Gözlüklü Böğürtlen

126 11 68
                                    

İçimizde ki özlemi anlatmaya bazen sadece kelimeler, bazen sadece hareketler yetebilir. Belki sadece bir mimik hareketi bile yetebilir. Ama bazı durumlar vardır ki....... Tüm bu şeyleri toplasan yinede ifade edezsin.

İşte benim özlemimde öyle bir özlem. Belki aramızda kan bağı, veya soyadı gibi kuvvetli bir bağ olmasada onu yıllardır tanıyor ve her hareketini adım gibi biliyorum. Onu bir abi, bir kardeş gibi seviyorum. Bu ne olursa olsun değişmeyecek. Çünkü Doruk....... benim birine ihtiyacım olduğunda yanıma ilk gelen insandı. İlk onun haberi olurdu benim sırlarımdan, hatalarımdan, yanlışlarımdan.... İşte bu yüzden benim yegane değerlilerimden bir tanesi. Zaten toplasan 2 taneler. XD

Göz yaşlarımın yanağımdan usulca süzüldüğünü gören Barış bir hışımda Doruk'un yakasına yapıştı ve gözleri alev almış bir şekilde Doruk' a bakarak bağırmaya başladı.

"KİMSİN LAN SEN!!!" diyerek Doruk'u hafif bir şekilde sarstı. Boynunda ki damarların belirginleşmesinden Barış'ın şu an sinirlendiğini anlamak zor değil.

Doruk' da hafif bir şekilde sinirlenmeye başladığında--ki ben bunu bir bakışından anlarım!-- hemen yavaşça onların yanına gidip Barış'ın kolunu hafif tutmamla birlikte Barış bana döndü ve sorgular bir şekilde bakmaya başladı. Kolunu Doruk' dan ittirdiğim gibi bıraktı. Bende hemen Doruk'un boynuna atladım.

Kafamı göz yaşlarımla birlikte Doruk'un boynuna gömdüm ve daha şiddetli ağlmaya başladım. Doruk, ayaklarımın yerden kesilecek şekilde kaldırıp beni kapıda döndürdükten sonra beni yere bıraktı. Hala ağlıyordum ama yüzümdeki kocaman bir gülümseme ile.

Barış'sa kapıda öylece karşıya bakıcak şekilde hafif sinirli hali ile karşıya dalmıştı gözleri.

Onları tanıştırmalıyım ki bu tatsız olay unutulsun.! Yoksa gerçekten ben huzursuz olucağım.

"Barış, bu benim abim, arkadaşım, ailem Doruk." Dedim sevimli bir şekilde Doruk'u işaret ederken. Sonra devam ettim.

"Buda bana evini açan, kurtarıcım, her ne kadar beni istemesede bana yardım eden kişi ..... Barış!. Kendisi adının anlamına biraz zıt düşsede içine battığım karanlıkta bana ışık gösteren tek insan." Dedim kocaman ve sevimli bir şekilde gülümseyerek. Sonra gözlerimle Barış'ı biraz süzdüm. Yüzünde memnun bir tavır oluştu. Hafifde gülümsüyordu. Her ne kadar şu an sakin gözüksede boynunda atan damar, onun hala sinirli ve gergin olduğunun gerekçesiydi. İyide neden bu kadar gergin ve agresif anlamadım. Sonra gözlerimle Doruk'u süzmeye başladığımda ondada aynı tavır olduğunu gördüm. Ne diyelim..... birbirlerini pek sevmediler galiba..... :/ Neyse ben bir yolunu bulurum. >:D Şeytan ama bir o kadar içinde sevimli bir melek besleyen aklım..... Bir an önce bir fikir bulman dileğiyle. 0:)

Birbirimize silah çekmiş kovboylar gibi bakmaya başladık. Ancak sonra yaptığımızın saçma olduğuna karar verdim ve kocaman gülümseyerek konuşmaya başladım.

"Barış eğer bizi eve almayacaksan ben Doruk'u alıp burdan gidiyorum. Zira konuşacak ve anlatacak çok şey, ancak az zaman var. " dedim.

"HAYIR! Sen safmısın! Nerede konuşmayı düşünüyorsun. Dur bir düşüniyim..... İstersen al kafeye falan götür. Hatta daha fazla açık vermek için Acarların evine götür. Ne dersin? " dedi çoook alaylı bir şekilde. Birazcık saf takliti yapınca hafif bir şekilde kıkırdadım.

Sonra Doruk araya kaynayarak "Neler oluyor Şafak!" Dedi ve biraz durup beni kokladıktan sonra tekrar sevimli bir şekilde konuşmaya başladı. " Böğürtlen kokunu bile çok özlemişim." Dedi. Onun bu sözüne karşılık kıkırdadım ve sevimli gülüşümü yine takındım. Barış beyse bu olaylardan bıkmış ve sıkılmış bir şekilde gözlerini devirmişti. Sonra olayın anından çıkarak hemen Barış'ın yanına gittim ve çoook sevimli olmaya özen göstererek konuşmaya başladım.

Zıtlar Birbirini Çeker Mi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin