Okuldan çıkmış araba şoförüyle birlikte konağa gelmiştik, babam bugün eve gelmeyecekti çünkü şirket çok yoğunmuş. Ne kadar gelmeyeceğine üzülsem de bizim için çalışıyordu, biz iyi geçinelim diyeydi her şey.
Üstümü değiştirmiş ödevlerimi yapmaya başladım ama çözemediğim sorular olduğu için annemin yanına gitmeye karar verdim. Küçük adımlarla, acele etmeden annemlerin odasına doğru yürüdüm.
Kapıyı çalmadan hemen önce duyduğum seslerden dolayı bekledim ve kulağımı kapıya yaslayıp dinledim.
"Hamza artık şu işe bir el at, bıktım ben katlanamıyorum artık." Annem bıkmışlığı sesine de yansımıştı.
"Sen kafanı bunlara yorma ben halledeceğim diyorsam hallederim, bana güven. Ayrıca işime de burnunu sokma, sonra her şey berbat olmasın."
Daha bunlar gibi bir çok konuşma duyuyordum ama bu konuşmalar fısıldaşmadan ibaret olduğu için anlamıyordum. Daha fazla saygısızlık yapmak istemediğim için kapıyı tıklatıp içeri girdim; amcam pencerenin önünde arkası kapıya dönük, annem ise dolabın önünde, kapıdaki kişiyi merak ediyormuş gibi dikkatlice bakıyordu. Benim olduğumu görünce bariz bir rahatlamayla nefesini dışarıya verdi ve sinirli, hızlı adımlarla yanıma geldi.
Kıyafetimin omuz kısmından tuttu ve sarstı. "Ne işin var senin burada, ne için geldin?" Yakamı bıraktığında bir adım gerileyip elimdeki ders kitabını ona doğru uzatmıştım. "Ödev yapıyordum ve anlamadığım yerleri sormaya gelmiştim." Kafamı yere doğru eğip çekingeyle konuştum. Neden kendi öz annemden çekiniyordum?
"Defol git kime sorarsan sor, bir daha da benim yanıma bu sebeplerden gelme. Hatta benim yanıma hiç gelme!"
Kapıyı açıp beni dışarı attı ve büyük bir hızla kapıyı geri kapattı. İtilmemle dengemi kaybedip dizimin üstüne düştüm, karşıdan telefonla konuşan İsa abim beni görünce hemen yanıma yanıma gelmiş ve telefondaki kişiye 'seni sonra arayacağım' deyip telefonu kapatmıştı.
"Lavinim ne oldu, neden böyle oturuyorsun?" Saçımı okşayıp endişeyle konuşmuştu. "Bir şey olmadı abi, ayağım takıldı ve düştüm. İyiyim merak etme." Konuşmam bitince derin bir nefes verip saçımdaki elini yüzüme indirmişti, diğer yanağımıda koklayarak öptükten sonra kendiyle birlikte beni de ayağa kaldırdı. Gözleri elimdeki kitaba kaydığında kaşları hafifçe kalktı. "Ödev mi yapıyorsun?" Sorusuna karşın benim de gözlerim ellerime kayınca yüzümdeki gülümsemeyle kitabı ona doğru uzattım. "Evet ve anlamadığım yerler var, bana yardım edebilir misin?"
Gülümseyerek kafa sallamış ve beni de kendisiyle birlikte sürükleyerek yürümeye başlamıştı. Ayaklarımın küçük olmasından dolayı o yürürken ben koşmak zorunda kalıyordum, hal böyle olunca da kısacık mesafede yorulmuş, nefes nefese kalmıştım. Bahçeye çıkmış ve serin serin esen çardağa gitmiştik, burada anlatması ve benim de anlamam çok kolay olurdu bence, açık havada beynime oksijen gitmesi kolay anlamamı sağlardı.
Bir süre anlamadığım yerleri anlatmış ve işi olduğunu söyleyip gitmişti, bende yerimden hiç kalmamış ve orada ödev yapmaya devam etmiştim, bu sırada da yemeklerimizi yapan Ayten abla bana, daha iyi ödev yapabilmem için meyve tabağı getirmişti.
Ödev yapmaktan sıkıldığım için kitaplarımı orada bıraktım ve hızlıca bahçenin kapısını açıp dışarı çıktım, bu saatte benim yaşlarımdaki çocuklar hep dışarıda oynarlardı.
Çocukların çoğu erkekti, kız çocukları fazla erkeklerin yanına oynamazlardı çünkü. Kafamı oyun arkadaşı aramak için etrafta gezdirdiğimde iki kızın kenarda oynadığını gördüm. Hızla onların yanına giderken heyecanlıydım çünkü çok fazla arkadaşım olamıyordu maalesef.
"Merhaba, bende sizinle oynayabilir miyim? Söz veriyorum sizi rahatsız etmeyeceğim." Sonlara doğru sesim korkuyla çıkmıştı, beni istememeleri beni korkutuyordu.
Yanımdaki benden biraz büyük duran kız kahkaha attı ve bileğimden tutup yanına oturmamı sağladı. "Sakin ol sakin, bizde zaten arkadaş arıyorduk. Burada çok fazla erkek çocuğu var ve onlar hep araba oynuyorlar, çok sıkıcı." Onlardan tiksiniyormuş gibi bir bakış atıp oyununa geri dönmüştü.
Bende beni kabul etmelerinin mutluluğuyla hemen oyunlarına dahil oldum.
Oyun arasında kafamı kaldırıp etrafıma baktığımda siyah gözlü çocukla hep göze geliyordum ve artık kötü hissettiğimden yanımdaki Ronya'nın kolunu çekiştirdim.
"Ronya, şu ilerideki çocuk neden sürekli bize bakıyor?" Ronya da gösterdiğim yere baktığında göz devirmişti."O benim abim. Buralarda çok erkek olduğu için oynamaya geldiğimizde konağa gidene kadar başımızda bekçi gibi bekliyor." Ronya üzerine fazla düşmeyip oynamaya devam ettiğinde bende oynamaya devam ettim. Abisi olduğuna gire sıkıntı yoktu.
"Hadi Ronya ana konağa çağırıyor, akşam ezanı okunacak." Sessizce arkadan gelip konuştuğunda irkilmiştim. Ronya hiç itiraz etmeyip yerden kalkınca aceleyle öne atılıp bileğinden tuttum. "Nolur gitme biraz daha oynayalım." Ona, sevimli olduğunu düşündüğüm yavru köpek bakışları atarken abisi elimi çekip Ronya'nın bileğini bırakmamı sağladı.
"Yürü git evine akşam ezanı okunacak, dışarıda durman güvenli olmaz." Omuz silkip yine Ronya'nın bileğine atıldığımda beni göğsümden itti, dengemi sağlayamayıp popomun üzerine düşünce gözlerim doldu. Neden beni itmişti, ben ona ne yapmıştım?
Biraz popomun acısı, biraz üzüntü biraz da nazlanmayla seslice ağlamaya başladım. Ronya yanıma çöküp bir yandan beni sakinleştirmeye çalışıyor diğer yandan da abisine ölümcül bakışlar atıyordu. Abisinin yüzünde ise sadece memnuniyetsizlik vardı. Ağlamamdan hoşlanmıyordu, zaten dünde ağlamamdan rahatsız olmuştu.
Düşüncelerimle daha sesli ağladığımda dayanamamış ve o da yanıma çökmüştü. "Eğer şimdi ağlamanı durdurursan sana dondurma alırım." Anında sesim kesilip ağlamam durduğunda hevesle gözlerine bakmıştım. "Kavunlu alalım mı?" Heyecanla konuştuğumda sırıtmış ve başımı okşamıştı. "Kavunlu alalım."
Popomdaki hafif sızıyı da unuttuğumda önümdeki bedenin boynuna sarıldım. Neşeyle kıkırdadığımda ise babamın öğrettiği gibi teşekkür ettim. O da elini belime koydu ve ayağa kalktı.
Okuduğunuz için teşekkürler, sağlıcakla kalın💖
Oy verip yorum yapmayı unutmayın lütfen😽💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞLIK PARASI
Novela JuvenilYatağın önünde durmuş korkuyla ellerimi önümde birleştirmişken olacakları bekliyordum, daha hiçbir şeye hazır değildim. Hazır olmam da gerekmiyordu, daha on altı yaşındaydım ne bekliyorlardı ki benden? Önümdeki adam yavaş adımlarla yanıma geldiğinde...