"Shouldn't I?"

365 53 50
                                    

Ertesi gün,elime aldığım kurutma makinesiyle banyodan çıkıp odama doğru ilerledim.Bugün iki günün ardından ders günüm gelmişti ve her ne kadar gitmek istemesem de devamsızlık hakkım olmadığı için gitmek zorundaydım.

Odaya girdiğimde Yeonjun Hyung yüksek ihtimalle yeni uyanmıştı çünkü salak salak etrafa bakıyor,hayatı anlamlandırmaya çalışıyordu onun bu haline gülüp "Günaydın Yeonjun Hyung" diye ekledim.Bakışları bana döndüğünde cevap vermeyip başıyla onayladı beni.Ben dolabın önünde kendime kıyafet seçmeye çalışırken arkadan Yeonjun Hyung'un sesi geldi.

"Dersin kaçta?" Yeonjun Hyung'a doğru döndüğümde telefonuyla ilgileniyordu.Bana söyleyip söylemediğini anlayamadığımdan sordum.

"Benim mi Yeonjun Hyung?" bana dönmeden kısa bir onay mırıltısı aldığımda ders saatimi söyledim.

"Birlikte gidelim."Teklifine başta şaşırsam da sonra Kai'nin ilk gün Yeonjun Hyung'un ehliyeti hakkında dedikleri aklıma geldi.Onlarca insanla,sigara ve ter kokulu bir otobüste yolculuk etmek yerine Yeonjun Hyung'la gitmek benim için bir şanstı.Başımı salladım ama sonra görmeyeceğini fark ettiğim için sesli bir şekilde onayladım.

Eşyalarımı alıp giyinmek için banyoya geçeceğim sırada kapıda olan bedenim onun sesiyle durakladı."Beomgyu."

"Efendim Hyung"Dönüp gözlerime baktığında karşısında gittikçe küçülüyormuşum gibi hissettim.Bakışlarında tuhaf bir ağırlık vardı nedensizce.

"Yeonjun değil Daniel."O ana kadar diğer çocukların ona Daniel diye hitap ettiğini benim ise inatla ona karşı Yeonjun'u kullandığımı fark ettim.Nedenini anlayamasam da bu ismi kullanmayı sevmiyordu.Sorgulamadan isteğine saygı duydum.

"Tamamdır Daniel Hyung." Ardından önce bana bakan gözlerini sonra da odayı terk ettim ve banyoya geçtim.

Araba yolculuğu sessiz geçmişti.Daniel Hyung araba sürerken ben ise sessizce ön koltukta oturmayı tercih etmiştim.Arada dönüp ona ve araba sürüşüne bakıyordum rahat bir şekilde kullanıyordu.Ayrıca bugün giydiği şeyler yine ona çok yakışmıştı.Siyah bol pantolonunun üzerine tercih ettiği sıfır kollu siyah tişörtü ona serseri havası katıyordu.Normalde konuşkan biri olsam da Daniel Hyung değildi ve ben onu rahatsız etmek istemezdim yoksa ona tarzı ile ilgili bir sürü soru sorar bana da kıyafet konusunda yardım etmesini isterdim.

Kampüse girdiğimizde yine aynı sessizlikle arabadan indik ve okula doğru yürümeye başladık.

"Yeonjun."Kısa siyah saçlı,uzun boylu ve beyaz tenli bir kız Yeonjun Hyung'a seslendiğinde ikimizinde bakışları da o tarafa döndü.

Kız hyunga eliyle "gel" işareti yaptığında Yeonjun Hyung bana kısaca dikkatli olmamı söyleyip cevabımı bile beklemeden yanımdan ayrıldı.Yürüyen ikilinin arkasından bakarken orada dikilmemin bi anlamı olmayacağını fark edip sınıfa doğru ilerledim.Bu adamın cidden iletişim problemleri vardı buna emin olmuştum.

Günün geri kalanı aşırı yoğun geçmişti benim için.Keman tutmaktan kollarım ağrımış, hocalardan azar yemekten bıkmıştım.Yapmam gereken 3 ayrı ödevin teslim günü olduğu için ayrı jüriler tarafından hem eleştirilmiş hem de aşağılanmıştım.Bir de üzerine açtım.Felix'i bulmak için sınıftan çıktığım sırada bir yandan rehberimde onu bulmaya çalışıyordum beraber bir şeyler yemeye gitsek hiç fena olmazdı.

"Alo efendim en favori ruh hastam?"Telefonu açış şekliyle sırıtışıma engel olamadım bir yandan da okulun içinde dolanıyordum.
"Bana aşıksın."

"Tabiki de sana aşığım ballı turtam."Felix sesini incelttiğinde yüzünü buruşturdum.
"İzninle bir kusup geliyorum."

"Ya tamam boşu kes neden aradın?"

far away/yeongyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin