"chan,"yatakta yan bir şekilde uzanıyorken chan yanımda kolunu belime sarmış, gözleri kapalı bir şekilde yatıyordu. insomnia hastalığı yüzünden geceleri uyuyamadığını biliyordum, ne zaman beraber vakit geçirsek en az yarım saat uyurduk.
"hm?" diye mırıldandı gözlerini açmadan. nefes sesleri yavaşlamıştı, uyumak üzere olduğunu biliyordum ama yine de içimdeki meraka engel olamıyordum. "neyse sonra konuşuruz." dedim uzatmamak için. "ne oldu bebeğim?" dedi kafasını kaldırıp bana bakarken. omuz silktim. "biraz uyuyalım, sonra bakarız." diyerek ona döndüm ve beline sıkıca sarıldım.
"bir sorun mu var?" diye sordu. içimdeki sıkıntıya engel olamıyordum. chan'a her şeyden çok güveniyordum belki de ama yine de emin olamıyordum. asla böyle yapacak biri değildi chan.
"neden evine gelmemi istemedin?" dedim sonunda patlayarak. tadımız kaçsın istememiştim ama dayanamıyordum. zihnimde dönüp dolaşan tilkiler bir sürü senaryo yaratıyordu. en saçma, en alakasız ve en inanılmayacak şeyleri düşünüyordum. "buna mı takıldı kafan?" dedi bir duraksama yaşadıktan sonra.
"şakalaşıyoruz sanıyordum güzelim." kafamı iki yana salladım. "sana güveniyorum ama," devam edemedim. "neden öyle söylediğini de anlayamadım." bir süre yüzümü inceleyip hiçbir şey demedi. "chan?"
"öylesine söylemişim aslında, sürekli sen bize geliyordun. biraz da senin evinde vakit geçirelim istedim." yalan söylemediğini biliyordum. chan bana yalan söylemezdi değil mi? "özür dilerim şüphelendiğim için ama içimdeki sıkıntıya engel olamıyorum." kafasını sallayıp bana sıkıca sarıldı. "seni anlıyorum güzelim ama sen de beni biliyorsun." bir şey demeden gözlerimi kapattım.
sanırım uyumak ikimiz için de iyi olurdu.
✮
tabii ki uyuyamamıştım.
yarım saat geçmişti ve ben yatakta boş boş oturduğumu fark edip ayaklanmıştım. chan'ı uyandırmak istemediğimden sessizce üstünü örtüp oturma odasına geçmiştim.
az önceki konuşmalarımız içime hiç sinmemişti. chan açık sözlü biriydi, söylemek istediği şeyi olduğu gibi söylerdi. biraz da senin evinde vakit geçirelim derdi direkt bana, bahane sunmazdı. ben mi sıkıntı yaratıyordum? bir şeyler söylediğinde onu hep yanlış anlayıp bana karşı açık sözlü olmasına engel mi oluyordum?
duyduğum bildirim sesiyle telefonumu aradım ama mesaj bana değildi. istemsizce elim chan'ın telefonuna giderken gördüğüm bildirimle elimin ayağına dolaştığını hissettim.
chan'ın diana adında hiçbir akrabası yoktu. önceki mesajlaşmalarına baktığımda tartışır gibi konuştukları belli olan bir sürü mesaj vardı. tırnaklarımı yemeye başlarken mesajları okumaya devam ettim.
aslında en başından beri zihnimi kurcalayan tek şey chan'ın beni evine götürmemek istemesi değildi. zaten böyle ufak bir şey de chan'dan şüphelenmeme sebep olamazdı.
𐙚 3 gün önce
"hyung!!"
"bebe?" changbin hyung beni görür görmez sıkıca sarılmıştı bana. onlarla uzun zamandır görüşmediğimi fark ettiğimde evlerine uğramanın iyi bir fikir olduğuna karar vermiştim.
kollarını benden ayırıp yüzümü inceledi. elleriyle saçlarımı karıştırırken yüzünden gülümsemesi eksik olmuyordu. "çok özlemişim seni minik kuş." diyerek tekrardan sarıldı bana. kollarımı hızlıca boynuna sararken duygulandığım için gözlerim dolmuştu. abim gibiydi, abimden daha da öteydi. yine de işinden dolayı yaşadığı yerde pek bulunamıyordu, bu yüzden görüşemiyorduk.
ayrılıp içeri geçtiğimizde seungmin hyung mutfakta bir şeyler hazırlamaya çalışıyor gibi gözüküyordu. burnuna krema bulaşmıştı ve çok tatlı gözüküyordu. changbin hyungun ona neden aşık olduğunu anlayabiliyordum. "hyung?" diye mırıldandığımda heyecanla bana dönüp unlu elleriyle üzerime koşup sarıldı.
"sen ne zaman geldin?" dedi heyecanla benden ayrılıp gülümserken. seungmin hyung çok enerjik doluydu. "sürpriz yaptım." dedim ona tekrar sarılırken. sıkıca sarılırken bana yanağıma ufak bir öpücük bıraktı. abim değildi, onu changbin hyungdan çok sonra tanımıştım belki ama o da çok iyi bir abiydi benim için. "ben de pasta hazırlıyordum." dedi bana mutfağı gösterirken. biraz dağılmıştı ama seungmin hyung mutlu gözüküyordu.
"yavrum," diye mırıldanan changbin hyung seungmin hyungun yanına gelip burnundaki kremayı silmiş ve yanağına öpücük kondurmuştu. "jeongin'e şeker yerine tuz koyduğun için iki kere pastanın boşa gittiğini ve üçüncüyü yapmaya başladığını anlatmak ister misin?" ben gülmekten yarılırken seungmin hyung changbin hyunga kötü kötü bakıp hafifçe vurmuştu. changbin hyung ise elini onun beline sarmıştı.
biraz mutfakta vakit geçirdikten sonra içeri geçtik. oturup boş boş sohbet ediyorduk ve eski anılarımızdan bahsediyorduk.
"ha bu arada, seninkini gördüm geçen gün." kaşlarımı çatıp changbin hyunga baktım. "aslında şaşırdım, yaşadığımız yerler arası biraz mesafeli ya. burada görmeyi beklemiyordum ama marketteydi. biriyle konuştuğunu duydum, sarı saçlı bir kızdı. kardeşi var demiştin hani, odur muhtemelen. selam verecektim de acelem vardı."
"bir dakika bir dakika," dedim aceleyle koltukta öne doğru gelirken. "chan'ın kardeşi sarı saçlı değil ve avustralya'da." changbin hyung da benim gibi kaşlarını çattı. seungmin hyung changbin hyungun dizine kafasını koymuş merakla bizi dinliyordu. "ne işi vardı o zaman burada? onunla yaşıt biri gibiydi de."
"arkadaşıdır belki canım şey yapmayalım." dedi seungmin hyung gerilmeye başladığımı fark ettiğimde. "chan, sarı saçlı, kız, bir arkadaşıyla buluşacak ve bana haber vermeyecek. üstelik böyle uzak bir yerde."
"bak, normalde söylemeyi düşünmüyordum ama bu kız chan'ın yanağından öptü. eğer şüphen falan varsa iyice araştır, bu söylediklerimi de düşün. eğer bir şey olursa da hemen beni ara."
𐙚
profil fotoğrafında sarı saçlı bir kız vardı. ellerim titremeye başladığında içeriden birkaç adım sesi geldi.
"jeongin?"
chan yeni uyandığı belli olan çatallaşmış sesiyle ve dağılmış saçlarıyla neden burada olduğumu sorgularken elimdeki kendi telefonunu gördü. ilerlemeyi bırakıp bir süre beni ve tepkimi inceledi. "chan," dedim sakin kalmaya çalışarak ama olmuyordu sanki. zihnim bu kızı bulup sevgilimle neler yaptığını sormak, haddini bildirmek istiyordu.
daha fazla dayanamadığımda ayaklanıp yavaşça chan'ın önüne geldim ve telefon ekranını ona gösterdim.
"bu kız kim?"
—-
kaos...
uzun zaman sonra oldugu icin uzun bir bolum yazdim en az 50 oy istiyorum 🫶🏻🫶🏻 sonra biraz kaos canlarim🥰
dunya kadinlar gununuz kutlu olsunnn🤍 hepiniz cok degerlisiniz unutmayin🎀
yildiza basip yorum yapmayi unutmayin💓
gorusurzz