•Dokuz

238 8 1
                                    

Arkadaşlar düzenlemeden attım haberiniz ola öpüldünüz .

Vote.
______________________________________

"Sonunda gelebildiniz prenses."

"Kusura bakma ufak bir işim çıktı."

Sefa'nın 'acele et!' mesajını alır almaz koşarak gelmiştim. Bu yüzden biraz terlemiş ve susamıştım. Boğazım kuruyup öksürük krizine girince, Sefa hemen su şişesini uzattı. "İyi misin?"

"Evet iyiyim sağol. Koşunca boğazım kurudu malum hava da sıcak."

"Anladım. Benim yüzümden oldu yine."başını önüne eğip konuştuğunda, elimi dizine koyup 'sorun yok' anlamımda gülümsedim.  "Sanırım ömür boyu hep benden özür dileyeceksin?" Hızlı bir şekilde kafasını kaldırıp gözlerimin içine baktı.

"Ömür boyu mu? Sen benimle ömür boyu konuşmayı mı düşünüyorsun?"diye hızlı hızlı sorunca gülümsedim.

"Yani lafın gelişi dedim ben ama bilemeyiz tabi ki."

"O zaman aşkımızın meyvelerini yiyebiliriz?" Elinde ki sepetten çıkardığı meyveleri örtünün üzerine koydu.

"Hahahahha ne? Sen ve meyve?"diye sordum.

"Niye ben yiyemez miyim?"

"Hayır yersin de ne bileyim pek senlik şeyler değil sanki?"

"Sen öyle san."diyip ağzına bir tane erik attı. Bir tane de bana uzattı. "Yemez misin?" Eriği elinden alıp ısırdım. "Kim yemez ki?"

Meyveleri yiyip kaldırdıktan sonra ayakalanmıştık. "Evet ne yapıyoruz?"diye soru yönelttim.

"Hmm seni çok güzel bir yere götürücem güzelim." Güzelin miyim gerçekten? Kafamı iki yana sallayıp kendime geldim. Hemen yelkenleri indirmiştim. Önce biraz onun da sürünmesi lazımdı. "Biraz mesefali konuşursak sevinirim."diyip gıcık bir gülümseme sundum. Kahkaha attığında ne kadar güzel güldüğünü fark ettim. Tamam ben senden hoşlanıyorum ama bunu hemen bilmene gerek yoktu tabi ki. 

İlerlediğin de bende yanında yerimi aldım. "Gerçekten nereye gidiyoruz?"

"Sürpriz!"

Otobüs durağına gelip beklemeye başladık. Otobüs gelene kadar hiçbirimiz konuşmamıştık. Otobüse binerken beni belimden tutup öncelik vermişti. Bu hareketi ne kadar içimi kıpır kıpır yapsa da ona belli etmemeye çalıştım. İkimizde ayakta dururken sepeti yere koyup bir elini demire bir elini de belime koymuştu. Böylece çok yakın olmuştuk. Cebimden telefonumu ve kulaklığımı çıkarıp birini ona birini de kendi kulağıma taktım. "Gidene kadar müzik?" Kafasını salladı. Playlistime girip en çok dinlediğim şarkıya tıkladım.  Gözlerimiz birbirine kenetlendi ve şarkıyı dinlemeye başladık.

Kenan Doğulu- Şeytan Tüyü

Gel gidelim en başına
Karşılaşma anı
Dedin "Benim adım yalnız."
Ne tesadüf benimki de

Sadece ben yalnızdım. Sen ise kalabalık içinde yalnızdın.

Kartlar açık oynayalım
"Oyunlara kanmayalım." dedik
Onlar gibi olmayalım
Büyüyü bozmayalım istedik

Sen ise hiç fark etmedin, oyunlara kandın.

Ama sen anlaşmayı bozdun
Ama sen bu garibi çok yordun
Ama sende şeytan tüyü var
Kahretsin

Ne olursa olsun vazgeçemiyorum.

Asla sana kızamıyorum
Sana küsemiyorum
Sen beni aşık ettin
Asla yerine koyamıyorum kimseyi
"Öl!" dedin de ölmedik mi?

Senden başka kimseyi sevmeyi denemedim.

Neden benim sana zaafım?
Gönlüme ilaç mı attın, nedir?
Alışkanlıktan mıdır ki?
Her defasında affettim seni

Affettim çünkü senin bir suçun yoktu.

İyi günde, kötü günde
Hep yanında olmadım mı senin?
Hak ettim mi ben bunları?
Hani hiç beni üzmeyecektin?

Hak etmedim.

Hak etmedik.

