Siyah saçları omuzlarına uzanıyordu ve uçları yeşil rengindeydi. Kahverengi-ela karışımı gözleri hırsla kısılmış, kaşları çatılmıştı. Göğsü aldığı sık nefesler yüzünden inip kalkıyor, bacakları yorgunluktan titriyordu.
Karşısındaki beyaz uzun saçlı, küçük ela gözlü adam savaş pozisyonundan çıkıp doğruldu. "Bu kadar yeter Gon. Bedenini daha fazla zorlama." Gon inatla, "Hayır, devam edebilirim. Saldırmaya devam et Kite!" diye bağırdı. Kite iç çekerek, "Gamma olduğunu her seferinde unutuyorsun. Vücudunu daha fazla zorlarsan ciddi bir hasar alacaksın. Eğitmenin olarak bu kadar yeter diyorum," dediğinde Gon titreyen bacaklarıyla yere çöktü.
Aldığı nefesler boğazını ve ciğerlerini yakarken, zaten yangın yerine dönmüş bacakları ve kolları ona hiç yardımcı olmuyordu. Bu gibi durumlarda bedeninden gerçekten nefret ediyordu. İçinde yaşayan kurdun cinsinden nefret ediyordu.
"Kurdundan nefret edersen aranızdaki bağı kopar ve seni ölüme sürükler." Farklı bir ses odaya dahil olduğunda iki erkekte dönüp eğitim odasının kapısına baktılar. Açık tenli, ela gözlü ve omuz hizasında turuncu saçlı genç bir kadındı içeri gelen. Doğrudan Gon'a bakarak endişeli bir şekilde konuşmuştu. Gon iç çekerek oturur pozisyona geldi. "Biliyorum Mito-san ama bu gibi durumlarda bedenime yaptıklarını affetmek istemiyorum."
Mito gülümseyerek Gon'un yanına gelip önünde eğildi ve uzun saçlarını okşadı. "Sen bu yüzyılın Gamma'sısın ve bizden daha üstünsün. İstediğin üstünlüğü sağlayamasan bile üstün olduğunu biliyorsun. Fiziksel olarak güçlü olmasan da olur Gon, sen kendinden alt tabaka olan bütün ırklara diz çöktürebilirsin." Gon gülümsedi. Bunları biliyordu.
Kite, "Demek istediklerin bunlar değil, değil mi?" dediğinde Mito iç çekerek doğruldu. Kite her zamanki gibi doğruyu Mito söylemeden bilmişti. Gon meraklı bir şekilde Mito'ya bakmaya başladığında genç kadın açıklamaya başladı. "Bu akşam ünlü Ackerman ailesinin düğünü var. Bütün mafya ailelerine davetiye gönderildi ve tahmin edebileceğiniz gibi, bize de geldi. Ging senin katılmanı istiyor Gon." Gon oflayarak yere sırt üstü yattı. "Bu tarz davetlere katılmayı sevmediğimi biliyorsun Mito-san. Ging'e kendisinin gitmesi gerektiğini söyle."
"Bunu yapamam çünkü Ging çoktan gitti. Davete icabet etmezsek neler olacağını da biliyorsun." Gon tekrar ofladı. On büyük mafya ailesinden birinin davetini reddedersen direkt camiadan siliniyordun. Babası olan Ging'in buna göz yumacağını hiç düşünmüyordu. Buna rağmen kendi gitmek yerine Gon'u göndermesi de ayrı bir olaydı. O da bu tarz davetlere katılmayı sevmediği için Gon'u gönderiyordu. Başka açıklaması olamazdı.
"Başka çarem yok sanırım." Gon, Mito'nun yardımıyla yattığı yerden doğruldu. Mito ona gülümsediğinde karşılık verip eğitim odasından çıkmak için hareketlendi. Çıkmadan önce Mito, "Yedide araban gelip seni alacak," dediğinde elini kaldırıp onay işareti yaptı.
Ormanın içinde yer alan, tek başına yaşadığı eve doğru ilerlemeye başladı. Normalde büyükannesi ve halası Mito ile birlikte yaşıyordu ama Gamma feromonlarını kontrol etmekte zorlanmaya başladığından beri tek başına yaşamaya başlamıştı. Yaşadığı orman ailesine ait olduğu için sıkı bir güvenlik önlemi vardı. Gon bu sayede tek başına rahatlıkla yaşayabiliyordu. Eğitim odası dediği yer de evinden birkaç metre uzakta olan bir kulübeydi.
Kite ve Mito ile vedalaştıktan sonra eve girdi. Evi çok büyük değildi, zaten böyle olmasını kendisi istemişti.
Ana kapıdan içeri girdiği an sol tarafında tek kanepesi olan küçük bir salon kalıyordu. Onun karşısındaki üç kapı ise mutfağa, banyoya ve giyinme odasına açılıyordu. Karşısında tahta merdiven ve kitaplık vardı. Kitaplığın yanında da çalışma masası. Gon orayı çok fazla kullanmıyordu zaten. Çalışmayı sevmeyen bir yapısı vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
infected ₰ killugon
FanfictionHasta olduğumu ve bunun fazla uzun sürmeyeceğini söylüyorlar.