Kıkırdamamak için kendimi zor tuttum. Onca şeyi yapan oydu ve yine intikamını alacak oydu. Gerçekten saçmalık...
Yemekler yenmişti, garson geldi ve topladı. Herkes sohbetini bitirdi. Kalktık, dağıldık.
Odama gittiğimde ilk işim yanıma getirdiğim defteri almak oldu. Üstümü bile değiştirmeden defteri ve kalemi aldım.
Ne zaman kendimi kötü hissetsem anneme mektup yazardım. Çünkü Whatsapp'ı yoktu. Bu mektup da onunla konuşuyormuş gibi hissettirirdi. Ve bu da iyi gelirdi.
Kalemi aldım, yatağıma geçtim, defteri açtım. Kalın ciltli ve siyah bir defterdi. Ya da ajanda. İkisinin karışımıydı.
Anneme yazmaya başladım.
Sevgili anne;
Bugün çok kötü bir şey oldu. Hani sana 18 yaşımdayken bir çocuktan bahsetmiştim Erdenay diye. Ben o adamdan ayrıldım. Beni aldatıyormuş. Beni aldatmış anne. Şakasına ama. Biliyor musun? Bana aldatma şakası yapmış. Ama ben bunu şaka olarak almıyorum. Gerçek bir aldatma olarak kabul ediyorum.
Aldatmanın gerçek sevgi olmadığını ve şakasının dahi yapılacağını aslında bana sen ve babam öğretti. O günü çok iyi hatırlıyorum. 9 yaşındaydım ve ödev yapıyordum. Sen de yemek pişiriyordun. Yani ben öyle sanıyordum. Mutfaktan garip sesler geliyordu. Bense yemek sesi sanıyordum. Küçük evimizde ben oturma odasının eskimiş koltuğunun üzerinde ödev yaparken sen de küçük mutfakta yemek yapıyordun.
Ama hayır yemek yapmıyordun. Yaptığın şey yemek değildi; çıkardığın ses bıçak tabak sesi değildi. Ağlıyordun anne. Ağlıyordun.
Ödevimi bırakıp minik adımlarla mutfağa gitmiştim. Aralıklı kapıdan seni dikizlediğimde ağladığını gördüm. Beni fark etmedin bile.
O akşam babam eve geldiğinde sinir krizi geçirmiştin. Babamı tekme tokat dövmeye çalışmıştın. Ancak bu hareket sadece babamı öfkelendirmeye sebep olmuştu. O da seni dövmeye başlamıştı.
Sizi izlediğimde içimde pek de bir his oluşmamıştı itiraf etmek gerekirse. Zaten alışmıştım çünkü. Zaten hep kavga ediyordunuz.
Bir de sizi izlerken yeni bir şey ögrenmiştim: Babamın seni ikinci aldatışıymış. Ben üç yaşımdayken babam seni yine bir kadınla aldatmış.
Sizi dinlerken sertçe yutkunup içeri dalmıştım. "Baba dur! Dur lütfen!" demiştim ince ve korku dolu sesimle.
Babamın gözü döndüğü için duymamıştı bile. Yine de seni dövmeye devam etmişti. Ben de ağlamaya başlamıştım.
Babamın seni aldattığını öğrendim. Aldatmanın ne olduğunu öğrendim. Ne olduğunu bilmiyordum, kimse bana anlatmamıştı. Ben kendim öğrenmiştim.
Okulda Türkçe dersi metinlerinde masal ne zaman mutlu bir aileyi anlatsa babamın zıttı olurdu davranışları. Çünkü masallar gerçek sevgiyi öğretir. Ben de aldatmanın gerçek sevgi olmadığını o şekilde öğrendim.
Bugünlük bu kadar, kendine iyi bak anne.
Yanağımda ıslaklık hissettiğimde ağladığımı o zaman fark edebildim. Eski zamanlarımı hatırlamak bana acı veriyordu. Annemle konuşarak kendimi iyi hissetsem de eskileri hatırlamak bana bir o kadar da acı veriyordu.
Yatağımdan kalkıp banyoya gittim. Makyaj temizleme suyla yüzümü silip küpelerimi çıkardım. Sonra yüzümü defalarca soğuk suyla yıkadım. Aynaya baktım, yine su çarptım yüzüme.
Nefes nefese kalınca havluyu alıp yüzümü kabaca sildim. Sonra tarağı aldım ve dalgalı siyah saçımı taradım.
Banyodan çıktım ve üzerimi değiştirdim. Siyah pijamalarımı giydim.