MERHABAAĞĞĞĞ
ben geldimm
sizi seviyore ve başlıyoree
⁎⁎⁎⁎⁎⁎⁎⁎
Belur tüm kahkahalarının güzelliğiyle şenlendiriyordu ortamı. Onu izlemek ise insanı sanki ömrü hayatında görebileceğiniz şeyi ilk ve son defa izlemek gibi geliyordu onu her an.
Nasıl affettirecektim kendimi ona. Gözlerimin önünde kimlik değiştirmişti benim yüzümden. Hiçbir şey gelmemişti elimden. Tamamı benim aptallığımdı.
02.02.2012
Patron sayesinde buradaydık. Evet bugün bir son‚ bir hayal kırıklığı‚ bir pişmanlık‚ bir ümitsizlik‚ bir başlangıç olacaktı. Ve aynı anda bugün kendi ellerimle en değerlimin sonunu yazacaktım.
Tulum eteği ona çok yakışmıştı belki de son giyişi olacaktı. Arabadan indirildiğinde onu görmüştüm yanakları soğuktan kızarmıştı. Bodrum katı soğuktu ve ben saatlerdir onu düşündüğümden fark etmemiştim bile. Nefes zor alıyor olmalıydı. Soğuk olduğu kadar havasızdı da.
Bir sandalyeye oturmuş bekliyordu. Suratına yediği kaçıncı tokattı sayamadım. Acı sesleri kulağıma geldikçe sinirleniyordum. "Sen benim babam falan değilsin pis köpek!″ diye haykırdığında sanki sesini herkesin duymasını istiyor gibiydi. Hiç olmadığı kadar bağırmak istedi‚ nefes alamaz iken nasıl bağırabilirdi ki daha.
Onun nefes alıp verme sesleri geldikçe ben yıkılıyordum neredeyse. Nefes alıp verme sesi kesildi. Anında kapattığım gözlerim açıldı tam yanına gideceğim bu sikik görev aklıma gelmişti. Ya ameliyat olacak kız kardeşim ya da en kıymetlin. Çıldıracaktım artık. Neden nefes almıyordu? Allah′ım lütfen onu benden almamış ol‚ lütfen. İçimden yalvarıyordum. Gerçektem sonu böyle mi olacaktı? Ben düşüncelerin arasında kaybolmuş iken o şerefsizin sesini duymuştum." Kalk!" "Bana bak‚ kaldır başını!" bir tokat sesi daha. Sıkıca gözlerimi yumdum. Bir düşme sesi geldi ve çağırıldığımı fark ettim. "Kuzu‚ gel de kaldır şunu. Daha bu akşam işi var onun." Yanına aniden gittiğimde açık renkli tulumunun belirli yerleri kan olmuştu. Onu bu hâlde gördüğümde hemen kucağıma aldım ve bir üst kattaki sedyenin olduğu yere koştum. Nabzı yavaş atıyordu. Allah kahretsin. Ne yapacaktım şimdi? Akşam ne yapacaktı benim kıymetlime de öyle kendi gibi bir piç gülüşü belirmişti? "Az daha dayan Belur'um ‚ lütfen bırakma beni!″ diye fısıldadığımda yalvarıyordum sanki‚ ölmemesi için.
Yavaş yavaş uyanıyordu sanki. Hafifçe kımıldadığında onu tutan elimin arasındaki elini çekmişti. Gözlerini minikçe araladığında ışıktan dolayı hemen kapatmıştı gözlerini . Kalkıp ışığı kapattığımda konuştum; "Güzelim biliyorum sinirlisin ama iyi hissediyor musun şuan?" dediğimde fısıltı halinde 'şerefsiz' dediğini duymuştum. "Bana güzelim falan deme‚" dediğinde kalkmaya yeltendi ama kolundaki serum varlığın belirtti. Canının acımıştı‚ inlediğinde yanına koşmuştum ki ona dokunmamı bile istemiyordu. Nasıl affettirebilirdim kendimi. Ne yapsam yapayım affetmeyecekti beni. ″Kuzu‚ ben ner'deyim beni götür buradan. Ne olur yalvarırım ben o şerefsizden kurtulmak istiyorum!″ Sesinde yalvarış vardı. Şaşırıyordum çünkü her zaman özellikle bana karşı inatçı‚ kendi bildiğinden şaşmayan birisiydi. İlk defa ona yardım edemiyordum.
″Güzelim‚ seni buradan götüremem ama her zaman iyi olmanı sağlayacağım‚ emin ol.″ dediğimde onun zor nefes aldığını duydum. ″Işığı açıyorum kapa gözlerini.″ dedim. ″Kuzu‚ madem beni buradan kurtaramayacaksın bu durumda yaşamama izin verme‚ daha çok canım acıyor‚ kendini benim yerime koy lütfen.″ Sesinde tamamen hissedebileceğimden fazla ümitsizlik‚ çaresizlik ve en çok bana karşı hayal kırıklığı bulunuyordu. İçim acıyordu. Onu böyle gördükçe içim parçalanıyordu. Son olarak ″Ve bir daha bana güzelim deme çünkü senden nefret ediyorum.″ cümlesini eklediğinde parçalanmıştım sanki. Benden nefret edemezdi, hayır, hayır, olamaz BENDEN NEFRET EDEMEZDİ!
Kafamdaki seslerin dağılması ile odaya o herifin adamlarından biri geldi, ″Kuzu‚ işi zorlaştırma Belur Hanım'ı bu gece götüreceğiz ve getireceğiz.″ demesi ile bozguna uğramıştım. Tam hayır diyecekken ″Hayır, hayır, hayır, olmaz, olamaz. Yapamazlar değil mi kuzu? ″ dediğinde benden seni onlara vermeyeceğim dememi bekliyordu. Ben onu tekrar hayal kırıklığına uğratacaktım ne kadar istemesem de.
Belur'a maalesef bakışı attığım da sanırım krize giriyordu. Bir yandan bağırıyor , bir yandan adımı sayıklarken titremeye başlamıştı. Ve evet bu ne kadar kötü olsa da diğer yönden onu bu hâlde götüremezlerdi. Hayrandım onun her hareketine.
Her zaman olduğu gibi kendi sorununu kendi çözüyordu. Sırf gitmemek için krize girme fikri gibi, anında giderse eğer onun istemeyeceği şeyler yapılacağını bildiğinden her aklına geldiğinde krize kolaylıkla girebiliyordu.
Bir insanın kendi babası bile böyle iken nasıl diğer insanlara güvenebilirdi, diğer insanlara da güvenmek istemiyordu zaten.
⁎⁎⁎⁎⁎⁎⁎
BİLİNMEYEN NUMARA: Güzelim, biliyorum bana kızgınsın fakat kim olduğumu fazla sorgulama, senin için. (13.00)
Belur: Bak canım arkadaşım az düşünce olsa zaten yazmaxsın ki sen yazmaz isen ben zaten sorgulamıyordum.(13.15)
BİLİNMEYEN NUMARA: Anlıyorum güzelim, kendimi sana affettireceğim söz veriyorum.(13.16)
Belur: Bak ben günlük sabır limitimi senin ile dolduramam anlıyor musun? BİR DAHA BANA GÜZELİM DRSEN İHBAR EDERİM SENİ GÖRÜRSÜN ORTADA BOK ÇUVALI GİBİ KALINCA!(13.16)
BİLİNMEYEN NUMARA: Güzelim bok çuvalı falan hiç senin ağzına yakışıyor mu ama? Bu arada sürekli aynı repliği kullanmak istiyorsan açık açık söyle güzelim, yakışıklı mı diyeyim?(13.17)
Belur: BAK HÂLÂ GÜZELİM DİYOR, KÜFRETSEM UCU BANA BATAR. KARDEŞİM GİT İŞİNE TÖVBE TÖVBE(13.18)
BİLİNMEYEN NUMARA: Güzelim, hâlâ hiçbir şeye tahammülün yok, değişmemişsin.(İletilmedi)
⁎⁎⁎⁎⁎⁎
VEEEEEEE BEN GELDİMMM
Yorum ve Vote atmayı unutmayın diyorum önceliklee
Bölüm nasıldıııı beğendiniz miiiii
Sizi seviyorum hep hoş kalınnn
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUZUCUK
RandomTRAVMA SAHİBİNİN KURTULUŞU O acılı hikayesinden bahsetmek istemezdi... Ama onu z...