Mahkeme günü gelmişti. Sabah erkenden uyanıp sıcak bir duş aldım ve üzerime beyaz bir cropla kot etek giymistim. Saçlarımı kurulayıp vag maşa ile su dalgası yaptım. İşte hazırdım.
Evden çıkıp kayanın kapısını çaldım. Buarada Kaya ve ben artık cidden evleniyorduk, iki gün sonra nikah dairesine randevumuz vardı. Düğünü ise annemler buraya gelince yapacaktık.
Zaten evlenmemi canı gönülden isteyen annem bu haber karşısında havalara uçmuştu. Bir süre daha bebeği bilmeyecekti...
Kaya kapıyı açıp bana gülümsedi.
"Hala gelmek istediğine emin misin Gökçe?" Sorusuna kafamı salladım.
"Bak bu benim için de önemli. Bu seni bıçaklayan adamı benim de gormem kim olduğuna bakmam lazım." Bana başını salladı.
"Peki madem, ama yorulduğun zaman bana hemen söyleyeceksin." Başımı salladım.
"Hadi bakalım küçük tavşan düş önüme." Kurduğu cümleye güldüm ve önünde yürümeye başladım.
Arabaya binip çok da uzun olmayan bir yol gelmiştik. İçeri girdiğimizde heryer çok kalabalıktı.
Öncelikle mahkumla sorguya çekilecektik. Sorgu odasına girmeden gördüğüm yüz ile hayatımın şokunu yaşadım.
Babam...
Buradaydı...
Mahkum oydu...
"B-baba?" Önümde durmuş öylece duruyordu.
"Babamı? Gökçe baban mı?" Kayanın sorusuna cevap bile veremedim.
Kulaklarımı çınlıyordu.
Kaya sorgu odasına alınınca ben içeri girmek istemeyip boş bir alana geçip orada oturmuş anın şokunu atlatmaya çalışıyordum.
Elimdeki sudan bir yudum daha aldım.
Babamı onyedi senedir görmüyordum ve onu bu şekilde görmeyi de beklemiyordum...
Düşüncelerim arasında kaybolurken, hissettiğim sancıyla tekrar iki büklüm oldum. Ama bu diğerlerinden farklıydı. Çok ağırdı.
Normalde üç saniye süren sancı, iki dakika olmasına rağmen geçmemişti.
Sonra bir ıslaklık hissettim bacaklarımda...
Elimi bacaklarıma götürdüm...
Elimi geri çektiğimde gördüğüm kan ile iyice panikledim.
Kanamam vardı...
Karnıma giren sancilara rağmen tekrar koridora çıktım.
"Kaya!" Kaya oturduğu yerden bana döndü.
"Kaya! Bişey oluyor!"
"Gökçe!" Oturduğu yerden fırladı ve bana doğru koşmaya başladı.
"Kaya gitmesin!" Hem hıçkıra hıçkıra ağlıyordum hemde dengede durmaya çalışıyordum.
"Geldim güzelim korkma, bak geldim." Kaya bir çırpıda beni kucağına aldı ve hızla kapıya yöneldi.
"Ah!" Çok kötü bir sancıyla kayanın kucağında iki büklüm oldum.
"Dayan, güzelim." Kaya beni arabanın arka koltuğuna yatırdı.
Sorgu için yanımızda gelen Ömer bizi görünce koşarak yanımıza geldi.
"Abi neoldu?" Dedi Ömer.
"Çok kanaması var!" Ömer hızla sürücü koltuğuna bindi Kaya ise arka koltuğa oturup başımı kucağına koydu.