1. doğum günü partisi

16 3 3
                                    

!!! Bu fici "escape reality" adli çalma listesi ile okumanizi öneririm! (Not: Spotify üzerinde) (Liste benim degil! üstte Spotify kodu var!)

20 Mart 2010

"İyi ki doğdun Hyunjin-ah!"

"İyi ki doğdun Hyunjin-ah!"

"İyi ki doğdun, iyi ki doğdun, Mutlu yıllar sana..."

Alkışlar yükselirken bir yandan sabırsızca çıkan gülüşmeler soğuk havayı kırıyordu adeta. Kıkırdamalar, hediyeler, mum eşliğinde dilenen dilek, sıcak kalpler... Herşey çok güzeldi sekiz kişi için.

Yavaşça gözlerden kaybolan güneşin arkasında bıraktığı coşkulu renkler süslüyordu gökyüzünü. Küçük yıldızlar ara sıra göz kırpıyordu onlara. Yeni yeni büyümeye başlayan çiçeklerin ferahlığı ve dahası...

Mükemmeldi herşey...

Ardından iki siyah poşet belirdi karşılarına
18. Yaş gününe özel bir hediye,
poşetlerin içerisinde tıka basa alkol...
Yaramaz düşünceler. "Aman ne olacak bir kerecik içsem?" Sözleri.
"Kimseler görmez zaten" desteklemeleri...

Ardından küçük bir yudum.
Arkasından bir yudum daha...
Birbirine karışan hoş feromonlar, gülüşmeler...
Oynayan hormonlar ve duygular...
Uzun sohbetler...

Herşey çok güzel.

Sıcacık ateşin etrafında toplanmış sekiz kişinin konuşmaları sarmıştı güzel tarlayı. Bazılarının henüz reşit olmamasına rağmen içmeleri kötü fikirdi ilk başta. Ama sorun olmazdı. Sincap Jisung'un evi boştu bugün. Gidip orada uyuyacaklardı. Kimseler bilmeyecekti zaten.

Endişeyle saate baktı Chan. Epey geç olmuştu. Bıkkınca oynadıkları oyunu bırakıp hazırlanmaya başladılar. Ama öyleydi ki kafaları uçmuştu herkesin. Zor bela toplandılar sonunda. Birkaçı suyla yıkadı yüzünü ayılmak için. Yola koyuldular hep beraber. Öyle uzak bir yerde değildi Jisung'un evi. Tarlayı geçseler olurdu.

Öyle böyle girdiler eve. Çok içmeyen Chan, Seungmin ve Jeongin zar zor odalara kadar taşıdılar gençleri. Biri koltuğa, biri yer yatağına, birkaçı yatak odalarına dağıldılar.
Hâlâ huzur doluydu içleri. Buradan sonra sorun falan olamazdı zaten.

Herkes uyuyorken gece aniden kalktı evin sahibi omega Jisung. Tuvalete girdi, işini halletti. Sersemlikle feromonlarını kontrol edemedi ama. Zambak kokusu evin içine dağılırken odaya geri döndü. Hafiften midesi bulanıyor, başı dönüyordu. Kısacası kendine gelememişti.

Kapıyı açtığı gibi üstüne atlayan beden korkuttu onu. Bulanık gözleri ve gecenin karanlığı ile zar zor seçebilmişti yüzünü. "Mn.. Minho hyung. Ne oldu?.."  hırıltılı sesle sordu omega. Ama küçük bir sorun vardı. Canı gibi sevdiği hyungunun gözleri farklı parlıyordu. Hafif yeşilimsi bir ışık yayılıyordu gözlerinden. O an farketti etrafa yayılan sert karanfil kokusunu.

Sonrası hızlı gelişti zaten

Ne Minho geri çekildi ne de Jisung onu iktirdi.

Hatırlamayacaklardı. Ne olabilirdi ki?

Yumuşak öpüşme ikisini yuttu derinlere. Kırmızı dudaklar, şehvetli gözler, oynaşan eller.

Büyü gibiydi...

Sonra içinde hissetti Jisung Minho'yu. İtiraz etmedi hatta hoşuna gitti. Öyle ki tekrar tekrar hissetti onu. İçindeki sertlikten ayrılmak istemedi. Buğday tenindeki öpücüklerin sonunun gelmesini istemedi. Bu etkileyici kokudan mahrum kalmak çok zor gelirldi. Hep sarhoş olmak istedi. Hep böyle mutlu olmak istedi.

Ama bilmiyordu. Küçüktü, hayallerinin peşinden koşan bir çocuktu.

Bu günden sonrasında asla mutlu olmayacağını bilesydi eğer...

En başında "Ne olabilir" demezdi...



....

Kısa bir başlangıç bolumuydu.

Our Lavenders • Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin