GİRİŞ

43 3 2
                                    

Yürüdüğüm, yani Atlas ve Hera ile yürüdüğümüz, dar sokak oldukça ıssızdı. Oğlum yorulmuş olacak ki anne diye mırıldandı onu kucağıma aldığımda yola devam ediyorduk. Az sonra yeni evimize varmış olacaktık. Çanakkale de denizi gören bahçeli küçük bir evdi Köpeğimiz Hera için özellikle bahçeli bir ev seçmiştim. Atlas Hera'ya çok düşkün bir çocuktu çünkü doğduğu andan itibaren Hera onun yanı başından hiç ayrılmadı. Hera'yı üniversitede barınaktan almıştım önceki sahibinden şiddet görmüş bir golden retrieverdı. O günden bu güne Hera benimle beraber çok şey görmüştü... Darp edildiğimi, psikolojik şiddet gördüğümü, Atlas'ın doğumunu, büyümesini... Ve belki daha göreceği bir sürü şey olacaktı. Artık üçümüz yeni bir hayata başlayacaktık.


Atlas'ı kucağımdan indirip cebimden çıkardığım anahtarla kapıyı açtım ve üçümüz artık yeni evimize giriş yapmıştık. Eşyaları yerleştirmem bugün bitmişti yaklaşık üç haftadır evi taşıyordum eski evimiz buraya uzak bir konumdaydı bunu özellikle seçmiştim çünkü Kaan bizden ne kadar uzaksa o kadar iyiydi.  Atlas şimdiden bıcır bıcır dolanıyordu etrafta, evi beğenmiş olacak ki şaşkınlık ve mutlulukla anne deniz dedi. Evet oğlum deniz, hadi gel bakalım. Atlas minik eliyle işaret parmağımı kavramıştı bu bebekliğinden beri elimi tutma şekliydi. Balkona çıktığımızda Atlas o kadar mutlu olmuştu ki balkon parmaklıklarından fırlayacak gibiydi. Annecim hadi gel mama vakti sonra deniz kenarına gideriz. Dediğimde hemen içeri girdi minik bir arayıştan sonra mutfağı buldu ve sandalyesinin başında onu oturtmam için beklemeye başladı. Hera da mutfaktaki köşesine yerleştiğinde artık benim sıramdı. Hera'nın mamasını koyup Atlas ve bana yemek hazırlamaya koyuldum. Ona patates püresi ve minicik doğranmış köftesini verdikten sonra kendi tabağımı da alıp oğlumun yanındaki yerime oturdum. 

Yemeklerimizi yedikten sonra telefonum çaldı arayan Miray'dı. Miray benim ortaokuldan beri arkadaşımdı artık kardeş gibi olmuştuk bir sokak üstümde oturuyordu ve ona yakın bir konumda da liseden arkadaşlarım İrem ve Merve oturuyordu. Miray'a sahile inmek üzere olduğumuzu söylediğimde sevinerek. Tamamdır bir tanem bende sahile inelim mi diyecektim tam dedi. 

Atlası giydirip kendim de hazırlandıktan sonra Hera'nın tasmasını takıp Atlas'ı da kangurusuna yerleştirdiğimde evden çıkmıştık. Köşede Miray'la buluşup sohbet ederek yola devam ettik. Sahile indiğimizde Miray'ın koluna tutunup deniz kokusunu içime çektim artık kendimi özgür ve mutlu hissediyordum bana baskı ve şiddet gösteren birinden kurtulmuştum. 

Miray atlası kendi kucağına alıp yere serdiği örtünün üstüne oturdu Hera da hemen yanı başımıza yatıp uzanmıştı. Miray çıkardığı termostan birer bardak kahve doldururken bende oturup Atlas'ın meyveli yoğurdunu çıkardım.

Henüz geleli bir saat olmuştu ki, şu bir saatlik huzurum bile zehir olmuştu. Miray'ın sohbet ederken aniden değişen yüz ifadesini anlamaya çalışıyordum ki Atlas birden baba  diyince taşlar oturmuştu şuan göz göze gelmediğim ama tam olarak arkamda duran adam eski kocam Kaan'dı. Birden kanım çekilmişti, buz kesmiştim Hera ayağa kalkıp yanıma gelmişti ve Kaan'a havlıyordu ben henüz ayağa kalkmıştım bu sırada Miray Atlas'ı kucağına almış eşyaları topluyordu. Kaan'la göz göze geldiğimde dudaklarından çıkan kelimeler beni ürkütmüştü... Boşandık diye benden kurtulduğunu mu sandın? Sen benimsin Yağmur, beni seviyorsun benden çocuğun var ve bana hep boyun eğmek zorundasın. Ben hayatında olmazsam sen bir hiçsin! Göğsüne vurarak Ben senden önce de vardım, senden sonra da Kaan. Seninle var olmadım ki sen gidince yok olayım senin gibi bir manyaktan kurtulduk biz. Oğlum da bende sensiz daha iyiyiz, defolup git buradan!

Atlas'ı kendi kucağıma alıp Hera'yı da aldığımda hızlı adımlarla sahilden yeni evimize giden yola girmiştik. Kendimizi eve attığımızda Miray'da bende derin bir nefes almıştık. Böyle bir şeyin başıma geleceğini biliyordum ama  bu kadar huzurlu bir anda olmaması gerekiyordu. Saat dokuz olmuştu Atlas'ı uyuttuktan sonra Miray'la kendime birer kahve yaptım ve  balkona geçtik. Bütün gün sigara içmemiştim, genelde Atlas'ı etkilememek ve ona kötü örnek olmamak için Atlas'la vakit geçirirken sigara içmezdim, sigaramı yaktığım an derin bir fırt çektim. İkimizde denizi izliyorduk sessizliği şu cümleyle bozdum; Ne güzel değil mi uçsuz bucaksız deniz olmak. Varlık ve hiçlik ince bir çizgiyle yan yana. Keşke deniz olsaydım Miray... Varlığımla ve hiçliğimle yaşasaydım ama bunları yaşamasaydım sana hep derdim ya benim kaderimde mutluluk yok diye, gerçekten yok. Benim sadece yaşama sebebim var o da oğlum. Miray bana sarılarak, Belki sadece Atlas için yaşıyorsun ve belki sadece  bizimle mutlusun ama sen çok güçlüsün. Ona boyun eğmedin Yağmur, kendi ayaklarının üstünde duruyorsun yeni bir hayat kurdun ve sen bu dünyadaki güçlü kadınlardan birisin bir tanem. Hepsi bir gün bitecek inan bana...

Saat on ikiye geldiğinde sohbetimiz bitmiş Miray'ı evine gitmesi için uğurluyordum. Miray gittikten sonra bende Atlas'ı yanıma alıp uyudum.

Geçmişten Uzanan EllerWhere stories live. Discover now