"In my eyes?" (F)

245 43 48
                                    


"Seni öpmemi istiyorsan sana bu akşam yapacağım teklifimi kabul etmelisin." duyduğum alaylı ses tonu ile ne zaman kapadığımı bilmediğim gözlerimi araladım. Ve karşımdaydı işte sinir bozucu gülümsemesiyle bana bakıyordu. Üzerimde böyle bir etki bırakıp beni oynatabilmesi sinirimi bozuyordu.

"Evlenmeden olmaz ayaklarını geçecek misin yoksa ben geceyi geçirecek başka birini mi bulmalıyım?" Tişörtünün yakasını tutup yarı alay yarı öfke barındıran bir sesle konuştum.

Sinir bozucu gülümsemesi yüzünden silinirken gözlerinde daha önce görmediğim bi ifade görünce yutkundum. Masaya yasladığı eli yavaş ama sıkı bir şekilde belime dolandığında başım döndü. Kollarını sahiplenici bir şekilde sıkışı heyecandan nefes almayı unutmamı sağlıyordu. Tekrardan yüzüme yaklaşan bedenin hedefi kulağımdı.

"Seni,benden başkasını düşünemeyecek hale getirmek için sabırsızlanıyorum güzelim." Kısık ses tonu ve otoriter sesinin ardından yanağıma bıraktığı yumuşak öpücük çelişiyordu.

Böyleydi işte ne kadar sert ve ya iddialı konuşursa konuşsun her zaman beni incitmekten korkar şekilde dokunuyordu bedenime. Ben onun bu düşünceli hallerine daha çok yükseliyordum.

Geri çekilip bana tekrardan gülümsediğinde utançla başımı eğmiştim. Benim için bu tarz şeyler çok yeniydi ve ben utanmana engel olamıyordum. Karşımda Yeonjun'dan başkası olsaydı bu şekilde hisseder miydim emin de değilim zaten. Choi Yeonjun'un üzerimde bambaşka bir etkisi vardı.

"Şimdi ben bizim için kahvaltı hazırlarken, senin güzelce hazırlanmanı istiyorum." elini yanağıma koyup okşarken konuştu.

"Sana yardım etmek istiyorum." İtiraz ettim hemen.

"Birlikte kahvaltı hazırlamak için önümüzde daha çok zamanımız olacak diye umuyorum. O yüzden bugünlük bana izin ver ve hazırlanmana bak." Bana göz kırpıp tezgaha doğru döndüğünde yüzümdeki aptal sırıtışla karşımdaki herifin sırtını izliyordum.

Yumruklarımı sıkıp hızlıca bir nefes verdim ve hemen onun önüne geçtim. Parmak uçlarımda yükselip yüzünü ellerimin arasına alışım ve onun şaşkınca kaşlarını kaldırışı sadece bir kaç saniye içerisinde gerçekleşmişti. Dudağımı dudaklarına değdirdiğimde kalbim maroton koşmuş gibi atıyordu. Kelebekten farkı olmayan öpücüğümü verdiğimde geri çekildim. Karşımdaki bedenin gözlerine bakmadan  koşarak odaya doğru ilerledim. Ben yüzümdeki aptal gülümseme ile koşarken arkamdan Yeonjun Hyung'un kahkaha sesleri kulaklarıma doluyordu.

Odaya girip Yeonjun Hyung'un yatağına oturduğumda gülümsedim. Çarşafları ellerim arasına sıkıştırırken tek düşünebildiğim şey dün gece burada beraber uyuyor oluşumuzdu. Buraya ilk geldiğim gün doldu aklıma. Yeonjun Hyung'u ilk kez görüşüm, onun beni tanımayışına üzülüşüm.. biraz farklı hissettiriyordu. Böyle bir ilişki içerisine gireceğimizi o zamanki Beomgyu'ya söylesek yüzüme gülüp geçerdi yüksek ihtimalle. Ama şimdi buradaydım. Bu akşam onun resmî olarak erkek arkadaşı olacaktım.

Birlikte geçirdiğimiz 9 ayda çok şey yaşamıştık, bu doğru. Onun hakkında hiç bilmediğim şeyler öğrenmiştim. Başımıza iş açmış, sonra bu işi telafi etmiştim. Kırmıştık, kırılmıştık, istemediğimiz durumlara düşmüş yalanlarla başa çıkmak zorunda kalmıştık. Çok yorulmuştuk ama birbirimizi dinlendirmek için daha çok zamanımız vardı. En azından öyle umuyordum.

Sırıtarak baktığım yastıktan gözlerimi çekip sakince kalktım. Bir duş almam gerekiyordu ve belki de biraz makyaj yapmam lazımdı. Dolabın aynasındaki görüntüme baktığımda gördüğüm çökük yüz gözlerimi devirmeme neden oldu. Zaten çok geç bir saatte uyandığımız için bir kaç saat sonrası için hazırlanmam lazımdı. Ne giymeliydim? Beni nereye götürecekti? Ah, gerçekten en azından bir ipucu verse olmaz mıydı?

far away/yeongyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin