•21•

170 10 4
                                        

Aler o kız ile nişan yapalı 1 hafta geçmişti. Melisa bugün geldiği için onu almak için tren istasyonuna gidiyordum. Bugün Tolga'nın da işi olmadığı için benimle beraber geliyordu. Bu bir haftada daha da yakınlaşmış adeta ikinci bir kardeşim olmuştu. En zor olduğum bu dönemde bana öncülük ediyor yaralarımı sarmaya çalışıyordu.

Aler'i kapı komşumuz olmasına rağmen nişandan sonra hiç görmemiştim. Onu görmemek kesinlikle bana daha iyi geliyordu bundan emindim. Ama yine de sanki o günden sonra da içimde bir şeyler soluyor gibi hissediyordum. Onun için bu kadar değersiz olmam başlarda beni üzse de şimdi daha net anlıyordum. Aler korkak bir adamdı. Geçmişte körü körüne savunduğu değerleri bile hiçe sayacak kadar hem de. Sanırım onun için anlık bir heyecandan ibarettim ve göze alıpta savaşmaya bile değmeyecek anlık bir hevesti sadece. Şimdi ise gözlerimin içine baktığında bile tek gördüğü şey bir yabancıdan ibaretti.

Yüreğini birbirine bu kadar açan iki insan nasıl yabancı oluyordu anlam veremiyordum. Ama bunu düşünen tek kişi de benmişim gibi gözüküyordu. Artık bundan sonrasının hiçbir önemi yoktu. Acım git gide azalıyor. Artık hayatımın merkezinden hızlıca uzaklaşıp çok uzaklarda bir yörünge olarak hüküm sürüyordu hayatımda. Değer vermem gereken daha özel insanlar vardı hayatımda.

Beni seven ve beni korumaya çalışan insanlar. Yıllarca Aler'i aklımdan çıkaramadığımdan bunu net bir şekilde görmemiştim. Tekrar sevmem tekrardan hayat bulmam gerekiyordu. Yüreğimde taşıp çıkan bu sevme isteğimi birini çok severek kullanmak istiyordum. Sevgimi hak edecek özel birisinin...

Tolga " Dün bir hasta geldi " Diyerek arabadaki sessiz atmosferi bozdu. Ona dikkat kesilirken " Ruh gibiydi. Çok zayıftı ve koluna iki kişi girmişti. Gözlerinin altı o kadar çökmüştü ki. Odama çıkardılar. Odada uzun süre sessiz kaldı. Öyle ki yüzüme dahi bakmamıştı. Bugün hava çok güzel değil mi diyerek dikkatini çekmeye çalıştım. Uzun süre yüzüme bakıp bakışını pencereme çevirdi. Penceremin kenarında duran Ülkü teyzenin bana hediye ettiği çiçeklere baktı. O zaman ilgisiz olan gözleri ilgiyle parladı. Terapi boyunca tek bir kelime dahi etmeden uzun uzun o çiçekleri izledi. Sonra öğrendiğime göre defalarca intihara kalkışan bir gençmiş." Dedi.

Biraz duraksayıp"Terapiden sonra bir daha asla intihar etmeye çalışmamış. Peki neden hayata bir anda tutundu biliyor musun? Yaşamanın aslında küçük şeylere tutunmakta olduğunu gördü. Güzel bir gün, güzel kokan bir çiçek ya da huzurla geçirdiğin birkaç dakika. Mutsuzluğu kendine pay biçersen mutsuz olursun. Ama her gün sabah kalktığında evet bugün mutsuz hissediyorum ama yarın iyi olmayacağımın hiçbir garantisi yok diyeceksin kendi kendine. Böyle yaşarsan mutlu olursun " Dedi.

Tolga'ya baktım, çok değişik bir insandı. Herkesin içinden kolayca sıyrılmış eşsiz bir insandı. Gülümsedim ve " Doğru söylüyorsun, mutlu olmak sadece bizim elimizde. " Dedim.

