Kahvaltımızı yaptıktan sonra annemle Taksim'e geldik.
Hem gezip, hem de alışveriş yapıyorduk..
"Seninle vakit geçirmeyi özlemişim." Dedi, annem. "Malum sürekli çalıştığın için yüzünü doğru düzgün göremiyoruz." Dedi, gururlu bir tonlamayla. Gülümsedim. Umarım gülümsemem yapmacık değildir.
Aynen anne çalışa çalışa bir hâl oldum mübarek!
"İyi de kazanıyorsun. Bak kız kardeşinde senin gibi olmak için şimdiden çok çalışmaya başladı." Diyerek, kıkırdadı.
Evet kız kardeşim Almila henüz 17 yaşında lise üç sınıfı öğrencisi..
'aman Allah korusun anne' demek, istesem de o lanet çenemi tutmayı başardım. Gerçi kötü bir şey değildi. Sadece zengin psikopat holding sahibi benden on yaş büyük bir adamla sevgiliydim ve adam benimle evlenip, beni İtalya'ya götürmek istiyordu!
Benim kadar şanslı olsaydı daha neydi?
Telefonum çaldığında, elimdeki poşetleri indirip, telefonumu montumun cebinden çıkardım. Arayan kişiyi görünce hiç de şaşırmadım!
Patron Ricardo!
"Kim?" Diye, sordu annem.
"Patronum." Diye, mırıldandım.
"İzin günün değil mi? Neden arıyor bu adam seni?"
Gergin bir nefes verdim. Bensiz duramıyor anne! Telefonu açıp, "Efendim patron." Dedim.
"Arkana bak." Dedi, kalın ve sıcak sesi. Kaşlarımı çatarak arkamı döndüm. Heybetli bir şekilde durmuş hafifçe gülümseyerek bana bakıyordu.
Lütfen yapma Ricardo!
Gergin bir şekilde gülümsedim. "Ne güzel bir karşılaşma!" Dedim, abartı bir yapmacıklıkla. Kesinlikle beni takip etmemişti! Ben ikna oldum. Ya siz?
Sinirlendiğimi belli etmemeye çalışarak, telefonu kapattım. Hızlı adımlarla Ricardo'ya doğru ilerledim. Annem de arkamdan gelmişti. "Merhaba patron!" Dedim, gülümseyerek. "Siz buraları pek sevmezdiniz hangi rüzgâr attı acaba sizi buralara?"
"Küçük bir işim vardı. Bende seni gördüğüme çok sevindim." Dedi kinayeli bir şekilde, yüzünde ukala gülümsemesiyle. Daha sonra elinde poşetlerle peşimde koşturan anneme döndü. "Merhaba Nazlı Hanım tanıştığıma memnun oldum." Dedi, elini uzatarak. Annem mahcup bir ifadeyle gülümsedi. "Ben de tanıştığıma memnun oldum." Diyerek, Ricardo'nun elini sıktı.
"Madem karşılaştık. Sizi yemeğe götürmeme ne dersiniz? Hem tanışmış oluruz." Diye, bir teklif sundu. Tam ağzımı açmıştım, itiraz edecektim ki; "itiraz kabul etmiyorum." Dedi.
İzin günümde rahat bırak be adam!
"Pekâlâ nasıl isterseniz." Diye, mırıldandı annem gülümseyerek.
"Arabam ilerde. Hadi gidelim." Dedi. Şu an herkesin dikkatli bakışları bizim üzerimizdeydi. Ricardo önümüze düştü. Annem gülümseyerek bana omuz attı. Ve havalı bir şekilde Ricardo'nun peşine takıldı. Ben ise oflaya oflaya ikisini takip ettim.
Siyah range roverın yanına geldiğimizde, Ricardo'nun sağ kolu Fernando bizim için arka kapıyı açtı. Annemin şaşkınlıkla gözleri büyürken ben kulağına eğilip, "büyük bir iş adamı olduğu için korumasız gezemez." Diye, fısıldadım.
Annem ise anlayışla başını salladı. Ricardo sürücü koltuğuna oturmuştu. Fernando ise yolcu koltuğuna.
Yarım saatlik sessiz bir yolculuğun ardından, oldukça lüks bir restorandın önünde durduk. Fernando inip, kibar bir şekilde bizim kapımızı açtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Ardında (+18)
Aksiyonİş adamı patronumu ayarttım. Bana takıntılı derece de aşık. Ve ben aklı havada gelişi güzel yaşayan birisiyim. Sizce bana saplantılı olan patronumdan kurtulabilecek miyim?