"Sen iste ben hep yanındayım"

5 1 0
                                    

Ben yoruldum dedi yosun inlercesine ben çok yoruldum başını ellerinin arasına aldı ve titremeye başladı ve yüksek sesle bağırdı

"Geçmiyor baba geçmiyor benim yüküm neden hiç azalmıyor" kimse yoktu yanında tekti ama yosun zaten aylardı koskoca kalabalığın içinde bile tek değil miydi?

Yosun'dan

Gözlerimi harika bir sabaha açmanın umuduyla başımı pencere doğru çevirdim çünkü yosuna göre harika bir sabah güneşli bir sabahtır. Hemen önlüğümü giyip geceden hazırladığım çantamı elime alıp hızlıca merdivenleri indim

"Anne kahvaltı hazır mı?"

"Evet yosun mutfağa geç geliyoruz annecim" mutfağa geçip çantamı sandalyeme dayayıp bende oturdum patates kızartması mı annemin hedefi beni obezite etmekti galiba bu günlerde çünkü ben hayatımda ilk defa 48 kilo olmuştum ve bana göre çoktu kalçalarım bile taşmaya başlamıştı ve o sırada dünyanın en iyi ikilisi gülerek kapıdan girdi

"Benim güzel kızım uyanmış mı? bugünde bir başka güzel"

"Ya baba "

"Utanır hemen de bugün de sizi okula ben bırakıyorum fındık böceğim"

"Lise sona gidiyorum ya hani ben elim ayağım da tutuyor Allaha şükür bir dolmuş ya da taksiye de binip gidebilirim"

"Kusura bakmayın küçük hanım emir büyük yerden" dedi babam annemi işaret ederek ve o sırada annem lafa atladı

"Evet minnoş emir büyük servis işi ayarlana kadar biraz daha böyle gideceksin"

"Tamam "dedim dişlerimi sıkarak zaten okulun bitmesine iki ay kalmıştı buraya yeni taşındığımız buranın servis hattıyla konuşup daha ayarlayamamıştık ama nazlansamda babamın beni okula getirmesi ilk gün ki gibi heycanlandırıyordu

"Hadi bakalım fındık böceğim okula"

"Baba şunu demesene ayıp oluyor " annemle babam aynı anda kahkaha atmaya başladı bende aralarına katıldım ve babamla beraber arabaya geçmek üzere mutfaktan çıktık bedri amcaya selam verip arabanın arka koltuğuna çantamı atıp babamın yanına oturdum dışarıdan bağırma sesleri geliyordu şimdi diyeceksiniz ki sen zaten dışardasın evet ama güvenlik kapısının dışında bir adam yırtınırcasına

"Sabri yılmaz çık kapıya" diye bağırıyordu babam arabadan inmeye yeltenirken elini tuttum

"Baba inme"

"Bir şey yok fındık böceğim hemen gelicem" babamın elleri elimden kaydı ve bedeni de benden giderek uzaklaştı demir kapıdan çıkıp sertçe kapıyı kapadı ve ardından aynı hızdan beş el ateş sesi duydum hayır dimi hayır babama sıkılmadı o kurşunla hızla arabadan indim ve koşmaya başladım demir kapıyı açtığım gibi yerde kanlı yatan babamın bedenini görmem bir oldu kendimi sertçe yere atıp babamın yüzünü ellerimin arasına aldım

"Hayır baba baba hayır"

"Ambulansı arayın arayın hadi " o sırada ağlayarak beni uzaklaştırmaya çalışan annemden kurtuldum tekrar yüzünü ellerimin arasına aldım

"Baba sana inme dedim inme dedim baba " hırkamı çıkarıp babamın yarasına bastırdım

"Fındık böceğim" gözleri kapanmıştı babamın gözleri kapanmış o ela gözler bana veda eder gibi gitmişti gitmemeliydi gitmezdi dimi?

6 ay sonra

Babamı kaybetmiştim hem de kollarımda babamı kaybetmiştim hem de 18 yaşımda o sabah kahvaltı masasın da annemle babamı beklerken 48 kiloyum kalçalarım çıkıyor diye düşünmüştüm şimdi 38 kiloyum ve babam öldükten bir hafta sonra bu kilo düştüm değer miydi baba beni ağlatmalarına değer miydi ölmen tektim artık annem vardı ama oda artık iyi değildi artık kimse eskisi gibi olamazdı değdi mi baba benim ağlamalarıma değdi konuş benimle bir şey de bugün altı ay olalı tam 17 gün oldu ya baba ben nasıl nefes alıcam eskisi gibi nasıl devam edicem hayatıma nasıl her gün bu konuşma beynimden bin kere geçiyordu üniversite sınavına girmiştim istediğim sıralama olmamıştı olmasını da kimse beklemiyordu ve mezuna kalmıştım okumak gibi bir hayalimde yoktu artık annem psikolojik tedavi almamı istiyordu ve reddediyordum almıyacaktım nedenini bilmiyorum ama istemiyordum ben halledicektim altı aydır nasıl hallediyorsam öyle halledecektim tam bunları düşünürken kapı açıldı

Sonsuz DenizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin