"dönmem gerektiğini hissettim."kolumdaki saate çevirdim bakışlarımı.
23.58
doğum günümün bitmesine iki dakika kala karşıma yeniden çıkan bu adam tanrı'nın benim istediğim şeyi gerçekleştirdiğini gösteriyordu.
"beni engelledin ya.. kalbimde bir burukluk oluştu chan. tamam ayrıldık ya da ara verdik, her neyse, engellemene gerek var mıydı? beni bu denli silmiş olduğun düşüncesi canımı o kadar çok yaktı ki." derin bir nefes aldı. "seni engellemeseydim kendime koyduğum kuralları aşacaktım." kaşlarımı çattım. "jeongin ben.. kafamı toplamak için sana yazmamalıydım. seninle muhatap olmamalıydım ama kendimi tutamadığımı fark ettim. ayrılığımız üzeri birkaç hafta geçtiğinde özleminle yanıp kavruldum, az daha sana yazacaktım. kendime engel olabilmemin tek yoluydu." aslında beni özlemesi güzeldi, ya da öyle miydi emin olamadım.
"sigara?" güldüm.
"senin yokluğun sandığımdan daha çok yaktı canımı." omuzlarımı silktim. "bir şey yapmam lazımdı sanki; bir bağımlılık veya kafamı oyalama. sigaraya başladım ama sorsan işe yaradı mı, hayır."
yanıma adımlayıp oturdu. garip hissediyordum, tuhaf bir özlem vardı içimde. kollarımı açıp ona sarılmak istedim. aslında öncesinde sormak istediğim bir soru vardı ama korkuyordum.
seviyor musun chan?
geri döndün ama, hâlâ aşık mısın bana?
onun konuşmasını bekledim. "sarılalım mı?" şaşkınlıkla büyüdü gözlerim. "konuşmadan önce, bence ikimizin de buna ihtiyacı var." bir şey demeden kollarımı açıp boynuna sardığımda gözlerimin dolmasına engel olamadım. ellerinin varlığını belimde hissetmek bana o huzuru yaşatıyordu; geçmişe dönüyordum. sonra tutamadım kendimi, gözyaşları yanaklarımdan akıp gitti ve chan fark etti. "ağlama," diye fısıldadığını duydum ama bu yalnızca şiddetlendirdi. benden ayrılıp yanaklarımı sildi. "jeongin," kısıktı sesi. "chan çok özledim." ve bu kopma noktam oldu. artık susamayacak, içimden geçenleri dökecektim. korkmuyordum, bu zamana kadar beklemiştim ve yorulmuştum. bir daha bu fırsatı yaşayamayacağımı düşünüyordum. "senin yokluğun o kadar çok incitti ki beni.. sensiz yapamadığımı fark ettim." yeniden sarıldı.
"bana bir şeyler hissediyor musun bilmiyorum ama sensiz olmuyor chan." kafamı omzuna gömüp ağlamaya devam ettim. "jeongin." ayrılıp yüzüne bakmaya çalıştım. çok korktum, sana karşı bir şeyler hissetmiyorum demesinden çok korktum.
"seni özledim."
yanaklarımı sildi. "ben denemek istiyorum.. zaman geçti, akıllandım, kendime geldim. sen hayatımın bir parçası değilsin, sen hayatımın ta kendisisin." gülümsedi. "yine deneyelim istiyorum, inanıyorum ki bu ara ilişkimizi sağlıklı hale getirecek." bakışlarım dudaklarına indi, üşümüştüm. düşünmeden ona yaklaştım ve gözlerimi kapattım. aramızda belki de sadece bir santimetre vardı, ikimiz de hareket etmedik. sonra dayanamadığımı fark ettim, dudaklarımızı birleştirdim. bir süre ikimiz de hareket etmedik, dudaklarımız yalnızca üst üste duruyordu. adımı atan o oldu, dudaklarını hafifçe oynattı. fakat özlem duyduğum tek şey dudakları değildi; kendisiydi, varlığıydı, huzuruydu. ayrılıp her bir zerresini özlediğim yüzünü inceledim. "uyuyalım mı?" bir tebessüm yayıldı suratıma. "uyuyalım, emin ol şu 1 yılda adam akıllı uyuduğum gece yok."
ayağa kalkıp odama ilerlerken arkadaşlarıma uyuyacağıma dair bir mesaj attım, evdeki sesten partinin bitmek üzere olduğu anlaşılıyordu.
yatağa yatıp chan'ın gelmesini bekledim. ceketini çıkarıp yanıma uzanan beden yorganı üzerimize çekti. ona sıkıca sarılırken o çoktan göğsüme yatmıştı. "iyi geceler, seni seviyorum." diye fısıldadı.
"iyi geceler," dedim saçlarını okşarken. "döndüğün için teşekkür ederim. bu benim en güzel hediyem."
✮
—-
sanirim mutlu olabilirler
goz atabilirsiniz☝🏽
bir sonraki ficimiz seungbin mi olsun jeongchan mi??? en cok istenileni yapacagim🤓
yildiza basip yorum yapmayi unutmayin💓
gorusurzz