Sabah kalktığımda saatin 10.24 olduğunu gördüm.
Nehiride uyandırıp kahvaltı edip üzerimize rahat bir şeyler geçirip hazırlandık ve yanımıza gerekli şeyleri alıp odadan çıkıp aşağıda arabada bekleyen Mert, Uğur ve Oğuzun yanına gidip arabaya bindik.
Çok geçmeden korku evine gelmiştik bile.
Hemen arabadan inip içeri girdik ve içeriye girer girmez içerideki ekip bizimle ilgilendi. Çok samimi ve sempatiklerdi.
Bekleme odasına geçip cebimizdeki özel eşyalarımızı bir masaya koyup önümüzdeki eski bir tahta ev kapısının açılmasını bekliyorduk. Arkadan bir çalışan kız gelip bize telsiz ve acil durum butonu vermişti. Onları cebimize koyup
önümüzdeki açılan kapıya doğru ilerledik.
Herkes kapıya doğru ilerledi ve arkamızdaki görevli bol şans diyerek kapıyı kapattı.Biz yeni olmamıza rağmen 1 bölüm geçmiştik bile. Arada duvarların içinden korku sesleri ve elektrik geliyordu, doğru söylemek gerekirse korkmadık ama uğurla benim içimde bir his vardı ve buradan bir an çıkmak istiyorduk. Biz 4.Bölüme geldiğimizde bir ses daha gelmişti.
...Beni tanıdınızmı? ...Ben o adamım... Ayda'ya yalan söyledim, söylemek zorundaydım...ve şimdi burada kaldınız. Şu hamile karı... Umrumda değilsin... Doğum yapsan bile... Hadi ben kaçar...
Mert benim elimi tutmuştu. Oğuzda Nehirin. Uğur telefonda sinyalin çekmesini bekliyor. Her şeyi bir kenara koyunda, Nehir ne olacaktı? Zaten tansiyonu var. Şuan önemli olan o nu sakinleştirmek ama kaybedecek zamınımız yoktu. Hemen ilerledik.7.Bölümde büyük bir oda vardı burası bana bir yerden tanıdık geliyordu. Aldanmadık. Herkes bir şey aramaya başladı.Ben yatak bazasının üstünde bir kuru kafa buldum içinde bir bilmece vardı. Yapmalımıydık? Nehir bağırarak**Yeter ben burada durmak istemiyorum Oğuz çıkart beni buradan.**-**Nehir çıkıcaz bir sakin ol lütfen**-**Gençler burada kuru kafa var ama buna 3 tane parlak taş lazım...***
Mert bana destek olarak yanıma geldi ikimiz ararken Uğur ve Oğuz, Nehiri sakinleştirmeye çalıştı. Biz 3 tane bulduk ve yerleştirdik.Kuru kafadan duman çıkmaya başladı ve patladı. İçinden bir şey çıktı görmiyorduk her şey hareket ediyordu. Sonra tablo konuşmaya başladı. Hepimiz bir koltuğa oturup dinledik. Şöyle diyordu;
---------------------------------------
...Ayda'nın babası not bırakır.
---------------------------------------
'Ayda geçmişte sana olan hatalarım hatta hata sayılmayacak kadar ihanetler, dehşetler yaşattım. Bunun için ne kadar özür dilesemde az. Ben seni kalbimde ve vücuduma hisseiyorum. Sen bana kızım olarak çok destek çıktın. Oysaki ben senin baban olarak sana ne eğitimde, normal hayatında, meslek hayatında, aşk hayatında sana destek olmadım, kendime kızgınım. Ben burada annenleyim aynı şekilde oda benim suratıma bakmıyor benle bir cümle bile konuşmuyor. Herkes her şeyin farkında, sende beni affedebilirsin. Herkes 2. bir şansı hak eder dimi minik kızım? Hadi ben hep burada olucam. Hatırladınmı. Lisede birine aşık olmuştun ve gelip bana söylemiştin, korka korka. Ben aslında duyunca o kadar çok sevinmiştimki sana belli edemedim, onun yerine sana bağırdım, kızdım, kendimi yerden yere vurdum, en çokta sana. Şuan yaşadığın hayat çok güzel, sakın vaz geçme beni affetmen gerek benden bu kadar.'
Babam tam konuşmasını bitirdi ve uyandım. Mert bana
**İyiymisin Ayda bu adam kim?**-**bilmiyorumki...**-**Ya Nehir neden sadece bakıyosun. Bir şey söylesene. Seni ve karnındaki prensesimizi kabetmek istemiyorum. Lütden konuş bak dışardayız güvendeyiz. Bakma öyle lütfen. Ambulans çağırın sizde!***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Curse Of The Skull - COTS
FantasyAyda arkadaşlarıyla çıktığı tatilde her şey normal giderken hepsinin içindeki o huzursuzluk yakında büyümeye başlar ve maceraları böyle başlar.