Tolga kendi evine giyinmeye gitmişti. Bende balkona çıkıp bir sigara yakmıştım. Günler geçip gidiyordu. Acı yerine bir boşluk vardı içimde hiç dinmeyen bir boşluk. Aler aler diye atan kalbimin içinden son zerresine kadar onu söküp atmıştım. Ama şimdi o boşluk beni kıvrandırıp duruyordu. O sırada yan balkondan da Aler dışarıya çıktı. Beni görmemişti. Ama yüzüne vuran sokak lambası ile net bir şekilde onu görüyordum. Yüzü solgundu. Derin bir nefes aldı, nefesi titriyordu. Önündeki balkonun krişine yaslanıp sokağa doğru baktı. İki elini başının arasına koyup yüzünü oluşturdu ve için için ağlamaya başladı. Öyle bir ağlıyordu ki yüreğim bir hoş olmuştu. Huzursuzca yerimden kalktım.
Ne söyleyebilirdim ki. Teselli edecek son insan bile değildim. Ondan nefret etmiyordum hatta böyle görmek istemezdim mutlu olmasını isterdim. Yine umursamasın yüzüme dahi bakmasın sorun değildi. Ama ağır basan yaşanmışlıklar peşimi bırakmıyordu. Arkamı döndüm ve içeriye doğru adımladım. Acısı benim acım değildi. Sadece acısı değil Aler hiçbir şeyim değildi. Bir zamanlar olsun diye kafayı yediğim Aler şimdi bir yabancıdan bile daha uzak olmuştu. En azından yabancı birisi yanımda ağladığı zaman " Neyin var diye sorabilirdim.
Aşağı kata indim ve kapıyı çaldım. Biraz bekledim açan yoktu. Tekrar çaldım ve birkaç dakika sonra havlu belinde Tolga kapıyı açtı. Saçları ıslaktı. " Aa duş mu alıyordun? " Dedim. " Çok terledim o yüzden alayım dedim " Dedi. " İyi yapmışsın " Dedim. İçeriye doğru ilerlerken Tolga " Sen salona geç ben hemen geliyorum " Dedi. O sırada kulagının arkasındaki köpüğü görünce sırıttım ve elimi kulağının arkasına götürüp " Daha doğru düzgün durulanmamışsın. " Dedim. Tolga kızarırken " Senin yüzünden " Dedi. Ne benim yüzümdenmiş? " Dedim. " Erken geldin o yüzden " Dedi. " Özürlerimi sunuyorum efendim içeriye gidiyorum. İstediğin kadar bekletebilirsin" Dedim. Tolga gülüp " Gevezelikte üstüne yok. Hadi geç içeriye " Dedi. Bende gülerken içeriye doğru adımladım ve kendimi L koltuğa fırlattım. Gözlerimi kapattım Aler geldi aklıma. İçimi ister istemez bir buhran sarıyordu. Oflayarak yerimden kalktım ve oturur pozisyona geçtim.
Aptallık ediyordum biliyordum. Keşke çok uzaklara gitseydi. Daha kolay olurdu en azından. Yüzünü görünce tuhaf oluyordum. Hele ki öyle ağladığını görünce. Bir gençlik hatası mıydı gerçekten onun için yoksa bir sevda mıydı? Ne düşünüyordum ki. Bu güne kadar akıttığı hiçbir göz yaşında bana dair tek bir damla dahi yoktur muhtemelen.
Tolga içeriye girerken " Nasıl yorulmuşum var ya" dedi. " Yoğun bir gün olmuş senin için " Dedim. " Öyle oldu valla " Dedi. " Yarın kaçta gideceksin? " Dedim. " Yarın öğlen gideceğim. Bir seminer var saat 5 te. Ankara'ya gideceğim hızlı trenle " Dedi. " Aa ne kadar kalacaksın? " Dedim. " Aslında bir hafta yokum. Önemli bir seminer. " Dedi. " Hadi bakalım iyi şanslar "dedim. Saatini bileğine takarken" Teşekkür ederim " Dedi. Tolga'nın arabası ile sahil kenarında güzel bir yere geldik. Balık, birkaç meze ve rakı söylerken etraf şaşırtıcı bir şekilde kalabalık değildi. Sonbahar geliyordu yavaş yavaş belki de ondandı bilmiyorum.
Mekanda karışık şarkılar çalıyordu. Biraz içki içip sohbet ettik. Tolga deniz'e bakarken uzun uzun denize baktım. Aklıma yine Aler geldi. Alkol yüzünden iyice kafayı yemiştim. O sırada çalan şarkı ile duraksadım. İnatla silmeye çalıştığım anılar bütün beynimin içine doldu. Aler'i okulda sinir etmek için açtığım şarkıydı.
Kimse dolduramaz inan yerini
Bu şarkı da aşkımızın yemini
Yutkundum tükürük boğazımda kalmıştı.
Hiç düşünme mecnun muyum, deli mi
Bir tek dileğim var, mutlu ol yeter
Tolga gülümsedi ve " Sever misin müslüm gürses? " Dedi. " Severim dedim.
Bu şarkımda aşkımı anlattım sana
Duymazsan, sevgilim, üzülmem buna
"Böyle mekanların vazgeçilmezi" Dedi Tolga.
Alıştım yıllardır ben yokluğuna
Bir tek dileğim var, mutlu ol yeter
Gözlerim dolarken tolga " Bir şey mi oldu? " Dedi endişe ile. " Çok rüzgarlı o yüzden " Dedim. Kafayı mı yemiştim. Bir insan bu kadar acınası olmazdı. Ondan ölesiye nefret etmem gerekti. Niye çaresizce yine ona doğru çekiliyordum. Beni terk etmişti, görmezden gelmişti ve başkasına aşık olmuştu. Onunla tekrar olmam imkansızdı peki neden? Ağladığını gördüğüm için miydi? Yoksa acınası hayatının hikayesini duyduğum için mi? Hiç biri onu haklı kılmaya yetmiyordu. Peki neden tekrar kalbim zorla o boşluğa tekrar Aler'i sokmaya çalışıyordu.
İçki yüzünden oluyordu. Başımı ovup derin bir nefes aldım. Gecenin geri kalanında çok içmemiştim birazda ayılmıştım. Ama tolga hafiften sarhoş olmuştu. Eve giderken arabayı ben kullandım. Tolga sürekli gülerek bir şeyler anlatıyordu. Ona gülümseyerek karşılık veriyordum. Görüp görebileceğim en neşeli çocuktu. Bazen o kadar gevezelik yapıyordu ki sürekli bir şeyler anlatan küçük çocuklara benzetiyordum bu halini. Tolga" Çok komik değil mi ama " Dedi. Başından geçen absürt bir olayı anlatıyordu. Deli gibi gülerken bende ona eşlik ettim. Uzun uzun kahkaha attı. Kahkası minik kıkırdamaya dönerken " Çok keyifli bir kutlama oldu benim için. Çok teşekkür ederim Cüneyt " Dedi. " Benim için de çok güzel bir akşam oldu " Dedim. " Bir şeye canın sıkkın gibiydi ama " Dedi " Ya biraz iş yerine felan canım sıkıldı o yüzden " Dedim. " Anlatmak istersen... " Dedi. " Önemli bir şey değil ya. Hallederim " Dedim. Duraksayıp yüzüme baktı. Bir şey demek istedi ama diyemedi.
Koltukta mayışmış şekilde duruyordu. Arka koltuktan ceketimi uzattım üstüne örttü ve koltuğa sızıp kaldı. Eve gidince kolunun altına girip evine hatta yatağına kadar taşıdım. Ayakkabılarını çıkardım ve kenara koydum. Üstünü örtüp gidecekken elimi tuttu " Gitme " Dedi. " Yorulmadın mı? "dedim. Doğruldu ve dudaklarıma yapıştı. Beni biraz daha kendine çekip dudaklarımızı ayırdı ve" Burda kal" Dedi. Ensesinden tutup kendime çektim öpüşümüz derinleşirken kafam çatlayacak gibi ağrıyordu. Eli sırtımda geziyordu. Ve delicesine öpüşüyorduk. Bir anda eli göğsüme ordan da aşağı doğru kayıp aletime ulaştı. Duraksadım gözümün önüne Aler gelirken içimden cümle alem toplaşıp seni siktin cüneyt diye geçirdim. Tolga'yı kendimden ayırırken boşlukta kalmış gibi suratıma baktı.
" Yapamayız " Dedim. Yatağa otururken " Neden? " Dedi. " Kafam dopdolu alkol yüzünden iyi hissetmiyorum. Uyuyalım " Dedim. " Bahane sunuyorsun yapma cüneyt " Dedi. Yatağa yatarken " İstemiyorum demen yeterdi. İyi geceler " Dedi. Haklıydı sustum. Ve evin yolunu aldım. Asansör bozuktu merdivenleri ağır ağır çıkarken merdivende oturmuş Aler ile karşılaştım kaşlarım ister istemez çatılırken " Neden burda oturuyorsun? " Dedim. Yüzüme baktı gözleri kıpkırmızıydı. " Uyuyamadım sadece " Dedi. Yutkundum yanına oturdum. Bakışlarını tekrar bana çevirdi. Konuşmadık ikimizde sustuk. Başını dizlerine koydu ve derin derin iç çekti. " Neden hayat bu kadar zor?" Dedi." Kolay olsa değeri olmaz " Dedim. Burnunu çekti ağlıyordu. İçim huzursuzluk ile tekrar doldu. Zar zor atabilmiştim oysa. Elimi kaldırdım ve sırtına koydum yaşlı gözlerle bana baktı. Tekrar başını dizine koyarken usul usul belini okşadım. " Annem intihara kalkışmış. Midesini yıkamışlar. Şimdi daha iyiymiş " Dedi. Daha sonra " Saptığım ve her iyi sandığım yol dikenlerle dolu olup acımasızca beni yaralıyor " Dedi. Hiç bir şey diyemedim üzüldüm. Öylece sırtını sıvazlanarak yanında oturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece mavisi bxb ( texting)
Ficción Generalülkücü, geleneklerine bağlı bir genç ile, modern , entelektüel bir gencin hikayesi...
