3

358 26 28
                                    

Helo helo

Aral'ımı nasıl beğenmezsiniz...

"Burada çatal ve kaşıklar var. Üste de bardaklar. Ha bi de Aral bey sadece şu dolaptaki bardaklardan içer kuzum. Onu da unutma."

Başımı anladığımı belirtmek için bıkkınca salladım. Sabah erkenden apar topar uyandırılmıştım ve şimdi ise iki saattir Aral beyciğin siktiri boktan kurallarını ezberlemeye çalışıyordum.

O kadar fazlalardı ki.

Mesela her sabah 7.50 de kahvaltı hazır olmak zorundaydı. Yani neden 8 değil? Ve ya neden 7.30. Ya da hiç mi uyuya kalmıyordu bu adam. Ben bıraksalar öğlene kadar uyuyabiliyordum.

"Yavrum neden ölü balık gibi bakıyorsun?"

Hatice teyzenin yumuşak sesi ile bakışlarımı gri dolaplardan çektim. Bazen kendi iç dünyamın içinde kayboluyordum ve kendi kendime konuşuyordum.

"Öyle bakmıyorum ki."

Ölü balık gibi mi bakıyordum ki. Bence bakışlarım gayet normaldi.

Beni elimden tutup yan tarafımızda ki sandelyeye oturttukdan sonra o da tam karşıma geçmişti. Yüzüme o kadar üzgün bakıyordu ki ağlayasım gelmişti. Neden bilmiyorum ama Hatice teyzenin bakışları bana öyle olmadığı halde çok çaresiz hissettiriyordu.

"Sanki buraya zorla getirilmiş gibisin."

Eh biraz öyle olmuştu. Zorla getirilme değil de gelmek zorundaydım. Babamın intikamını almalıydım.

"Yok be Hatice teyzem. Alışamadım hala. Bir de kurallar biraz fazla olunca gözüm korktu." dedim üzgün duran kadına gülerek. Ne kadar bu evdekilerden nefret etsem de o masum bir kadıncağazdı ve benim için endişelenmişti. Hem de yakın olmamıza rağmen.

"Aral beyden korkuyorsan korkma. Görünce sende anlarsın. Çok iyi biri."

Zaten gördüm demek istesemde kendimi tuttum. Korkmamak mümkün değildi bu arada. İnsan değil canavardı şerefsiz. Kocaman cüssesi, kalın sesi bunu destekliyordu. Dün akşam ona yakalanınca o kadar korkmuştum ki sesimi inceltmeyi unuttuğum sabah aklıma gelmişti. Ama şüphelenmemişti büyük ihtimalle. Yoksa hala bu evde olamazdım.

Aral'dan korkmamla ilgili hiçbir şey demezken sadece gülümsedim.

Ondan korkmuyordum. Belki fiziksel olarak beni yenebilirdi ama zekamın ondan daha üstün olduğundan emindim. Hem bu evin sınırları içerisinde olmasaydık kesinlikle ben daha üstün olurdum. Yani bana göre.

"Ne zaman gelecek Aral bey?" Dedim Hatice teyzeyi başımla onayladıktan sonra.

"Gece gelmediyse yarım saate burda olur. Evdeyse iner bi beş dakikaya."

Gece geldiğine göre bir 5 dakika sonra inerdi.

"Ben işe alındım mı?" Diye sordum Hatice ablaya tekrar dönerken. Merakım ve heyecanım karşısında o da gülmüştü.

"Alındın ama Aral bey seni detaylı tanımak istediğini söyledi. Biraz güven problemleri var yavrum. Girene çıkana çok dikkat eder."

"Anladım." dedim gülümseyerek.

Demekki ben işe biz karşılaşmadan önce alınmıştım. Yoksa Hatice teyzenin karşılaştığımızdan haberi olurdu. Önceden işe alınmış olsam bile sorguya çekilmek zorundaydım.

"Günaydın."

Tanıdık ses ile bakışlarımı kapıya çevirdim. Esmer gelmişti. Üstündeki vücudunu sana siyah takım ile yakışıklı duruyordu. İlk önce bakışları ona cevap veren Hatice teyzeye kaymıştı. Ardından da bana. Hızlıca beni süzdükten sonra tekrar Hatice teyzeye döndü.

Mafyanın Kızı - GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin