the after party
—
Saat 3'e gelirken, hiç kimse coşkusundan bir şey kaybetmemiş eğlenmesine devam ediyordu. Artık sarhoş olmayan tek tük insan kalmıştı, çoğu arkadaş grubunu toparlamak için ayık kalması gerektiğini düşünenlerdendi.
Bu ayıkların arasında bir de Jeon Jungkook vardı. Yanındaki sarışın çoktan sarhoş olmuş, eğlenceye katılmıştı fakat o geldiğinden beri bozmadığı pozisyonuyla koltukta yayılmış oturuyor, güzel kızı izliyordu.
Roseanne 1 saattir sarhoş bir vaziyette partinin tadını çıkarıyordu ve henüz bir rezillik yaşanmamıştı.
Henüz.
Roseanne, midesi hassas bir kızdı. En ufak şeyde midesini boşaltırdı ve bunu bu gece Jungkook'a üstü kapalı bir şekilde söylemiş, ona göz kulak olması gerektiğini ima etmişti. Sarhoş olup partinin tadını çıkarmak istiyordu ama rezillik yaşanmasından korkuyordu, Jungkook'a söylemesinin nedeni ise çakırkeyif olduğunda ağır içkiler içmesine izin vermemesini sağlamaktı. Yani bir nevi bekçilik görevi vermişti ona.
Jungkook ise tam tersi, geldiğinden beri en ağır içkilerden içiyordu fakat en ufak bir sarhoşluk belirtisi bile yoktu. Tek yaptığı şey Rosie'yi izlemek, içtiği şeyleri kontrol etmek ve oturmaktı.
Ta ki, sarışının tanımadığı bir lavukla dip dibe gülüşerek konuştuğunu görene kadar.
Gördüğü görüntüyle nötr olan yüz ifadesi gerildi ve kaşları çatıldı. Jungkook onları yandan görüyordu, arkadan gören biri öpüştüklerini düşünebilirdi.
Öyle bir yakınlık.
Elindeki içki bardağını öyle sert bir şekilde önündeki masaya koydu ki, içindeki neredeyse tüm içki masaya sıçramıştı. Fakat, o bunu fark etmedi bile. Dilini yanağının içinde yuvarlayarak gördüğü ikilinin yanına ilerledi. Kızın yanındaki eleman, sarhoş görünmüyordu.
Rosie'nin aksine.
O epey gitmişti çünkü.
Yanlarına vardığında Roseanne hemen onu fark etti ve gülümseyerek Jungkook'a döndü. Jungkook kafasını sağa eğdi ve hala dilini yanağının içinde gezdiriyorken tek kaşını kaldırmış bakıyordu. Kıza sadece iki saniyeliğine baktı ve gözlerini çocuğa dikti, baştan aşağı süzdü. Tek yumruk diye geçirdi içinden.
Çocuk, maruz kaldığı bakışlara anlam veremedi. Ya da verdi, ama sesini çıkaramadı.
Peki ne mi yaptı?