[22]

35 11 7
                                    

Son eşyalarda yerleştiridikten sonra bay min odasına adımlamıştı. Evet, yeni eve taşınmışlardı. Bu bay minin kendi eviydi ve sadece sağ kalan eşyalar bu eve taşınmıştı. Üç gün olmuştu...

Hyuna öleli mesela, sonra evinin gözleri önünde kül olması, ve en önemlisi sevdiğinin gözleri önünde yok olmasının üstünden tamı tamına üç gün geçiyordu.

Odasının kapısını kapatmış, ve deri koltuğa kendini atmıştı bay min. Hiç bir zaman aklından çıkmıyordu o gece... Sevdiğinin sesi her zaman kulakların da çınlıyordu.

Bazen inanmak istiyordu. 'o ölmedi' demek istiyordu, ancak bu biraz güçtü.

Hiç bir zaman ağlamayan, insanlar tarafından duygusuz diye anılan bu insan, ilk kez odasın da sevdiği için ağlıyordu. Çok pişmandı. İçin de hep bir pişmanlık vardı. Hiç geçmiyordu o hiss, kalbi ağrıyordu, dayanamıyordu belki de...

"Onu koruyamadım" diye kendi kendine fisıldamıştı. Kızarmış gözlerinden bir damla yaş yüzünü, o beyaz tenini yakarak yere düşmüştü. İşte o zaman anlamıştı ki, güçlülerde ağlaya bilirmiş.

Kapı açıldığında gelen kişiye bile bakmamıştı. İlk önce namjoon olduğunu düşünmüştü ancak namjoon değildi.

Hoseok yavaş adımlarla bay mine yaklaşmış ve tam önünde durarak yere çökmüştü. Titreyen parmaklarıyla bay minin göz yaşlarını silmiş ve dolan gözleriyle bay minin kızaran gözlerine bakmıştı.

Hoseok bay minin ne kadar acı çektiğinin farkındaydı. Ancak bay minin yinede her ne olursa olsun acısını yalnız çekmesine izin vermemeliydi. Ama bay min pek oralı değildi.
Bay min hoseokun ellerini nazikçe indirmiş, yüzünü başka tarafa çevirerek, "çık hemen" demişti titrek sesiyle. Hoseok bir şey dememiş ve ayağa kalkmıştı. Ve saniyeler sonra ise odadan çıkmıştı.

Bay min parmaklarını saçlarına geçirmiş başını aşağı indirerek gözlerini kapatmıştı. Aklından hiç ama hiç çıkmıyordu; güzel yüzü, dudakları, masum gözleri, küçük elleri, korktuğun da patlatacakmış gibi atan kalbi, kişiliği ve park jiminin kendisi.

Onunla karşılaştığı gün dün gibi aklındaydı.

Flashback:

"Park jimini getirin"

"Ne? H-hayır istemiyorum"

"Eline ne oldu?"

"Bay min lütfen"

"Melek"

"Bırak beni"

"Benim için sadece sen varsın"

"Sende o kadında umurum da değilsiniz"

Her şey güzel devam edecekti, ta ki o gece saldırı olana kadar...

"Jimin!"

Flashbackend:
Bay mini düşüncelerinden uyandıran ise yeniden açılan kapı olmuştu. Kapı yeniden açıldığında sinirle gelene bakmış hoseok olduğunu düşünerek "sana git dedim" demişti. Namjoon olduğunu gördüğün de ise hiç bir şey demeden ayağa kalkmıştı. Namjoon bay mine yaklaşmış elini omuzuna koyarak, "iyi misin?" diye sormuştu.

İyi olmadığını elbette biliyordu. Ancak böyle bir durumdayken 'iyi misin?' sözünden başka hiç bir şey aklına gelmiyordu. Bay min "onu koruyamadım" diye cevap verdiğin de, "senin suçun değildi" demişti.

Bay min namjoonun kolunu çekmiş "delireceğim namjoon elimden hiç bir şey gelmiyor.."demişti kelimeler boğazında asılı kalsa bile zar zor "küllerini dahi bulamadım" demeyi başarmıştı. Namjoon iç çekmiş "belki onu değil ama bu yapanı er yada geç bulacağız, intikamını sen alacaksın" demişti.

MAFIA AND ITS SLAVEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin