İlk bölüm-Gölge'nin yaratılışı
♧Acı çeken ruhlarla dolu bir dünyanın birde cehennemi vardır ve gerçek kötüler oraya layık görülür.♧
Ruhun sessiz kolidorlarında, dilin anlatamayacağı kadar acı gerçekler vardır.
Ama ben ruhu olan bir canlı asla olmadım, hele ki merhamet sahibi asla. Benim bir kalbim yok, benim bir ruhum yok. Benim bir vicdanım asla yok.
Biz saf kötüler birilerini kullanarak sizin iğrenç dediğiniz o amaçları güzel renklerle süsleriz. Sizin acımasızlık dediğiniz her anı görmezden geliriz.
İnsan denilen aptal yaratıklar zamanı sonsuza kadar var edebilecekmiş gibi yaşarlar ama anlamazlar. Zaman tanrıya aitdir ve sonsuza kadar yaşar. İnsan denilen canlılarsa ölüme mahkumdur.
Ve bir duygu var ki insanları yaşayanlara, kendi varlıklarını kalplerde yaşatanlara mahkum eder. Aşk...
Bu aptal canlılar aşk denilen saçma bir duygu için kendilerini kesip-biçecek ve nefeslerini kesecek kadar gözlerini karartmış oluyorlar.
Ama farkında değiller ki duygular bir ilizyondur, tek gerçek kendi kafeslerinde sıkışıp kalmış aciz ruhlardır.
Şimdi size sorarım siz yaşayanların en ölüsünü kendinize yaşanır mı kılacakdınız?... yoksa sizde onun gibi ölmeyi göze mi alacakdınız?
Peki iyiler kimlerdi?
İyiler her acıyı yutub etrafına yansıtmayan ve başkalarına bu acının zerresini tatdırmayanlardı.
İyiler aşka sarılanlardı, iyiler sevmeyi öğrenenlerdi, iyiler koruyan-kollayanlardı. İyiler gerçek ruha sahip olanlardı.
Bense saf kötülüğün esir aldığı, insanları zülme, cinayete ve iğrenç bulduğunuz her hadiseye teşfik edenim.
Korkunun, hırs ve kinciliğin iğrenç coşkusu, öldürme ve işkence etmenin yaratdığı büyük tutkuyum.
Benim gibi olanlar gerçek özgürlerdir, saf ve temizliğin mahkumları gibi kurallara uyarak, insanları incitmeden ölen değil. Gerçek zevke varanlardır.
İnsanların bir-birini yemesini zevkle izlerim, en sevdiğim duygular kin ve hırsdır. Çünki bu iki duygu büyük kötülük ve acı çığlıklara gebedir.
Bir-birine kolaylıkla dönüşen bu iki duygu nefretin temellerini inşa eder. Nasıl derler... nefretle atılan temeller sağlam kolonlara sahipdir. Ve görünmez bir kine.
Karşımda cayır-cayır yanan evi gördüğümde gram acıma duygusu olmadan öylece o evi izledim. Minik ve güzel dediğiniz bir aile portresinin usulca yok oluşunu...
Acı çığlıklar ve tanrıdan istenen yardımlara kulak kabartdım... her zaman duyduğum sıradan şeylerdi artık.
Yakmaya teşvik etdiğim ev kimindi bilmiyorum, içerideki insanlar kim bilmiyorum ama ben... onların çığlıklarıyla hayat enerjimi yeniliyorum... ne korkunç değil mi?
Cayır-cayır yanan evlerin arasından kısa beyaz saçları kırmızı bir elbisesi olan kız ortalık yere düştü, ailesini kurtarmak için verdiği çırpınışların zerresi işine bile yaramıyordu.
Etrafda sessizdi, kimsesizdi tek bizdik... yanlızca biz.
Göz yaşlarıyla yığıldığı buz ve karlı zemine doğru bakdı. Elleriyle toprağı yumrukladı... korkdu... fazlasıyla korkdu.
Acı yalvaşların arasından başını kaldırarak hiç duymadığım bir çığlık atarak geri-geri yürüdü... elleriyle yüzünü ve başını kapatmaya çalışarak kendi yerinde sallandı. Ayaklanmak isterken yeniden düştü:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kan mevsimi(Evrenler Serisi-2 Ara Verildi)
Paranormalkan mevsimi:ölüm belgeselinin devam kitabı olan kan mevsimi şeytanın insana aşık olarak kendi kanatlarından vaz geçmesi ve hayatını tamamile değiştirmesini anlatıyor. Karlı bir kış gününde yanan evlerin arasından kendini kurtaran kız şeytanı gören...