1- Gecenin Karanlığı

65 12 9
                                    

Lütfen başladığınız tarihi yazın. ❤️🥰

"Lütfen, lütfen kızım biraz daha dayan, lütfen burada değil!" Aniden gelen sancıyla olduğum yerde iki büklüm olurken çığlık atmamak için kendimi zorluyordum. Hastaneye yetişmeme imkân kalmamıştı, geçtim hastaneyi araçların olduğu caddeye bile çıkmaya takatim yoktu.

Zifiri karanlık bir sokakta, İstanbul'da daha önce şahit olunmamış bir kar yağışının altında köşeye sıkışmıştım. Evimden yalnızca birkaç sokak yukarı gelebilmiştim. Acıyla kıvranıyor bir mucize bekliyordum. Doğum başlamak üzereydi, bacağımdan aşağı inmeye başlayan ve pantolonumu sırılsıklam yapan su bunun habercisiydi.

"Ah Mevâ! Lütfen beni bırakmaa!" Ona zarar gelecekti. Bu lanet yerde kimse beni bulmayacaktı ve ben kızımı kaybedecektim. Kıvrıldığım yerden ayağa kalkıp kaymamaya dikkat ederek yavaş yavaş yürümeye başladım. Birkaç adım atmıştım ki dizlerimin gücü kesiliverdi, düşerken karnımı korumak için kolumu önüme siper ettiğimde kolumda yoğun bir acı hissetmiştim. Yine de toparlanıp yürümeye gayret ettim. Hiç bilmediğim bir ara sokakta ölmek ya da kızımın ölümüne sebep olmak istemiyordum. Ikınma isteğim gittikçe çoğalıyor, bulunduğum sokaktaki derin sessizliği parçalıyordu.

Artık dayanamayacağımı anladığım noktada bulunduğum yere çökmekten başka bir çarem kalmamıştı. Kollarımla sımsıkı sardığım karnımın içinde koca bir savaş vardı, bu savaşın kazananı kızım olmalıydı.

"Kızım! Biraz daha bekle. Ahh!" Gelen sancıyla nefesim kesildiğinde büyük bir çığlık dudaklarımın arasından firar etmişti. Hızlı hızlı nefes alıp veriyordum.

"Allah'ım lütfen onu kurtar, kızımı bana bağışla. Aaahh! Yardım ediin!" Acı biraz daha çekilebilir bir hal alıp küçücük bir nefes arası bulabildiğimde yüzüme tutulan ışıkla kendimi serbest bıraktım. Birileri beni bulmuştu, sesim duyulmuştu.

"Gel gel Halime, buradan geliyormuş ses!" Yanıma gelen kadınla derin bir nefes verdiğimde beni bırakan acı daha dayanılamaz bir halde geri gelmişti.

"Kızım ne oldu sana böyle?"

"Ne olmuş Songül yaralı falan mı? Aa a hamile mi yoksa doğuruyor mu?"

"Lütfen yardım edin" Genç kadın daha cümlesini tamamlayamadan kendinden geçmişti.

Evde yalnızdı ve sancılarının gelmeye başladığını fark ettiği ilk anda ilk işi ambulansı aramak olmuştu. Fakat iki gündür aralıksız yağan kar, bulunduğu semtteki hayatı tamamen durdurmuştu. Görevliler hiç olmazsa ana yola çıkabilir misiniz diye sorduğunda hiç oyalanmadan kendini evden atmıştı.

Ev arkadaşı Zeynep nöbetteydi ve telefonuna ulaşılamıyordu. 'Bir şekilde hastaneye yetişeceğim.' Diye düşünüyordu ama bu mümkün olmamıştı. Sıklaşan sancılarıyla en fazla on sokak ilerleyebilmiş nihayetinde ayakları onu Halime'nin evinin önüne getirmişti.

İki yaşlı kadın muhabbet ederken duydukları inlemelerle kendilerini sokağa attıklarında kendinden geçen genç kadınla ne yapacaklarını bilemeyip şoka uğramışlardı. İlk kendine gelen Halime'ydi.

"Haydi, eve taşıyalım. Ay sokakta doğuracak yavrucak!"

"Dur Nermin'in damadı evdeydi onu çağırayım beraber kaldıralım." Halime acele etmesini söylerken Songül yan eve doğru koşmaya başlamıştı bile.

"Kızım, beni duyuyor musun?" Genç kadının başına doğru eğilip yanaklarına yavaş yavaş vurmuştu. Dokunduğu kadından ufak bir inleme dışında ses gelmemişti.

"Dayan evladım, dayan güzel kızım!"

Genç kadının terden ıslanan saçlarını geriye doğru ittiğinde çokta büyük olmadığını fark etti. Yirmi yaşında bile yoktu belki de.

"Allah'ım sen yardım et! Nasıl olacak bu iş böyle, ne yapacağız?"

O dua dua Rabbine yakarırken Songül yan evdekileri yanına katmış, bulundukları yere doğru koşuyordu. Nermin, kızı Özlem ve damadı Fikret'le birlikte geliyordu. Onları görünce içi rahatladı.

"Siz suyu ısıtın ben temiz havlu, çarşaf falan ayarlayayım Songül. Yavrucak doğurdu doğuracak, suyu bile gelmiş."

Duyduğum seslerle kendime geldiğimde soğuk bir zeminde olmayı beklerken yumuşacık bir yataktaydım. Çevremde olup biteni anlamaya çalışıyordum ki kızım varlığını hatırlattı.

"Aaahh!" Çığlığımla odadaki kadınlar neye uğradıklarını şaşırmışlardı.

"Halime burada olacak iş mi bu! Ya çocuğun sağlığı tehlikeye girerse ne yaparız, ya kızcağıza bir şey olursa ne olacak? Belki çocuk anne karnında doğuma hazır değil, nasıl yaparız?"

"Hayır!" dedim inlemelerin arasında.

"Bebeğim sağlıklı o doğuma hazır, daha dün kontrole gittim. Daha dün, ahhh!"

"Öyle de böyle de bu doğum olacak Nermin, baksana haline hastaneye yetişemez bile bu halde, hele dışarıdaki karda mümkün değil!"

"Halime teyze suyu getirdim, Fikret'te ambulans görevlilerini almaya gitti ana caddeye birazdan burada olurlar."

"Haydi!" Onlar hareketlendiğinde ben artık dayanamayacak haldeydim. İsminin Nermin olduğunu öğrendiğim kadın dişlerimin bir başörtü koyarken ıkınmamı tembihlemişti.

"Kızım, şimdi itmeni istiyorum senden zaten doğmak üzere. Ikınma artık sonuna kadar son gücüne kadar it yavrunu."

O bunları söylerken ben harfiyen yapmaya çalıştım. Belimdeki kemikler sanki yüz yerinden aynı anda kırılıyordu.

"Haydi çok güzel bir kere daha yavrum!"

Diğer kadınlar birer tarafımdan ellerimi kavradıklarında bir kere daha ittim ve bir anda yükseklerden düşmeye benzer bir boşluk hissettim. Sanki bulunduğum oda, odanın içindekiler hatta bedenim dahi boşluğa savruluverdi. Son duyduğum ses şefkatli bir 'Hoş geldin.' olmuştu.

Geldin mi Mevâ'm?

Size tazecik bir hikaye emanet ediyorum.

Mevâ kız size emanet, sizse en sevdiğime emanetsiniz.

Hikayeyle ilgili ne düşünüşüyorsunuz?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 08 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SığınakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin