selam önceki bölümün bildirimi gelmemiş olabilir lütfen bakmayı unutmayın sevgiler ve iyi okumalar♡
-
"bin defa anahtarını unutma dedim şuna ya! bin defa!" dersi yarım kalan beomgyu söylene söylene kapıyı açmaya gittiğinde delikten baktığı gibi görmeyi en son beklediği kişiyi görmek telaşlanmasına sebep olmuştu. şu küçücük kapı deliğinden beri yakışıklı görünen polis memuru kapının yanındaki aynaya bakıp kendinden iğrenmesine sebep olmuştu.
sınav haftası yaklaştığı için kendini eve kapatmıştı ve nasıl göründüğü en son düşündüğü şeydi ta ki yakışıklı prensini kapısından görene kadar.
"choi beomgyu? orada olduğunuzu biliyorum, hırsızlık ihbarı için geldim lütfen kapıyı açın yoksa zor kullanmak zorunda kalacağım." ne saçmalıyor bu diye düşünmesine fırsat vermeden zile tekrar basınca en azından saçını düzeltmek için bir koşu odasına gidip spreyinden sıktıktan sonra beş saniye kadar saçını taranmıştı.
odasından geri çıkmadan önce parfümünü de boynunun iki tarafına fıslattıktan sonra kapıyı açmak için koşmuştu. derin bir nefes alıp kapıyı açınca tek kaşını kaldırıp karşısındaki memura bakmıştı."buyrun?"
"choi beomgyu? hırsızlık ihbarı aldık, evinizi aramamız gerekiyor zorluk çıkarmayın lütfen." yeonjun tüm ciddiyetiyle orada dikilirken beomgyu bir an için gerçek sandı bunu.
"bir yanlışınız var memur bey ben bir şey çalmadım." yeonjun kafasını hayır der gibi sallarken beomgyu kafası karışmış onu izliyordu. "kalbim nerede o zaman bulamıyorum kendisini?" yeonjun dramatik bir şekilde göğsüne dokunup formasını sıkarken başı yavaşça yere eğilmişti. beomgyu onun gerçek bir salak olduğunu düşünürken kahkahasını içinde tutamamıştı.
"arama izniniz var mı peki?"
"arama iznim yok ama hislerim beni buraya getirdi." beomgyu onun birden biri nasıl romantik bir beyefendi dönüştüğünü düşünürken yeonjun sınırları daha da zorlayıp önceden oraya koyduğu piknik sepetini merdivenden alıp beomgyu'nun önünde sallıyordu. "yanında akşam yemeğiyle birlikte. hala arama iznine ihtiyacım var mı?" kenara çekilip kapıyı sonuna kadar açarken içi içine sığmayacak gibi hissediyordu.
beomgyu çocukluğundan beri sınırlarına çok önem veren biriydi. onun istemediği bir şekilde ona davranıldığında ikinci bir şansı olmazdı kimsenin veya kendisine olduğu kişiden dolayı saygı duyulmadığını fark ederse o ortama bir daha girmez, bunu yapan kimseyle de muhatap olmazdı.
birkaç gün önce yeonjun onu, müdürünü görünce telaşlanıp yanından itince hayatında hiç bu kadar onurunun kırıldığını hissetmemişti ve ne olursa olsun onu bir daha görmek istemediğine emin olmuştu fakat ilk defa kendisi bile sınırlarını, birinin geçmiş olduğuna şaşırıyor daha doğrusu buna izin verdiği için kendine şaşırıyordu.
yaptığı şey en başta nereden bakarsa baksın kabul edilebilir gelmedi ama bunun üstüne düşündükçe yeonjun'un hayatının ondan çok daha farklı olabileceğini fark etti. tabii ki yaptığı hareket sindirmesi kolay olmadı ki hala aklına geldikçe sinirleri bozuluyordu ama belki de yeonjun hayatı boyunca duygularını beomgyu kadar rahat yaşayamamıştı, belki de hayatında bunu kolaylaştıran kimse olmamıştı ve şu konumunda, şu yaşında bile hala cinsel yönelimiyle ilgili baskı altında hissediyordu.
bunları düşünmek ve yeonjun'un onunla konuşması, çaba göstermesi kendi kurallarını esnetmesine sebep oldu. bundan pişmanlık hissetmediği kesindi sadece o gün yaşadığı şeyi tamamen düşünmemek için zamana ihtiyacı vardı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
the boy is mine | beomjun
Fanfictionpolis memuru yeonjun'un ve mühendislik öğrencisi beomgyu'nun gelgitli ilişkisi