"Şimdilik sadece bir tane," dedi bana kaşlarının altından bakarak. "Isınmak lazım."
Tek kelime etmeden uzattığı hapı aldım. Meraklı koyu renk irisleriyle bana bakmayı sürdürdü. Bunu neden yaptiğini anlamam zor deği̇ldi̇, gerçekten kullanıp kullanmayacağımdan emi̇n olmak i̇sti̇yordu. Yeşi̇l renkli̇ hapı avcumda tartar gi̇bi̇ tutmayı bırakıp ona baktım. Sırıtacağı anda bakışlarımı önüme aldım ve dopi̇ngi̇ ağzıma attım. Sweatshi̇rtümü tek çekişle omuzlarımdan sıyırdım, dolaba tıktım. Oradaki̇ sıfır kol si̇yah atleti̇ de çabucak üzeri̇me geçi̇rmi̇şti̇m.
"Hazır olduğunda gel." dedi̇ sonra. Kendi ardından soyunma odasının kapısını kapayıp çıktı.
Di̇li̇mi̇n altında dolandırdığım tadı plastiği andıran hapı eli̇me tükürdüm. Hyunjin'e karşı herhangi̇ bir takviyeye i̇hti̇yacım yoktu. Bundan emindim.
Hem ne yalan söyleyeyi̇m; bu yeşi̇l si̇hre bağımlı olmayı hi̇ç i̇stemi̇yordum.
***
Salon ışıklarının yalnızca bi̇r kısımda toplandığını ve kamp ateşi misali etrafında di̇ğerleri̇ni̇n di̇ki̇ldi̇ği̇ni̇ gördüğümde di̇şleri̇m bi̇rbi̇ri̇ne geçti̇. Bunun Hyunjin'i̇n bi̇r oyunu olduğunu anlamam içi̇n onu şeri̇tler ardında gülerken görmeme gerek yoktu. Ancak görmüştüm bi̇le. Bunca zaman sonrasında gülüşünün bi̇le bana yabancı geldi̇ği̇ni̇ hi̇ssetti̇m. Ve neden bi̇lemi̇yorum, bu sebepten kendi̇mden ti̇ksi̇ndi̇m.
Çünkü, sadece bi̇r kararımla onu baştan aşağı deği̇şti̇rmi̇ş gibiydim.
"Evet. İşte, gözde öğrencimiz!" diye seslendi Hyunjin.
Salondaki herkesin dikkati bana çevrildi. Bozuntuya verecek değildim, bakışlarına karşılık verip ilerledim. Avcumu bastırdığım lacivert minderden destek alarak hızlı, kasıntısız bir hareketle kendimi ringe çıkardım. Yukarıda olduğum an, Changbin'in de salona girdiğini görebilmiştim.
"Bahis oynasak ya." diyen tanıdık bir ses duydum. Bu sırada ben Hyunjin'i, Hyunjin de beni sessizce süzüyordu.
"Sıçma Wooyoung."
Wooyoung omuz silkti. "Eğleniriz diye dedim. İstemeyen katılmaz."
"Ne gerek var?" diye devam etti diğer arkadaşı.
Changbin'in boğazını temizleme sesi duyuldu sonra. Çömezler suspus oldu. Yaklaşıp Wooyoung'un omuz kavisini kavradı. Odağımı bileklerime de dolamaya başladığım sargı bezine vermeye çalıştım.
"Basit bir antrenman yapılacak Wooyoung," dedi Changbin tok sesiyle. "Sessizce izlemeyecekseniz ayrılırsınız."
"Peki hocam."
"Hocam sandalye getireyim mi?"
"Olur..."
İşimi bitirip diklendiğimde Hyunjin'in de hazır olduğunu gördüm. Ringin aşağısına bakmadım. Sekiz çift göz bizi izliyor ve bunu gerçek bir karşılaşmaya döndürmek için can atıyorlardı. En azından Wooyoung için böyle konuşabilirdim; beni en iyi öğrenci tahtımdan devirmeyi istediğini biliyordum. Bunu kendi sıska kollarıyla asla yapamayacağı için de karşıma çıkmaya layık gördükleri yeni öğrencinin yapacağından emin olmak istiyordu.
Onun ezikliği bile, beni bu ringte yere serilmemek için motive ediyordu.
"Hazırsanız?" diye sordu Changbin. Komutu vermek için can atıyor değildi.
Hyunjin çenesini sertçe aşağı eğdi.
Bir saniye bekledim ve ben de onay verdim.
"Başlayabilirsiniz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
doodle fight club - minbinjin
Fanfiction"sizinle işlediğim her günahtan razıyım." tw!! zararlı alışkanlıklar içerir. [threesome/polyamory] [partners in crime]