Yorum yaparsanız sevinirim😞
" Geç içeri."
Açılan kapıdan içeriye fırlatılan tanıdık beden ile gözlerim kocaman açılırken serildiği yerden zorlukla doğrulan gencin bana çıkardığı yaşlı gözlerine dikmiştim kendi gözlerimi. Koca bir siktir çekmiştim içimden. Zira Jimin...perişan bir haldeydi. Hiç olmadığı kadar perişandı karşımda...
" Jimin-"
Lafımı kesen güçlü hıçkırık ile derin bir sessizliğe gömülürken yerden kalkan gencin yalpalaya yalpalaya yanıma gelişi ve ayaklarımın dibine yığılışını izlemiştim dehşetle. Ona ne olduğunu sormak istemiş fakat bacağımın üstüne konulan yanmış el ile bir kez daha susmuştum. Bir kez daha susmuş ve gözünden akıp giden yaşlara inat bana gülümseyen genç gibi ağlarken bulmuştum kendimi.
" İyisin."
" İyiyim. Sen-"
" İyiyim. Yakında her şey bitecek komutan. O yüzden hiç olmadığım kadar iyiyim."
" Çöz beni."
" Çözemem."
" Çöz beni Jimin!"
" Çözersem başını derde sokacaksın. O yüzden çözemem komutan."
" Jimin-"
" Bana sadece bir kaç dakika verdiler. O yüzden lütfen beni dinle. Sana söylemek istediğim şeyleri bir kaç dakikaya sıkıştırmak zor olacak ama sen kalbimi, ruhumu gördüğün gibi gör beni ve sözlerimi...olur mu?"
Titreyen dudaklarımı birbirine bastırarak çekiştirdiğim ipleri serbest bırakıp usulca başımı sallamış ve güzel kalbinin aynası olan gözlerine kenetlemiştim kendi ızdırap dolu gözlerimi. Onu izlemiş ve tadı damağımda kalmış olan güzel dudaklarından dökülen şeyleri dinlemiştim. Dinledikçe ölmek istemiştim. Bir iblisin ayaklarına kapanan meleğimin gözünden düşen her bir damla için ölmek istemiştim...
" Namjoon ile bir anlaşma yaptık komutan."
" Ne? O piçle-"
" Onunla işbirliği yaptım. Sizi yarın serbest bırakacaklar...idamımdan sonra. "
" Ne?"
" Karşılığında beni sizin öldürmenizi istedim."
Duyduğum şey ile yanağımdan düşen göz yaşına engel olamamış ve burukça gülümsemiştim. Zira tepeme çıkan siniri karşımdaki gence nasıl yansıtmam gerektiğini bilememiş ve bu yolu seçerek kırgınlık ile dolup taşan sesimle bir fısıltı eşliğinde, "Bana hiç acımıyor musun?" Demiştim.
" Komutan dostların ölecek-"
" Bana hiç acımıyor musun dedim Jimin?"
" Ben-"
" Bir ömür sana ateşlediğim silahın sesi yankılanacak zihnimde. Bir ömür güzel gözlerin düşecek aklıma. Bir ömür nefret edeceğim kendimden Jimin...Bana nasıl seni öldürmemi söylersin? Beni ardında bırakmak için bu kadar çabalaman şart mı? Ben-ben seni nasıl öldüreceğim? Ben burnumda tüten kokuna kanının karışmasına nasıl katlanacağım?"
Çaresizlikle dökülen sözlerimin her birini duydukça ardı arkası kesilmeyen yaşlarına yenilerini ekleyerek daha da kahretmişti beni. Bu kadar üzülemem derken dudaklarını aralayarak içimi daha çok parçalamıştı. Parçalamış ve kendimi, onu bulmam ile bulduğum ruhumun gerisinde bıraktığı enkazın altına gömülürken bulmama sebebiyet vermişti.
" Beni sen öldürmezsen yapacakları şeyi duymak ister misin? Zira bana günlerdir bunları anlatarak işkence ediyorlar. "
" Jimin-"
YOU ARE READING
Betrayer
FanfictionVatanı için savaşan bir komutan... düşmanı olan bir çocuğa kaptırmıştı gönlünü. En acımasız şekilde üstelik...