4

112 13 0
                                    

Kendinden emin adımlarla yürüyordu. Kapının önüne geldiğinde derin bir nefes alarak kapıyı çaldı.
Yavaşça kapının kolunu kavrayıp açtı. Taehyung'un yanında bir kız vardı.

Jennie, kızın kim olabileceği hakkında düşünürken birden saygısızlık yaptığını fark etti "ben yanlış zamanda geldim sanırım. Sonra uğrarım" eğilerek çıkmayı hazırlanıyordu ki taehyung'un yanında oturan kız ayaklanmıştı "gel lütfen."

Jennie dudaklarını birbirine bastırıp taehyung'a baktı. Tek kelime etmeden öylece tavana bakıyordu. "ona iyi bak lütfen" diye fısıldamıştı jennie'nin yanından geçerken. Kadın odadan çıktıktan sonra esmer oğlanın yanına ilerledi.

"günaydın" taehyung bakışlarını önce jennie'nin gözlerinde gezinmişti  ardından elindeki poşete bakmıştı.

"günaydın. Elinde ki ne?" diye sormuştu yorgun sesi ile.

Jennie sandalyesine otururken poşetini açtı ve içinden bir kaç kitap çıkardı "anladığım kadarıyla rus klasiklerini okumayı seviyorsun. Bu yüzden sana okuduğum bir kaç kitabı getirdim" dedi neşeli sesi ile.

"ve bir şey daha benimde satranç oynayacak kimsem yok. Arkadaşlarıma göre kolay lokmayım. Ama sen benimle oynarsın değil mi taehyung?" dedi satranç takımını çıkarırken.

"oynarım" diye mırıldandı taehyung. Genç kızın kendisiyle bu kadar ilgilenmesi yüreğini ısıtıyordu.

"bugün biraz yorgun gibisin sanki istersen çıkabilirim böylece dinlenmiş olursun"

"hayır kal. Sadece ablam ile biraz tartıştık" jennie az önce gelen kızın ablası olduğunu anlamıştı. Bir ailesi olmadığını söylemişti belli ki aralarında ki şey büyük bir şeydi. Elbette hastaların üzüntüden uzak durmaları gerketiğini biliyordu. Ona merak etsede  nedenini sormayacaktı. Neşelenmesini istiyordu. Ama taehyung'u nasıl neşelendireceğini bilemiyordu.

"iyileşmemi istiyor" dedi taehyung aralarında ki sesizliği bozarak.

"sen istemiyor musun?" diye sordu genç kız. Ortalık yine sesizliğe bürünmüştü. Jennie cevabın olmusuz olduğunu anlamıştı. Gözlerinden ölüm akan bu çocuktan olumlu bir cevap beklemek aptallıktı zaten.

"yaşamak için hiçbir nedenin yok mu?" diye sordu tekrardan dolan gözleri ile.

"yedi yaşımda annemi ve babamı bir yangında kaybettim. Ablamla ölüm çığlıklarını seyerettik. Elimizden hiçbir şey gelmiyordu. Kulağa kötü geliyor değil mi ben bunu bizzat yaşadım. Sık sık rüyalarıma  farklı şekillerde geliyordu bu olay artık hangisi gerçek anımsayamıyorum. Sanki her gün aynı şeyi yaşıyor gibiydik. Biz her gün ölüyorduk " anlatmakta çok zorlandığı belliydi.

" intihar edemeyecek kadar korkak bir hastalığın onu öldürmesine sevinecek kadar aptal biriyim. Hasta olduğumu öğrendiğim gün tanrının ilk kez bana acıdığını düşündüm"jennie kollarını yatakta oturan taehyung'un boynuna sarmıştı. Esmer oğlanın göz yaşları jennie'nin boynunu ıslatıyordu.

Taehyung ellini genç kızın beline dolayıp onu biraz daha kendine çekti. Tanrı gerçekten ona acımış olmalıydı ki son günlerini iyi geçirmesi için bu kızı yollamıştı.

"annen ve baban eminim bir yerlerde yaşamanı istiyorlardır taehyung. Ablanın 'ailem' dediği son kişinin gözleri önünde ölmesine izin verme lütfen"  göz yaşlarını sildi.

"canım yanıyor. Beni öldüren şey bu hastalık değil unutamadıklarım" jennie taehyung dan ayrılıp onunda göz yaşlarını sildi.

"umut her zaman vardır taehyung onu ya aklınla bulursun ya da kalbinle" elleri önce oğlanın şaşaklarında gezinmiş ardından kalbine inmişti.

"kafamda bir şey yok da kalbim..." sustu 'neden bu kadar geç geldin jennie' diyerek içinden tamamladı.











Yorum yapmayı unutmayın 💙

For Living Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin