Melih elleri çenesinde, düşünceli bir halde Emre'ye bakıyordu. Doğu kaşlarını çatmış, öfkeyle Emre'ye bakıyordu. Kedi ortamın saçmalığına inanamıyormuş gibi Emre'ye ifadesizce bakıyordu. Emre ise sırıtmış bir vaziyette teker teker onlara bakıyordu.
"İnfazım mı verildi?" Diye şakaya vurdu Emre. Gerildiğini göstermedi onlara. "Niye öyle bakıyorsunuz bana?"
Melih oturduğu sandalyeye yayıldı. "Yasemin geldi."
Emre şaşırdı. "Hadi ya! Nerde peki şimdi?"
"Evde." Dedi. "Akşam yemeğine davetliyiz."
"Ben de mi?" Diye hayretle sordu. "Beni hatırlıyor mu ki?"
"Hatırlıyor ki davetlisin iste." Diye tersledi Doğu.
Emre, Doğu'nun tavırlarına anlam veremiyordu. "Sizin neyiniz var böyle? Sanki yastayız. Oğlum ne güzel Yasemin gelmiş. Neye bu tavrınız?"
"Emre..." diye söze başladı Kedi. "Yasemin ile seni başgöz etmek istiyorlar."
Emre şoka girdi adeta. "Benim mi ile?" Diye saçmaladı.
***
Yasemin bunalmış bir halde sandalyeye oturdu. Ne yaptığını bilmiyordu. Anlık kararlar ile hareket ederek kendisini kaybediyordu. Bu evde bulundukça üzerine çöken kasvetli hava onu boğuyordu. Tırnaklarını kemirdiğinin farkında değildi.
Güneş battı.
Vakit geldiğinde o hazırlanmamış masanın başından asla kalkmamıştı. Kapının gıcırtısıyla kendine gelse bile asla bakışlarını sabit tuttuğu şömineden ayırmadı.
Melih, Doğu ve Emre içeri girdiklerinde yanlarında bir kadın da eşlik ediyordu ve bu kadın Kedi değildi.
Kıvırcık saçları, kahve gözleri, kısa ama zayıf bedenine rağmen kokusu evi dolmuştu. Yasemin odada ağırlaşan kadın parfümü ile onlara döndü.
"Vaov!" Dedi Emre sessizliği bozmak için. "Kimmiş bu kız? İnanamıyorum Yasemin mi?"
Kadın gözlerini devirdiği gibi ince sesi duyuldu. "Ne cıvık!" Diye mırıldandı. "Bizi çağırmışsın. Konuşmak için."
Yasemin, gözleri Emre'ye kitlenmiş halde konuştu. "Senin burada olmaman gerekiyordu. Kim çağırdı seni?"
"Niye olmamı istemiyorsun?" Diye etkili olduğunu düşündüğü sesiyle Yasemin'e yaklaştı. "Ban aşık olmaktan mı korkuyorsun?"
Yasemin'in gözleri bir an için Doğu'nun yumruk haline gelen ellerine değdi. Dudaklarında peydah olan alaylı gülümsemesi ile ayağa kalktı.
"Tekrarla." Diye usulca fısıldadı. Emre yavaş adımlarla Yasemin'e ilerlerken ona uyarak Yasemin de hareketlendi.
"Bu yakışıklı, heybetli vücuduma kimse karşı koyamaz, bebeğim." Aralarında bir adımlık mesafe girdiğinde, Yasemin'in ince parmakları nazikçe Emre'nin çenesini kavradı. Doğu, Yasemin'in onu öpmek için kendine çektiğini görünce dayanamayarak onlara adım atacakken odada tok bir ses duyuldu ve hemen ardından Emre'nin inleyişi yankılandı.
Yasemin Emre'ye kafa atmıştı.
"Bu acıttı işte." Dedi Melih.
Emre acıyla geri çekildi. "Ah, seni... Gözüm... Güzel gözüm!"
Doğu küstah bir tebessümle Yasemin'e yaklaştı.
"Yoksa sen de mi istiyorsun?" Diyen Yasemin'e başını salladı.
"Hayır, daha farklı bir şey istiyorum." Dedi. Yasemin bedeninde bir an süzen bakışıyla ne istediğini anlamıştı. Doğu üzerindeki kabanı çıkarıp sandalyeye bıraktı. "Bizimle konuşmak istediğini söylemişsin." Ellerini ceplerine yerleştirdi. "Seni dinliyoruz."
Yasemin, koltukta gözüne buz tutan Emre'yi gösterdi. "Onu istemedim." Dedi.
"Konuşmak istediğin her ne ise çabuk ol Yasemin." Dedi kadın. "Umarım bebeğimi yalnız bıraktıracak kadar önemlidir."
"Evlendin demek Azra." Dedi. "Bir de bir dövüşçü ile. Yoksa senin kocan da ilerde beni ve kocamı mı öldürecek?"
Azra kaşlarını çattı. "Ne saçmalıyorsun sen?" Diye çıkıştı. "Bu kadın ne saçmalıyor?"
"Annem ve babamın hikayesini anlatacağım Azra." Dedi soğukkanlılıkla. "Hepinizin bildiği hikayeyi anlatacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİRLİ OYUN( +21)
ActionKirli düşünceleri eylemlere döken Bataklık'ta intikam bir deli saçmasıydı. O saçma kalbini vurmuştu. Ve kalbi ölmüştü.