özel günler o benimleyken güzeldi.

284 50 27
                                    


1 yıl sonra

hızlı adımlarla odama ilerledim.

kalabalık bir parti; içkilerle dolu ortam, herkes gülüp eğleniyor fakat bir sorun var. benim yüzümdeki tebessüm sahte.

öpüşen çiftler, dans eden insanlar ve sarhoş olup da bir yerlere yığılanlar çok boğucu olmaya başlamışlardı. parti zaten boğucuydu, elim sürekli kazağıma gidiyor ve çekiştiriyordum. nefes almakta güçlük çekiyor, kalbimdeki ağrıya hakim olamıyordum.

odamın kapısını açıp içeri girdiğimde ilk iş kendimi balkona atmak oldu. dirseklerimi demirliğe yaslayıp dışarı izlemeye başladım. hava buz gibiydi, verdiğim nefesleri görebiliyordum. buna rağmen bazı insanlar dışarıda kol kola geziniyorlardı. insanlar garipti, bu dondurucu soğukta bile kendilerine eğlence çıkarabiliyorlardı.

tekli koltuğa kendimi bırakırken cebimden sigara paketini çıkardım. arkadaşlarım bunu yaptığımı görseler beni öldürürlerdi ama umursamadım. zaten birçok şeyi umursamayı bırakmıştım, hayatı artık akışına göre yaşıyordum. kötü bir şey olduğunda olacağı varmış diyerek geçiştiriyor, iyi bir şey olduğunda sevinemiyordum bile. çakmağımı çıkarıp dudaklarımın arasına aldığım sigarayı yaktım. karanlıktı, saat gece yarısına yaklaşmıştı ve balkonum yalnızca ay ışığıyla aydınlanıyordu. bazı geceler burada oturup saatlerce düşüncelere dalıyordum.

"senden beklemezdim,"

kanımın donduğunu hissettim. arkamı dönmeye korktum, oturmaya devam ettim.

"sigara içeceğini hiç tahmin etmezdim." sonunda gelen aptal bir cesaret döndüm ona. buradaydı, hayal ürünüm gibi gözüküyordu. kafamı iki yana sallayıp önüme döndüm. "sevmezdin," o balkona girerken alaylı bir gülüş döküldü dudaklarımdan. "sevmezdim, değiştim." sigarayı yeniden dudaklarıma götürdüğümde beklemediğim bir şey oldu. dibimde hissettim varlığını; sonrasında dudaklarımdan çekilen sigara gerçekliğini kanıtladı bana. hiç iğrenmeden kendi dudakları arasına alıp içine çekti ve dışarıya üfledi dumanı. "evet, değişmişsin. tarzın, saçların, görünüşün." beni baştan aşağı süzdüğünde bir şey demedim. gözlerim dolmaya başlıyordu, uzun süre sonra onu yeniden görmek iyi hissettirir sanmıştım ama yalnızca kalbimdeki ağrıyı büyütüyordu. "üşümüyor musun?" bunu söylüyordu ama onun da üzerinde yalnızca siyah deri bir ceket vardı. "alıştım soğuğa, etkilemiyor." hafif gülüşü yankılandı ufak balkonda. "dudakların buz gibiydi oysa,"

öperek ısıtabilirsin,
demeyi çok isterdim ama korkaktım. üstelik bunca zaman sonra bunu yapamazdım; ne hissettiğini bilmiyordum bile.

"sarhoş musun?" kafasını iki yana salladı sigarasını dudaklarından ayırırken. "çok içmedim." kafamı salladım bakışlarımı yere indirirken. "niye sordun?" sırtını duvara yaslayıp bakışlarını bana dikti. "gelmeni beklemiyordum. buraya gelmeni hiç beklemiyordum da, yanıma gelmen daha şaşırtıcı oldu." bir şey demesini bekledim ama sustu. "niye geldin sahi? bu kadar uzun süre sonra, birden." bakışları durgunlaştı.

"dönmem gerektiğini hissettim."

2 saat önce

"iyi ki doğdun jeongin!"

kalabalık, arkadaşlarım ve tanımadığım insanlar gülümseyerek aynı cümleyi defalarca tekrarladılar. hepsinin yüzünde bir gülümseme vardı, hepsi eğleniyordu. onların aksine ben bugün benim doğum günüm olmasına rağmen bu denli mutlu hissedemiyordum.

"hadi dilek dile de söndür mumu," yanıma pastayla gelen seungmin kolumu ovaladı. bir süre boş bakışlarla pastayı izledim.

tanrım, bugün bitmeden onu görmek istiyorum.

toxic, jeongchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin