ALYCIA
Ellerimde elektronik kelepçelerle buz gibi hücrede karanlıkta oturuyordum. Kapı açıldı. Gözümü kısarak içeri dalan ışığa doğru bakmaya çalıştım.
"Kalk ve gel" dedi Kane.
Ayağa kalktım. Kaç saattir yerde oturduğumu bilmiyordum ve bacaklarım karıncalanıyordu. Yalpalayarak hücrenin dışına yürüdüm. Yüzümün önüne düşen saçlarımı bileklerim bağlı olduğu için düzeltemiyordum. Gözlerim ışığa yavaş yavaş alışırken kafamı kaldırıp etrafa baktım. Dıştaki hücre de küçüktü. Ortasında bir masa ve iki sandalye dışında hiçbir şey bulunmayan, kutu kadar küçük bembeyaz bir kapsül. Kapsülün karşı duvarı kocaman bir aynaydı. Kane ilerideki sandalyede oturmuş ellerini masanın üzerinde birleştirmişti.
"Alycia Rolls, sorgunu ben yapacağım." dedi. Cümlesine yabancı bir hava vermişti.
"Peki aynanın arkasından kim izleyecek, Kane Davis? " diye sordum dalga geçerek.
"Cole." dedi düşünmeksizin. "Yalnızca Cole ve ben varız. Brown'la adamları Köprü'de ayaklanmanızı önlemekle meşgul."
Sinirle gülerek başımı salladım. "Elbette siz varsınız. Sen ve Cole... Baş yalakalar"
Kane bana üzüntüyle bakıyor gibi hissediyordum. Oysa genelde hırçın bir tipti. Dalga geçen tavırlarıma hâlâ sinirlenmiş gibi görünmüyordu. Bense olabildiğince sinir bozucu davranıyordum çünkü kaybedecek bir şeyim kalmamıştı. Bu sorgudan sonra kurtulmanın bir yolunu bulamazsam zaten infaz edilecektim. Ve biliyordum ki Cole bunu bayıla bayıla yapacaktı.
"İlk soru, maili kimden aldın?"
Demek maili de biliyorlardı. Lee'ye bundan bahsettiğim ekipman kapsülü dinleniyor olmalıydı.
"Takip edilemez bir kaynaktandı." dedim.
"Lee de sorgulandı mı?" diye sordum ikinci soruyu beklemeden.
"Hayır, Brown'la köprüde." dedi Kane yüzüme üzüntüyle bakarak.
"Peki, ikinci soru, mail sana bu mesajı kimin yolladığını düşündürdü?" gözlerini gözümden ayırmıyordu.
Kahkaha attım. "Ahahah, 'Kimin yolladığının ne önemi var ki sonuçta Kurucu Blake doğrusunu bilir' diye düşündürdü." dedim sinirle. "Mailde Kurucu Blake tarafından kaydedilmiş bir video vardı. Kurucumuzun sözlerini uygulamak istediğim için beni infaz mı edeceksiniz? Siz hepiniz aklınızı yitirmişsiniz gerçekten."
"Hepiniz o Brown salağının kölesi olmuşsunuz." diye devam ettim.
Yüzüme bakmayı sürdürdü.
"Başka soru yok. İnfazına karar verildi." dedi sakince. Aynaya doğru dönüp eliyle gel işareti yaptı. "Burada işimiz bitti Cole. Acele et."
Kane kapsülden çıkarken Cole içeri girdi. Elindeki elektro şok tabancasını ayarladı ve bana doğru ateşledi.
COLE
Alycia'nın bedeni yere yığılmadan ona doğru bir hamle yapıp yakaladım. Seri bi' hareketle bileğindeki elektronik kelepçeleri açmıştım bile. Hemen sonra onu bacaklarından ve belinden kavrayıp kucağıma aldım. Brown kameradan infazı canlı izlemek istediği için böyle bir tiyatro çevirmemiz gerekmişti. Kane, Alycia'yı bayılttığım an kamera yayınını kesmiş ve Gizli İstasyon'a doğru yola çıkmıştı.
Şimdiyse benim için en büyük problem kalkıştan önce gizli istasyona yetişmekti. Uzun bir yol bizi bekliyordu. Denge Merkezi'nden Köprü'ye kadar kucağımda Alycia'yla koşmaya başladım. Ayrılışı kaçıramazdık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lux Mortifera
Viễn tưởngÖlümcül Işık, her yeri yakıp geçti. Ölülerin yaşayanlardan hayat çaldığı, rayından çıkmış bir dünya.