1☇"fading memories"

490 46 40
                                    

"Anılar soluklaşıyorken, nefret güçleniyordu..."

***

Küçük kız kafasını camdan dışarı uzatmış, rüzgarın minik tombul suratında gezmesine izin veriyordu. Yüzünde kulaklarına varan bir gülümseme vardı.

Yoldan geçerken etrafta uçuşan kuşlar ve kelebeklere bakıyor. Bulutları; cisimlere, kişilere benzetmeye çalışıyordu.

Birden kafasını içeri soktu ve heyecanla konuşmaya başladı. "Anne, anne bak!" Küçük kızın annesi, geriye dönerek kızına baktı.

Küçük kız tam konuşacaktı ki birden durdu. Göz kapakları kapandı ve küçük kızın nefes alışları sıklaştı. Ağzından mırıldanmalarla birlikte şu sözler çıktı:

"Kamyon... Kamyona dikkat et, babacığım."

"Echelon, hayatım kamyon filan yok. İyi misin?" Ve küçük kız gözlerin açtı. Sanki bir hipnozdan çıkmış gibiydi. Annesine baktı masumca, mavi gözleriyle. "Evet," dedi sakince. "Bak şu bulut, tavşana benziyor, anneciğim." diye devam etti.

Annesi kızına gülümsedi ve camdan dışarı baktı. "Evet, kesinlikle tavşana benziyor... Hey, bak şu karşıdaki de bisiklete benzemiyor mu?"

"Hayır, anne. Bisiklete benzemiyor." diyip gülmeye başladı küçük kız. Küçük kızın kahkahaları arabada yankılandı. Annesi gözlerini kısarak arkasına döndü. "Galiba gözlüklerimi takmayı unutmuşum." Yüzünü buruşturduğunda, minik kız tekrardan gülümsedi.

Büyük ihtimalle annesinin, kızını son kez gülerken gördüğü an olacaktı bu...

Babası direksiyonu kırdı, arabanın tekerlek lastikleri, taş yolda iğrenç bir ses çıkararak sürtündü. Tam karşılarındaki kamyonda son anda arabayı farkedip durmuş olsa da, yetmemişti. Araba duramamıştı...

Küçük, siyah araba uçurumdan yuvarlanırken küçük kızın gözlerinden dökülen yaşlar elbisesini ıslatıyordu. Emniyet kemeri olmasaydı, arabanın içinde döner dururdu büyük ihtimalle. Ve araba sert bir gürültü eşliğinde durdu. Küçük kız gözlerini açabildiğinde, ön koltuklara baktı. Babasının vücudu aşağı ve yana kaymıştı. Annesinin kafası yana eğikti. İkisi de hareket etmiyordu.

Kemerini açtı, küçük bedenini arabadan çıkarttı. Ağaçlığın ortasındalardı. Yukarı baktı, kamyon şoförünü ve birkaç kişiyi daha gördü. Omzunda çantası olan bir adam dikkatlice aşağı indi. Bir dağcıydı kendisi. Küçük kızın yanına geldi.

Elini samimice uzatıp kendini tanıttı. Küçük kız bir elinin tersiyle gözlerini sildi. Diğer eliyle de kendine uzatılan eli tuttu. "Echelon.." diyerek adını söyledi. Sesi titriyordu küçük kızın, yukarı çıktığı anda onu hızlıca hastaneye götürmüşlerdi.

Olayı sadece minik sıyrıklarla atlatmıştı bu küçük kız. Ve bu bir mucizeydi... Birden odanın kapısının dışındaki teyzesini gördü küçük kız. Kolunu bandajlayan doktoru beklemeden, teyzesine koştu. Sıkıca sarıldı.

Echelon'un anne, babası kurtarılamamıştı. Küçük kız uzun süre boyunca evden dışarı çıkmadı. Her uyuduğunda gördüğü kâbuslarla evde tıkılıp kaldı. Artık teyzesiyle yaşıyordu. Kuzenleriyle dahi oynamıyordu. Okula gidip geliyor, onun dışında hep odasında kitapların arasındaydı.

Ama birden her şey değişti. Echelon büyümeye devam etti. Yavaşça yasının üstesinden gelebilmeye başladı. Konuştu, arkadaşlar edindi. Ve büyüdü. Tek gelişen kendisi de değildi...

Shattered ➸ erik lehnsherrHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin