Tek Gece | H. Ran

•6•

𓆩𓆪

Ran'ın getirdiği yemeği yerken mutlulukla iç çektim. Hala içeri almamıştım kendisini. Kapıda duruyordu. Getirdiği yemekleri zevkle yerken sahiplendiğim kara çocuğum miyavladı. İsmine kakao koydum. Ama Kao demeyi tercih ediyorum.

Uzanıp kucağıma çocuğumu alıp başını öptüm. Minicikti, elimde kayboluyordu annesinin bir tanesi. Bebişimi masaya bırakıp telefonumu aldım. Gruptan mesaj vardı.

*

Orospular Mahallesi

Ran:
Bu karı beni yine kapıya koydu.

Draken:
Hak etmişsindir.

Ran:
Ya yapmadım ki bir şey.

Draken:
Hak ettin.

Mikey:
Kendin ettin kendin buldun.

Rindou:
Abi haklılar gibi.

Mitsuya:
Aga en başından hatalı olduğun için hak ettin.

Baji:
Kızın zor zamanında onunla oynadın ibne ne bekliyordun??

Thea:
Noluyor be?

Koko:
Geldi.

Thea:
Ay geldim aşkolar.

Emma:
Hoşgeldin bebeğim.🥺

Thea:
Hoşbuldum aşkitom.🥺

Hinata:
Ya kız gecesi yapalım.☺

Koko:
Beni de alın.

Thea:
Çükü olanlar giremez.

Baji:
Kao'da erkek??

Ran:
Kao?

Chifuyu:
Evet! Kao erkek olmasına rağmen senin evinde kalıyor. Seninle uyuyor Thea-chan.

Ran:
Lan ne diyorsunuz??

Rindou:
Çüş ne?!

Ran:
Şaka de bana, Thea.
Bu bir şaka de.

Thea:
Evimde kimin kaldığından sanane?
Kimi öptüğümden, kiminle uyuduğumdan sanane?

Ran:
Thea, içeri giriyorum.

Thea:
Bok girersin.
Kao içeride.

Ran:
Görürüz.

Draken:
İçeri girersen ebeni sikerim.

Thea:
ABİ KOŞ KAPIYI KIRICAK BU İBNE.

Draken:
LAN IRZ DÜŞMANI!

*

Ran kapıyı hayvan gibi yumruklarken Kao korkudan kucağımda büzülmüştü. "Aç kapıyı Thea! Sikicem o ibneyi!" diye bağırdı.

Kaşlarımı çatıp bende kapıya vurdum. "Hoşt ulan ibne! Kao'yu korkutuyorsun defol!" Çemkirmemle daha çok kapıya vurdu.

Öfkeyle soluk aldığımda durdu. Bu sefer tekme sesleri geldiğinde kocaman açtım gözlerimi. Evi başıma yıkacak ibnenin tohumu. "Çüş, çüş! Dur manyak herif!" dedim bağırarak.

Dayanamayıp kapıyı açtığımda saçları dağılmıştı. "Ne var be?" dedim sinirle.

Öfkesine rağmen beni kenara nazikçe itip hızlı adımlarla evi dolaşmaya başladı. Kimseyi bulamayınca sakince kapının yanında duran bana doğru geldi. "Nerde o ibne? Nereye saklandı şerefsiz?" dedi büyük bir öfkeyle.

Kollarımın arasındaki kahverengi kedime baktım. "Kao, burda sen kimi arıyorsun?" dedim rahatça.

Duraksadı. Kaşlarını çatıp kediye baktı. "Kao? Bu mu Kao?" dedi şaşırmış şekilde.

Başımı sallayıp mutfağa ilerledim. "Evet, oğluşum Kakao." diyip masaya oturarak yemeğimi yemeye devam ettim. Bir yandan da Kao'nun başını okşuyordum.

Ran tezgaha tutunup rahatlamış bir nefes verdi. Bütün yüzü kıpkırmızıydı, üstü başı dağılmıştı. Kravatını düzeltti nefes alamıyor gibi. "Senin amacın bana kalp krizi mi geçirtmek mi?" diye sordu.

Omuz silktim. "Amacım benden uzak durman." dedim sakince.

Ran karşıma oturduğunda Kao'nun başını okşadım. "Thea, hatalı olduğumu biliyorum. Hepsi benim suçum ama lütfen bana bir şans daha ver. Hatamı düzelteyim." dedi yalvarır gibi.

Ona bakıp tek kaşımı kaldırdım. "Benden şans isteyeceğine önce güvenimi kazanmak için çabala. Sana güvenmiyorum Ran." dedim sertçe.

Başını salladı. "Haklısın, ne dersen haklısın." dedi yorgun bir tonda. Başını elleri arasına alıp ofladı. "Sikeyim."

O sırada içeri nefes nefese abim girdi, ona gelmesini işaret edip yanımdaki yere vurdum. Ran'a dik dik bakıp yanıma oturdu. "Ne oluyor?" dedi sinirle.

Ran'ı işaret edip ağzıma bir lokma daha attım. "Kao'nun kedi olduğundan haberi yokmuş. Öfkelendi, şimdi oturuyor." dedim.

Abim başını sallayıp Ran'a döndü. "Şimdi defolabilirsin öğrendiğine göre." dedi kovarak.

Ran arkasına yaslanıp başını iki yana salladı. "Hayır." dedi sakince. "Thea, beni affedene kadar burdayım." Abime meydan okuyordu bakışlarıyla.

Gülüp Kao'nun başını okşadım. "Sonsuza kadar kalamazsın." dedim tepkisini ölçerek.

Bana sırıttı. "Sende sonsuza kadar bana sinirli kalamazsın."

Abime bakıp başımla Ran'ı işaret ettim. "Şunu çıkarır mısın?"

Abim memnuniyetle gülümseyip ayağa kalktı. "Memnuniyetle." Ran'ı ensesinden kedi gibi tutup dışarı sürükledi.

"Bu bitmedi Thea! Beni affedeceksin." Ran karşı koymaya çalışsa da beceremedi.

𓆩𓆪