3-Kenara Atılmış Hayatlar

1K 50 17
                                    

Serhan küçük oğlunu çalışma odasına çağırıp kapıyı arkalarından kapatmıştı kimsenin onları fark etmediğinden emin olmaya çalışarak. Ardından odanın içinde volta atarak içindeki siniri atmaya çabalamıştı pek başarılı olamasa da.

"Sen ne yaptığının farkında mısın? Sonuçlarının ne olabileceğinin ya da?"

Alaz, babasının tavrına anlam veremeyip çalışma masasının önünde duran antika koltuğa oturup arkasına yaslanmıştı. Önündeki sehpada dizili duran satranç taşlarından veziri alıp elinde çevirirken başını arkaya yasladı olabildiğince.

"Ne yapmışım ki?"

Oğlunun bu rahatlığını şaşkınlıkla izleyen Serhan parmağını Alaz'ın gözünün önünde şıklatıp odağını kendisine çekmeye çalıştı. Bakışlarını üzerine çektiğinde çocuğa anlatır gibi konuşmaya başladı.

"Oğlum benim, aslan oğlum, sen kafayı peynir ekmekle mi yedin? Ne demek Kaan Demirhan'ı kaçırmak? Yeğeni Tolga senin arkadaşın değil mi? Zafer Demirhan senin yaptığını öğrenince neler olur? Ne geçiyor aklından, ne amaçlıyorsun yine?"

Babasının kendinden geçecek kadar sinirlenmiş halinin aksine ayaklarını koltuğun hemen önündeki orta sehpaya uzatıp yayılan ve rahatlığın kitabını yazmaya yemin etmiş gibi sakız çiğneyen Alaz sesine de rahatlığı yansıtmıştı cevap verirken.

"Ben yapmadım ama kim yaptıysa çok kıskandım. Keşke ben önce davransaymışım."

Serhan alayla karışık güldü ve Alaz'ın yakasına yapıştı.

"Sen benimle dalga mı geçiyorsun lan? Polise gitmiş, babam kaçırıldı demiş. Çıkmayacak mı sanıyorsun ortaya yaptıkların?"

Babasının ellerini uzaklaştırıp ayağa kalktı Alaz. Bunalmış gibi bir hali vardı.

"Fazla kasıyorsun, hiçbir şey ortaya falan çıkmayacak. Kirli çamaşırlarının ortaya çıkmasını istemiyorsun sen, derdin beni korumak falan değil. Aylardır gittiğin cehennemden ne oldu da döndün bilmiyorum ama başıma sardığın işlerden sonra bana karışmak senin haddin değil artık." İşaret parmağını havada sallayıp devam etti konuşmasına. "Ayrıca yapmış olsam senden çekinmez, söylerdim. Senin yaptıklarının yanında benim o iti kaçırmam çocuk oyuncağı kalırdı."

Serhan cevap verecekken telefonu çalan Alaz odadan bir hışımla çıktı. Bütün gece beklediği arama gelmişti sonunda.

"Umarım güzel bir haberle gelmişsindir Hako yoksa kaçacak yer ara."

"Teslimat patladı abi. Gittiğimde polis arama yapıyordu mekânda. İçeri girmedim, çıkarlar diye bekledim ama gece boyu oradalardı."

Üç gün önce

Tanışmalarının ardından Çağla kahvaltıya, Yaman ise Alaz'ın yokluğunda işlerin yolunda gittiğinden emin olmak için şirkete gitmişti. Pek anlamazdı yönetim işlerinden ancak çalışanların boş durmaması için onun orada olması yetiyordu. Onların gidişinden sonra Ece bir müddet daha kalsa da abisinin kadınla yalnız konuşmak istediğini söylemesiyle odasına çıkmıştı ve Asi ile Alaz baş başa kalmışlardı

"Ece sizi beklediğimden daha çok sevdi. Kolay kolay kabulleneceğini düşünmüyordum, onunla ilgilenmeyeceğimizi düşündüğü için bir başkasını istemiyordu yanında."

Asi, küçük kızın üzerinde yarattığı etkinin farkındaydı. Ece'yle oldukça iyi anlaşmışlardı kısa süre konuşmuş olsa da. Bu beklemediği bir şey değildi ancak karşısındaki adamın onunla anlaşma çabası beklenmedikti. Gerçi Soysalan malikanesinin her köşesi beklenmedikti. Gelmeden önce kafasında kasvetli, her köşesinde siyahlı grili boğucu renkler görmeyi beklemişti fakat ev gördüğü en ferah evlerden biriydi. Görev için gelip, bu evde yapılan her planın karanlığını bilmiyor olsaydı gerçekten iyi insanların yaşıyor olduğuna inanacaktı genç kadın.

Saklı CennetWhere stories live. Discover now