" Bazen diğer insanlar bizleri mutsuz etmeye çalışsa da her şeye rağmen , özellikle onlara rağmen mutlu olmamız gerekiyor. Ve o kişiler bizi mutsuz ediyorsa hayatımızdan ne olursa olsun çıkarmamız gerekiyor. " Dedi. " Beni mutsuz eden kişilerden birisi de babamdı. Doğduğum günden beri onun gözüne batan bir parazit gibiydim. Ne yaparsam yapayım onun için yeterli olamadım. Ve hayatımdan hiç bir zaman çıkmayacağını düşündüğüm bir insandı. Ve bugün hala annemle evli olsaydı. Dünyanın öbür ucuna gidip bir daha onu görmemeyi dileyerek yaşardım. Ama bazı insanlar doğduğu yerdeki canavarlardan kaçamıyor. O zaman da bir türlü mutlu olamıyorlar. " Dedim.

" Bu tür durumlarda terk etmek çok zor. Doğduğun evi değiştiremiyorsun evet, bağlardan güçlü hiçbir şey yoktur. O gücü kendinde bulsa dahi kopup gidemeyen birçok insan var. Böyle zamanlarda daha güçlü olmayı öğrenmeleri gerekiyor. Belki de o canavarı yenecek kadar güçlüler ama bunu bilmiyorlar " Dedi. Buruk bir şekilde gülümsedim. Çok zor zamanlar yaşayan bir çok insan vardı. Tek başına bunlarla savaşmak zorunda kalan. Yine de şükür ediyordum bana destek olmaya çalışan bir çok insan vardı. Bu yüzden mutluydum.Tolga'ya " Çok doğru bir meslek seçmişsin. Seninle her konuştuğumda kendimi bir tık daha iyi hissediyorum." Dedim. Kapının önündeki banka biraz daha yayılıp kolumu Tolga'nın omzuna attım. Tolga şen şakrak gülerken " Bende öyle" dedi.

Bende gülümserken binadan çıkan Aler ile göz göze geldim. İkimize bakarken " Hayırlı günler " Dedi. Tolga hemen kafasını çevirip " Aa Aler merhaba. Sana da hayırlı günler. Nasılsın? " Diyerek sohbete koyuldu. " İyiyim sen nasılsın? " Dedi. " Çok mutluyum ve iyi hissediyorum " Dedi. Aler Tolga'nın omzundaki elime bakarken " Baya iyi anlaşıyor olmalısınız" Dedi. Ona daha sıkı sarılıp " Sağolsun onun sayesinde iyileşiyorum " Dedim. Buruk bir gülümseme ile " Senin adına sevindim. İyiliği en çok hak eden insanlardansın " Dedi. İçimde bir şeyler acırken " Ben gideyim artık sizde sohbetinize devam edin. İyi günler dilerim " Dedi. Arkasını dönüp giderken Tolga " Bir dakika Aler" dedi.

Aler arkasına dönüp bakarken " Aslında bugün kıdemim yükseldi. Cüneyt sana da diyecektim aslında. Ufak bir kutlama yapmak istiyorum. Üçümüz yapalım. Bir şeyler içer erkek erkeğe sohbet ederiz. Aynı binada yaşıyoruz. Bence bir şeyleri aşıp dost olalım " Dedi. Tolga'ya ne yapıyorsun dercesine bakarken Aler " Peki olur öyle yapalım. " Dedi. Şaşkınca bakarken " O köprünün altından çok sular aktı. Bence baştan başlayabiliriz"Dedi.

Baştan felan başlamak istemiyordum. Her gözlerine baktığımda beni terk edip gidişin aklıma geliyordu. Ama sen evlenecektin. Hiçbir şey yaşanmamış gibi. " Peki olur öyle yapalım " Dedim. Olmazdı olamazdı. Ama olurmam gerekiyordu. İyileşmem gerekiyordu. Aler gülümsedi ve " O zaman saati bana yazarsınız görüşürüz " Dedi.

Aler gidince ters ters Tolga'ya baktım. " Aşman gerekiyor. Bunu da ona kanıtlayacaksın. Omzundaki elimi tutup " Beni de kullanmaktan çekinme " Dedi ve güldü. Bende gülerken " Aşacağım " Dedim. Aler defterini açmamak üzere kapatacaktım. Onu dostum olarak görmem lazımdı önce.

Gece mavisi bxb ( texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin