bir tişört ve biraz bol bir pantolon giydim ve bileklerimin bir kısmını kapatan eldivenlerimi taktım.

salona döndüğümde çoğu zaman benim yanımda kaldığı için buraya getirdiği kıyafetlerinin arasından mavi bir tişört ve kahverengi bir şort alıp üstüne geçirmiş, hazır bir şekilde bekleyen gus'la karşılaştım.

beraber evden çıkıp durakta, bineceğimiz otobüsü beklemeye başladık.

otobüs geldiğinde bir kaç durak önce otobüse binmiş olan dörtlü ile karşılaştık.

brock ve colt telefonlarını çıkartmış beraber oyun oynuyorlardı, arkalarındada leon'un omzuna kafasına yaslayıp uyuyan bir sandy vardı. bu herif nasıl her zaman ve her yerde uyumayı başarabiliyordu?

sorgulamayı bırakıp gus'la beraber onlara yakın bir koltuğa oturdum.

sıkılmamak için telefonumu ve kulaklığımı çıkartıp bir şarkı açtım.

palaye royale - lonely

gözlerimi kapatmış bir şekilde şarkıyı dinlerken kulaklığımın tekinin alınması ile gözlerimi açtım.

"ben de dinleyebilir miyim?" diye soran gus'a gülümsedim ve elindeki kulaklığı alıp onun kulağına yerleştirdim.

beraber bir kaç şarkı dinledikten sonra diğerlerinin ayağa kalkmasıyla geldiğimizi anlayıp yanımdaki çocuğu dürttüm ve geldiğimizi söyledim.

hep beraber otobüsten indik ve kursa girdik.

"selam kızlar sikim sızlar." diyerek soyunma odasına giriş yapan brock'a göz devirdim ve oradan uzaklaşıp seyirci koltuklarından birisine oturup beklemeye başladım.

herkes hazırlanıp sahaya doğru yaklaşırken brock, colt, leon, sandy, gus ve tanımadığım bir çocuk yanıma geldi.

"hadi lan kalksana ne duruyorsun burada." diyen leona tam cevap verecektimki tekrar konuşmasıyla susmak zorunda kaldım.

"oha lan farkettiniz mi kafiye yaptım! abiniz şair olacakmışta son anda futbol kursuna yazılmış işte çocuklar." dediğinde herkes gülmeye başladı ve ben o an adını bilmediğim o çocuğun gülüşüne takılı kalmıştım. ne kadar güzel gülüyordu...

ne? hayır edgar ne düşünüyorsun sen amına koyayım ya kendine gel.

herkes gülmesini bitirdiğinde- ah pardon brock hala mal mal gülüyordu. sonra o da kimsenin gülmediğini ve ona baktığını farkedince boğazını temizledi ve konuştu.

"e edgar ne duruyorsun?"

"ne yapayım?"

sorumla beraber gülüp "helva yapsana." diyen colta bakıp kaşlarımı çattım. cidden bir saniye bile ciddi kalamıyorlardı...

"tamam ya kesin boşu hadi kalk gidiyoruz edgar." diyerek kolumu kavrayıp beni kaldırdı tanımadığım o çocuk. fakat tam yaralarımın olduğu yerden tuttuğu için canım yanmıştı. kolumun acısı ile yüzümü buruşturdum.

bunu gören sandy, "edgar kendine bunu bir daha yapmayacağını söylemiştin diye hatırlıyorum." dedi biraz kızgın bir ifadeyle.

"şey ben-" ben konuşacakken gus, "aşkım canın çok acıdı mı?" diye sordu endişeyle.

tanımadığım çocuk kaşlarını çattı ve kısık bir sesle "aşkım mı?" dedi. onu takmayıp "çocuklar abartmayın lütfen önemli bir şey değil." dedim. neden bu kadar abarttıklarını anlamamıştım.

"özür dilerim edgar." dedi hala adını bilmediğim o eleman.

"ya abartmayın dedi işte. hem senin bir suçun yok ki fang" dedi colt. sonunda ismini öğrenenebilmiştim.

"hadi lan maç başlayacak şimdi yürüsenize amına koyayım." hepimizin arkasından ittirip bizi ilerletmeye çalışan leon'a kıkırdayıp yürümeye başladım.

herkes toplandığında takımları seçtiler.
ben, gus, leon ve colt aynı takımdaydık. sandy, brock ve fang ise karşı takımdaydı. herkes yerini aldı ve hocanım yani şu an hakem görevi gören kişinin düdüğü çalması ile maç başladı.

selamselam

umarım fıcı begenmıssınızdır
okunacagını pek sanmıyorum ama ben de bır fangar fıcı yazmak ıstedım fıkır bıraz kendı hayatımdan uyarlanmıs bısı cok sacma yanı

bu arada okuyan herkese tesekkurler devam eder mıyım bılmıyorum okunursa ve oy alırsa neden olmasın🤭

neyse hadı baybay fazla konustum sanırım

futbol kursu | fangarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin