6.BÖLÜM: Sonu gelmeyen acılar

28 11 4
                                    

Era

Derek, öfkeli bir sesle bağırdı: "Bu alıp başını kaybolma huyunuz genetik mi?!" Ama ortada kaybolmuş kimse yoktu; sadece yağmurun dehşet verici bir hızla yağdığı o karanlık gece vardı.

"Bir kere, biz de öyle bir huy yok!" diye yanıtladım, içimde bir kıpırtı hissettim. Yağmurun altında Sophia'nın kulübenin etrafında görünmemesi aklımı kurcalıyordu. Gerçekten alıp başını gitti mi acaba? Sanmıyorum; mantıksız hareketler yapan son kişi Sophia olabilir fakat bu yine de öyle kararlar vereceği anlamına gelmiyordu.

"Ormana gitmiş olabilir mi?" dedi Derek, endişeyle. O an onun endişesi benim endişeme karıştı. Eğer cidden ormana daldıysa bu cidden aptalcaydı.

"Sanmam!" Rüzgar o kadar deli gibi esiyordu ki, uçacak gibi hissediyordum, bedenimde bir kaygı dalgası yayılıyordu.

"Geliyor!" dedi, parmağıyla ormanı göstererek. Gözlerimle Sophia'yı taradım; üstünde çamur izleri vardı ve gözleri kızıla dönmüştü. Ne olmuştu ona? Koşarak yanına gittim, Derek hemen arkamdan geldi.

"Neredeydin?" ,"Seni arıyorduk!" dedi. Yutkundu, eli kulaklarına gitti; o an kulağındaki zümrüt küpeleri fark ettim. Kargaşa içinde o kadar değerli bir şey nasıl bulunabilirdi? Küpelere baktığımı görünce gülümsedi, sırıtma yaygınlaştı.

"Şatoda Nolen, bir yerden bulup bana hediye olarak getirmişti," dedi mutlu bir sesle. Aralarındaki bağlılık hissini hissetmemek imkânsızdı; yanılmıyordum, kesinlikle bir şeyler vardı.

"Neden yüzün düştü, Eracığım?" diye sordu, minik bir kahkaha ile. Bu kıza birşeyler olmuştu kesinlikle. Üslubu ve diksiyonunda bir değişiklik vardı ve özellikle de gözleri... Gözleri karanlık bakıyordu.

"Eracığım mı? Ne oluyor sana, Sophia, kendine gel! Ne kadar endişelendik senin haberin varmı? " dedim içimdeki öfkeyi zor tutarak. Canımızın peşindeydik ve o neler diyordu...

"Nolen ile beni mi kıskandın? Aman Tanrım!" dedi tekrar gülerek. Yok artık be! Cidden sinirlenmiştim çünkü bambaşka şeyler oluyordu , başka bir evrendeydik ve herşey birbirine böyle korku ve acı ile karışmışken cidden bana böyle bir cümle kurabilmesi aklı hayale sığmıyordu.

"Ağzından çıkanı kulağın değilde başka bir yerlerin duyuyor galiba." dedim, derin bir nefes vererek.

Kahkahaları birbirine karışıyordu; bir tokat patlattım. Bu tokat cidden istediğim ve ona zarar vermek için değildi ben karıncaya bile kıyabilecek bir insan değildim ama Sophia'nın beyni resmen yok olmuş gibiydi!

"Kendine gel! Canımız tehlikede diyorum sana!" Ses tonum onu şaşırtmıştı. Bileğimi tuttu ve kendine çekti.

"Sana bu cüreti kim veriyor? " Dişlerimi sıktım, üzerime yürüdüm ama Derek araya girdi. Cidden başka birşey vardı bu kadar da ileri gitmezdi. Arkadaşına böyle söylemezdi. Era birşey diyorsa , vardır bir bildiği derdi.

"Ne oluyor? Kesin şu çocukça şeyleri!" Gözlerim onun bakışlarıyla çatışıyordu; kelimelere gerek yoktu, gözlerim her şeyi en sert şekilde anlatıyordu. Ona bir şey olmuştu; ne yaptımştım ben ona? Nolen'ı ondan kıskanmak aklımın ucundan bile geçmedi! Düşünceler beynimde çarpıştıkça öfkem de artıyordu. Derek, at arabasını hazırladı ve eşyaları dikkatle yerleştirdi.

ZELDA GELİYOR: TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin