Herşey özenle hazırlanmıştı. Güzel görünüyorlardı. Jimin bana yaklaşıp bir elini uzattı.
"Herşeye yeniden başlayalım mı?" Beynimde akan kanlar durmuştu. Hayatım boyunca yaşadığım herşey gözümün önüne filmler gibi serilmişti. Herşeye yeniden başlamak, bir anlığına iyi bir çıkış yolu gibi göründü.
Jiminin bana uzattığı ele uzandım ve konuştum.
"Belki de." Jimin yavaşça sandalyemi çekip beni oturttu.
"Sana bunları neden yaptığımı anlatıcam. Ve benim bir katil olmadığımı görüceksin."
Jimin eline bir projeksiyon kamerası çıkarmış yere koymuştu. Duvara yansıyan video'ya dikkatle baktım. Annem. Annem bir adamla dans edip deliler gibi öpüşüyordu. Gözlerimin doldugunu hissetmiştim, beynim, düşüncelerim buz kesmişti. Bunca zaman annemin mâsum oldugunu düsünmüstüm ama o çocuklarını hiçe sayıp başka adamla sevişiyordu.
"Babam, annemi... Annenle aldatıyordu."
Duydugum şey beni daha cok sok etmisti."Annem babamın bunu yaptığını ögrendikten sonra sakin kalamadı, kendini uyuşturucuya itti. Akıl sağlığı gittikçe bozuluyordu. Eve doktorlar gelip gidiyordu ama nafile. Çoktan kendini kaybetmişti. Ödeyemediği uyuşturu borçları yüzünden bir mafya tarafından öldürülücekti..." Sessizleşmiş gözlerimin içine bakmıştı.
"Ama aklına, aklına oglunu satmak geldi. Boylece mafyaya olan borcunu kapatıp serbest olucakti. Beni bir katil olarak yetiştirmesinin yanında beni taciz ediyordu. O yüzden onlar gibilerini öldürüceğime yemin ettim. Bunların hepsi babamla annenin suçu. Babam yıllarca ortalıkta yoktu. Annen ise evine dönmüş iyi anne rolü yapıyordu. Ama sizi cok seviyordu, bunu görmüştüm. Annenin ölümünden baban sorumlu. Babana bir email atmıştım, bu bideoyu gördüğüm gibi babana attım. O da deliye dönüp anneni öldürdü. Sonra size kimse birşey soylemeyip annenizin trajedik bir şekilde öldügüne inandınız. Aslında olan daha trajedik bir durumdu."
Susmuştum. Konuşamıyordum, ağzımı bıçak açmıyordu. Herşey ani gelişmişti. Annemin bir başka ilişkisi vardı. Bu olanları aklım almıyordu. Yıllardır annemin bir mafya tarafından öldürüldügünü düşündüm. Ama babam... Yıllardır ayakta uyutulmuştum. Başımı yavaşça kaldırıp Jimin'e baktım. Onun hiçbir suçu yoktu. Hepsi ailelerimizin eseriydi. Ona sarılmak istedim. Ama şuanlık yapamıyordum.
"Burda olmamın sebebi bunlar mı?"
"Hayır, sevdigim insanı tekrardan kaybetmek istemedim." Susmuş gözlerime kenetlenmişti.
"Bir gâlâ olucak. Çoğunlukla işinde tanınmış insanlar olucak. Benimle katılmanı istiyorum. Bir partnere ihtiyacım var. Orda birini yakalamamız lazım."
Başımı sallayıp konuştum. "Peki, gelirim."
Jimin şaşırmış bana bakıyordu. "Gerçekten mi?" Başımı sallayarak onayladım.
"Hizmetlilerim sana uygun kıyafet verirler. Sende bu sırada gidip kendini hazırlayabilirsin."
Etimden bir lokma alarak konuştum. "Daha fazla burda kalmak istemiyorum, beni önemsiyorsan ve değer veriyorsan beni burdan çıkar." Gözlerimi gözleriyle bulusturdum "Seni birakmayacağım ve ya kaçmaya çalışmiyacağım. Ama benimde birkaç şartım var Bay Park. Bana kaba davranılmiyacak."
"Burda sana kaba davranan biri mi var? Söyle bana hemen kafasına vuruyim."
"Seninde istediğin gibi artık sana yardım edicem ama sadece kötü adamları. Masumlara asla elimi sürmem." Jiminden duyduğum şey anlamamı sağlamıştı. Gerçekten onlar kötüydü. Annem gibi, babası gibi. Biz daha çocuktuk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Red scarf
Fanfiction"Bu benim en sevdigim atkı, ve bunu şimdi en sevdigim kadına veriyorum."