İkimizin de gözleri dolmuş birbirimize bakıyorduk. Parmağımın ucuyla akan yaşını sildiğimde dudaklarını avucumun içine bastırmıştı. Sanki uyuşturmuşlardı da orayı hissetmiyordum. Elimi indirip düşmemek için beline geri sardım. Öksürüp hafif geri çekildi. "İniyoruz."diyip düğmeye bastı.

Kalabalık içinde orta kapıya ulaştık. Otobüs durduğunda inip etrafa baktım ve nereye getirdiğini anladım.

Lunaparka.

"Gerçekte lunaparka mı geldik?"

"Aynen öyle hanımefendi."

Elimden tutup karşıya geçtik ve kapıdan içeri girdik. Sefa bilet almak için sıraya girdi ve bende arka da onu beklemeye başladım. Heyecanlanmıştım çünkü en son ne zaman geldiğimi hatırlamıyordum bile. Her zaman yalnızdım. Şimdi ise Sefa yalnızlığım olmuştu.

Sefa biletleri alıp yanıma geldi. "Biletler hazır, ilk hangisine binmek istersin?"diye sordu. Bir sürü şey vardı karar verememiştim. "Bilmiyorum ki, sen karar ver." Elimi tutup beni çarpışan arabaya götürdü. İkimiz ayrı ayrı binmiştik. Anlaşılan savaşacaktık. "Hazır mısın?"sırıtarak sorduğu soruya gülümseyerek cevap vermiştim. "Her zaman."

"Hadi görelim marifetini Eylül'cüm."

"Sanki biraz itici oldun?" Kahkaha atıp arkasına yaslandı.  "Öyle mi olmuş fark etmedim. Bir dahakine daha çok itici olurum , söz."

"Gıcık şey."diye söylenerek önüme döndüm. Arabaların zili çalmıştı ve herkes sağa sola gitmeye başlamıştı.

Çarpışan arabadan sonra birkaç bir şeye daha binmiştik. Günümün bu kadar güzel geçeceğini hiç düşünmemiştim. En sona dönme dolabı bırakmıştık ve şu an ona doğru ilerliyorduk. "Bir dakika lütfen."diyerek duran Sefa'ya ne oldu dercesine baktım. "Pamuk şeker alacağım."

"Deli!"diye bağırdım arkasından.

Sefa pamuk şekerleri alıp yanıma döndüğünde biletleri verip birine oturmuştuk. Yükseklik korkum nüksettiğinde biraz Sefa'ya sokulmuştum. Sefa ne olduğunu anladığından beni kolunun altına almıştı. Pamuk şekeri yerken biraz da Sefa'ya uzattım. Birazcık yükselmeye başlamıştık. "Eylül halimden memnunum ama elim çok acıyor."dediğinde eline baktım ve çok sıktığımı fark ettim. "Özür dilerim, ben biraz korkuyorumda yüksekten ondan oldu..."

"Sorun değil güzelim. Şimdi sadece gözlerimin içine bak ve benimle konuş." Ona dönüp ellerimi omuzlarına yerleştirdim. "Ne konuşmak istersin?'diye sordu. Bilmiyordum.

"O zaman ben açayım konu." Biraz düşündükten sonra aklına bir şey gelmiş olacak ki konuşmaya başladı.

"Küçükken bir tane tavşanım vardı. Çok severdim. Biliyor musun? Eylül doğumluydu o da. Kendini pek sevdirmezdi ve ben ona dokunmak için sürekli havuç yedirirdim. Bir gün kendini sevdirmeye başladı ve çok şaşırmış, sevinmiştim. Aslında öleceğini anladığı için kendini sevdirmeye başlamış. Bir iki gün sonra da öldü zaten. İlk kaybımı o zaman yaşadım ve anladım ki hiçbir şey kalıcı değilmiş. Eylül senden de her şey için özür dilerim. Eğer bana bir şans verirsen söz veriyorum sadece seni mutlu etmek için uğraşacağım ama bunun için önce senin güvenini kazanmam gerekiyor. En önceliğimizse senin beni affetmen. Çünkü ben sabah kalktığımda hayatımı güzelleştiren güneşimi kaybetmek istemiyorum."

______________________________________

Diririiririririm.

Bölüm bölüm alın bölüm canikolarım. İçinize sinir inş benim az çok sindi. Ama az çok.

Çok iyi bir bölüm olduğunu düşünmüyorum ama sonunu nokta atışı yaptım bence.

Şunu okuyanlar beni takip etse ne güzel olur valla

Hadi öpüldünüz  <333

SAKAR {Yarı Text}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin