Ani ve heyecanlı bir şekilde kendimi ders çalışmak için zorlayıp sonucunda ise Jeno'yu düşünmekten başka hiçbir şey yapamadığım masamdan kalktım. Ona ders çalışma teklifini sunan ben olsam da ve bunu gayet sakinmişim gibi yapsam da işler pek de öyle ilerlemiyordu. Deli gibi heyecanlıydım ve onun evine gidecek olma düşüncesi elimi ayağımı birbirine dolandırıyordu.
Üstelik Jeno henüz iki aydır hayatımda aktif bir şekilde bulunuyordu ve inanın bana nasıl oluyor da böylesine aklımı meşgul ediyordu hiçbir fikrim yoktu. Beni her geçen gün biraz daha kendine çekiyordu.
Jeno'ya karşı hislerim yok değildi. Onu seviyordum. Onun yanında olmak bana kendimi huzurlu hissettiriyordu. Gülüşü, ses tonu, bana taktığı lakaplar, yolda beraber yürüdüğümüz zamanlarda ben adım başı bir kediyi sevmek için durduğumda onun da şikayet etmeden beni beklemesi ve bunu yaparken fotoğraflarımı çekmesi, her şeyi ama her şeyi hoşuma gidiyordu. Jeno çok hoşuma gidiyordu. Onunla ilgili olan her şey çok güzel ve özel hissettiriyordu.
Bir insanda arayabileceğiniz bütün özellikler onda vardı. Sevgisini karşısındaki kişiye dibine kadar hissettirir, duygularını dile getirmekten asla çekinmezdi. Sevdiği insana değer veriyordu. Ancak en önemlisi de Jeno bekliyordu.
Ben ne zaman ona sarılmak istesem o zaman sarılıyordu Jeno. Ben onu ne zaman öpmek istesem o zaman öpüyordu, ben sessizce otursam o da sessizce oturup beni izliyordu, ne zaman el ele tutuşmak istesem o zaman tutuyordu elimi. Her zaman bana karşı, hislerime karşı saygılıydı. Güzel sözler söylüyor, bana dünyadaki en önemli varlıkmışım gibi, dokunsalar kırılacak bir cammışım gibi hassas davranıyordu. Beni bekliyordu Jeno. Benim ona gitmemi bekliyordu. Ne hissettiğimi biliyordu, düşüncelerimin farkındaydı ve beni anlıyordu.
Sakin sakin, temkinli adımlarla ilerliyorduk aramızdaki bağı ilmek ilmek işlerken. İlişkimizin henüz bir adı yoktu. Kendimizi bir şeyler hakkında acele etmek için zorlamıyorduk. Beraber olmanın tadını çıkartıyor, birbirimize sahip olmadığımız zamanların telafisini yapıyorduk.
Beraber olduğumuz bu süreç boyunca ise ben Jeno'nun evine daha önce hiç gitmemiştim. O benim evime birkaç kez gelmiş olsa da ben hep utandığımdan onu kapıya kadar bırakıp geri dönüyordum. Bu yüzdendi heyecanım. Kendisi son zamanlarda neredeyse her gün beraber olduğum bir insandı fakat evine gidişim ilkti.
Dolabımın önüne geçip ne giyeceğime bir türlü karar veremeyince Jeno'yla olan ilişkimdeki en büyük destekçimiz Renjun'i aramaya karar verdim. Fakat o yine simli far ve mor ojeler adlı hikâyesine başlayınca telefonu suratına kapatmaktan başka da bir çarem kalmamıştı.
Alt tarafı ders çalışacağız ve sonra geri evime döneceğim diye hatırlattım kendime. Önemli bir akşam yemeğine gidiyormuşuz gibi giyinmeme gerek yoktu aslında. Bu yüzden daha fazla Jeno'yu bekletmek istemediğimden ve dışardaki kavurucu sıcağı da göz önünde bulundurarak üstüme bol bir tişört, altıma da şort giyip çıktım evden.
Jeno'nun benim için yaptığı playlistten sevdiğim parçaları dinlerken son anda yetiştiğim otobüse binip zar zor bulduğum boş koltuklardan birine oturdum. Bu saatlerde şehir gereğinden de fazla kalabalık oluyordu iş çıkış saati olduğu için ve bu kalabalığın üstüne sıcak hava da eklenince yolculuk kısa da olsa bir hayli işkence gibi sürmüştü benim için. Ancak yolun sonunda Jeno vardı. Onu görecektim, ona sarılacaktım, konuşup sohbet edecektik. Bu yüzden gittiğim yolun uzunluğu, kısalığı, zorluğu önemli şeyler değildi benim için.
Otobüsten inip Jeno'nun oturduğu apartmanın önüne geldiğimde kalbim sanki mümkünmüşcesine daha da hızlı atmaya başladı. Titreyen ellerimle zili çaldıktan birkaç saniye sonra kapı ufak bir sesle açıldı. Derin bir nefes alarak içeriye adımladım ve kendime defalarca kez sakin kalmam gerektiğini hatırlatarak merdivenlere yöneldim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
cat boy | nomin.
Fanfictionleejen_o_423: kedyli kalemligin guzelmis na.jaemin0813: ne? texting+story lee jeno x na jaemin