"Kollarını biraz daha sertleştirmelisin.." genç adamın sesi sadece spor aletleri bulunan odada yankılandı. Karşısındaki genç kadına yaklaştı. Bu sefer sesini daha alçak tutmuştu. "Yoksa... hemen yere devrilirsin." Karşısındaki kadını yere devirmişti. Genç kadın inleyip kalçalarını tutarken mırıldanıyordu. "Bir şey mi diyorsun Echo?" genç adam konuşurken dudağının ucu hafifçe kıvrılmıştı. Genç kadının bedeni yavaşça odanın zeminiyle buluştu. Tam yanında gülümsemekte olan genç adam ise yüzündeki gülücük solarken, yere çöktü. "Echo... Echo iyi misin?"
Genç kadından ses çıkmazken, genç adam nabzını kontrol etti. Nabız vardı. Ve tekrar, "Echo..." Dedi.
Genç adam, kadını kollarına alıp, dışarı çıkarmayı düşünürken, arka plandan gelen bir gülme sesiyle yerdeki genç kadına baktı. Dizlerini kendine çekmiş gülüyordu, kahkahalarla. "Lanet olsun, Echo. Ödümü kopardın." Genç adamın suratındaki ifade, hoşnutsuzluğunu belirtmeye yeterken ses tonu da katkı veriyordu.
Genç kadın hâlâ gülerken, aralarda konuştu. "S-suratının aldığı, şekli görmeliydin..." Genç adam gözlerini, genç kadına dikti. İzledi. Yavaşça dudağının kenarı yukarı kıvrılırken, diğer yandan da ellerini kadının karnına doğru götürdü.
"Erik!" Ve kadın yeni duran gülümsemesine tekrar başladı. "Yapma," Her kelimeden sonra gülüyordu. "Gıdıklamayı bırak, Erik." Genç kadın dizlerini kendine çekip karnını korurken, ellerini de savunma için yanlara koydu. Ama genç adam, çabuk pes edeceğe benzemiyordu.
"Demek öyle, küçük hanım... Sen şaka yaparken komik ama ben gıdıklarken değil." Elleri, genç kadının karnında gezinmeye devam ediyordu. Yüzündeki sırıtış hâlâ oradaydı. Genç kadın ayaklarıyla tekme atmaya çalışıyordu. Ama gülerken hiçbir şeyi doğru dürüst yapamıyordu. En sonunda Erik'in ellerinden birini tuttu. Diğerini de tutacakken, gözleri kapandı.
Birden karanlık olan etraf birden canlandı, bir film karesi gibi. Bu film karesinde Erik vardı. Biriyle konuşuyordu. Tüm konsantresini buna veren genç kadın sesleri de duymaya başladı. "Sebastian Shaw..." İsim adetâ Erik'in dişleri arasından bir hırlama gibi çıkmıştı. Hissettiği öfkeyi duyabiliyordu.
Genç kadın gördüklerinden sonra bile birkaç saniye gözleri kapalı durdu. Kim bilir belki de yaşları kontrol altına almaya çalışıyordu, belki de gördüklerinin etkisinin geçmesini bekliyordu. Her şekilde de gözünü açtığında, mavi irisleri karşısındaki maviliklere öfkeyle baktı.
Ses tonu değişti, az önceki gülen kız şeffaflaşarak kayboldu. "Hâlâ intikam peşindesin... Asla bırakmayacaksın değil mi peşini?"
Genç adam birden gelen bu tepkiyi beklemese de, neyden bahsettiğini iyi biliyordu. Genç adamın irisleri değişti, içindeki nefret gözlerine yansıdı. "Anlamıyorsun... Anlayamayacaksın." Diye başladı sözlerine. Beyni eski anıları tekrar tekrar gözleri önüne getirirken, devam etti. "Ona aynı acıları çektireceğim..."
İkisi de ayağa kalkmış, birbirlerine bakacak şekilde dikiliyorlardı. "Geçmişinin seni kontrol etmesine devam edeceksen eğer ben yokum, Erik..." Genç kadının sesi titriyordu. Yutkundu. Erik, gözlerine baktı Echo'nun. Hep kararlı bakmış olan maviliklere, ilk baktığı andan beri kendisini çekmiş olan maviliklere... Belki de içindeki nefret ve öfke bu kadar büyük olmasaydı, bu mavilikler onu bu karanlıktan çekebilirdi.
Ama geç kalmıştı bu mavilikler, o çoktan ait olduğu karanlığa katılmıştı. Tek bir şey istemişti. Kurtulduğundan itibaren bir tek intikamı istemişti...
[Y/N : Sevgili lunatopia ya aniden inen fikir ve feels için teşekkür ederiz, iyi okumalar dileriz hfkdfhkfdgj]
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shattered ➸ erik lehnsherr
FanfictionGeçmiş seni de avlıyorsa, kaçmayı bırakmalısın. Aksine tüm karanlığıyla ona karşı koymalısın... • • • O, insanlardan nefret ediyor. Onu saçma, küçük düşürücü, gereksiz bir yere kapatan; gerçeği farklı anlatan, aslında takdir etmeleri gerekirken aşağ...