Yavaş yavaş ısınan hava, yazın habercisi olan çiçekler, arılar ve daha nicesi... İlkbaharın ortaları öğrenciler için adeta bir ölümdü. Son son girecekleri sınavlar yaklaşıyordu ancak güneş sıcaklığını yeryüzünden esirgemezken dersleri dinlemek ya da odaklanmak ölümden başka bir şey değildi. Hele ki ders matematikse...
Jaemin'in en nefret ettiği şeydi belki de matematik dersi ve sıcak hava. İkisi de birleşince onu çileden çıkartmak bir hayli kolay oluyordu. Zaten matematik yapamadığı için bir hayli sinirliyken mavi saçlarından ensesine doğru akan ter dersi daha da çekilmez bir hâle getiriyordu. Resmen burnundan soluyordu Jaemin.
Defter yaprağından yaptığı yelpaze ile hem o kendini serinletiyor hem de yanında oturan Hendery onun sinirini fark etmiş olmalı ki o da Jaemin'e kendi yelpazesiyle hava vermeye çalışıyordu. Aynı zamanda da bir elleri hocanın asla ara vermeksizin tahtaya yazdığı şeyleri not alırken bir gözleri de saatteydi. Kısacası rezalet bir öğle öncesi dersiydi.
Ölüm gibi geçen dersin ardından çalan, her ne kadar kulak tırmalayıcı da olsa öğrencilerin en sevdiği zil sesi yayıldı tüm okulda. Jaemin derin bir nefes alarak sinirle kalemini defterinin üstüne fırlatıp geriye doğru yaslandı ve aldığı nefesi geri verdi. Ardından daha fazla bu bayıltıcı sıcaklığa ve açlığa dayanamayacağını fark edip Hendery ile beraber kantine gittiler.
Fazlasıyla kalabalık olduğundan sıraya girme gibi bir niyetleri yoktu ancak kantin okulun içindeki herhangi bir yerden daha da serindi. Bu yüzden masalardan birine oturup az da olsa kalabalığın dağılmasını beklemeye başladılar. Bu sırada ise Hendery her zaman günlük rutin olarak yerine getirdiği, "kara kaşlım" diye adlandırdığı sevdiceğinden bahsediyordu. Jaemin her ne kadar en yakın arkadaşının platonik olmasına sinirlense de Hendery'nin hoşlandığı çocuğa karşı olan masum sevgisi, ona taktığı lakaplar, onu görür görmez heyecanlanması hoşuna gidiyordu. O, böyle şeyler hissetmeyi uzun süre önce bırakmıştı.
Tam olarak iki sene öncesiydi. Jaemin'in saf sevgisini verdiği, deli gibi sevdiği ve yarınlar yokmuşcasına hep birlikte olmayı dilediği adam onun sevgisini hatta sevgisini bırakın direkt olarak Jaemin'i yok sayarak başkalarıyla birlikte olmuştu. Yanlış okuduğunuzu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Başkasıyla değil, başkalarıyla aldatmıştı. Birkaç kişiyle mesajlaşıyor, Jaemin sevgilisinin saçına bile dokunmaya kıyamazken o, her gece farklı kişilerle beraber olup onu seven kişiyi ayakta uyutuyordu. Bir daha asla bulamayacağı sevgiyi elinin tersiyle geri itiyordu. Jaemin ona hiç hak etmediği hâlde verdiği bu masum sevgiyi onun bir daha asla bulamayacağından emindi. Çünkü kendisi karmanın varlığına körü körüne inanıyor ve tanrıya eski sevgilisinin ona yaşattıklarının kat kat fazlasını yaşaması için dua etmekten de hiç çekinmiyordu.
Çok zorlu süreçlerden geçmişti Jaemin. Bir türlü kabullenememişti sevdiği adamın, daha doğrusu kendisini sevdiğine inandığı bir adamın böyle bir şey yapmasına bir türlü ihtimal verememişti. Her şeyden önemlisi gururuna yedirememişti. Aldatılmanın acısı ve yaşattıkları o kadar berbattı ki ilk başlarda sevgilisinin ne kadar iğrenç biri olduğunun farkına varamayıp ondan ayrılmak zorunda olduğuna üzülüyordu Jaemin. Her şeyin suçunu kendinde arıyor, onun için yetersiz olduğunu düşünüyordu. Ancak şimdi ve uzun zamandır da bu denli iğrenç biriyle geçen bir senesine acıyordu. Zira Jaemin'e yaptıkları sadece aldatmakla sınırlı da değildi.
Eski sevgilisinin ona yaşattığı her şeyin etkisi, üstünden uzun bir zaman geçse de hâlâ devam ediyordu. Jaemin her ne kadar unutmak ve bir daha asla hatırlamamak için tonlarca çaba gösterse de, kalbinin bir köşesinde acı dolu hatıralar halinde duruyordu tüm yaşananlar. Ancak eskisi kadar da yakmıyordu canını. Her şeyin farkına varmıştı ve artık hiçbir şeyin suçunu kendinde aramıyordu. Tüm bunları atlatabilmesinde oldukça büyük rol oynayan kişi de tabii ki hoşlandığı çocuk kantine gelip karşı çarprazındaki masaya yüzü kendisine dönük bir şekilde oturuyor diye heyecandan arkadaşına tekme atan aptal aşığımız Hendery'di.
Masanın altından yediği tekmelerden dolayı hayal dünyasından uzaklaşan Jaemin de Hendery'e çok sert olmayan bir tekme atıp sakin olması gerektiği konusunda uyarıda bulundu. Ancak nafile. Hendery bu sefer de "Jaemin bu bana bakıp duruyor." diye kriz geçirmeye tam gaz devam ediyordu hoşlandığı çocuğun aslında arkadaşı için onlara -daha doğrusu sadece Jaemin'e- baktığından habersiz bir şekilde.
Jaemin çaktırmadan kafasını döndürüp arkasındaki masaya bakmaya çalıştığında kendisine sırtı dönük oturan kişinin yan profiline şahit olmuştu. Hemen Hendery'e dönüp "Dejun'un karşısında oturan çocuk kim? Yan profiline düştüm." diye sormuştu heyecanla. Hendery anında dikkatini Jaemin'e vermişti ancak sorduğu soru karşısında sandalyesinde ezilip büzülmeye başlamıştı istemsizce. "Şeeeyy..." diyip asla devamını getiremezken daha fazla mavi saçlının sorgulayıcı bakışlarına maruz kalmak istemediğinden "Jeno." diyebilmişti sadece.
Neyse ki Jaemin abartılı tepkiler veren bir insan değildi. Yoksa yüksek sesli bir "Ne?" bağırışı bile onun şaşkınlığını belirtmeye yetmezdi. Bu, onu fotoğraflar dışında ilk görüşüydü ve oldukça da etkilenmişti bu görüntüden. Çünkü oldukça bakımlı duran dudaklarıyla, bembeyaz ve sağlıklı cildiyle, uzun kemikli parmaklarına yerleştirdiği parlak gümüş yüzüklerle, Jaemin'e her ne kadar ters olsa da simsiyah saçları ve saçlarına eş değer renkte olan kıyafetleriyle fotoğrafta gördüklerinden bile daha çekici duruyordu Jeno. Öyle ki Hendery Jeno olduğunu söylemese belki de Jaemin onu tanıyamayacaktı bile.
Halihazırda birkaç dakikadır arkasına dönüp bakmamak için kendini tutmaya çalıştığı Jeno'nun çekiciliğinden dolayı midesinde ufak kelebeklenmeler hisseden mavi saçlı, aklına bir de onun kendisinin güzelliğinden deli divane olduğunu söylediğini hatırladıkça krize giriyordu. Bunu söyleyen kişinin ise silah mı yoksa ilah mı olduğu bile belli değilken Jaemin'e bunları söylemiş olması onun biraz hoşuna gitmiyor desek yalan olurdu tabii ama aynı zamanda bu hissettikleri onu korkutuyordu da. Çünkü tekrardan birinden hoşlanıp aynı senaryoları yaşamak, birine güvenip kırılmak henüz daha tam anlamıyla kalp kırıklıklarını toplayamamışken yaşamak isteyeceği son şeyler bile değildi.
Jaemin daha fazla bu hissettiği korkunç hislerle başa çıkamayacağını anlayarak zorla Hendery'i yerinden kaldırdı ve kantinin hâlâ dolu oluşunu umursamadan sıraya girip birkaç dakikalık bekleyişin ardından yiyeceklerini alarak oradan ayrıldılar. Jeno'nun da Jaemin'in hissettiği kelebeklenmelerin aynısını hissettiğinden ve gittikleri zaman içinde oluşan boşluktan haberleri olmadan...
***
arkadaslar jaemin hala naz yapiyo ama endiselenmeyin yakinda kavusturucam insallah (supheli)umarim begenmissinizdirr optum bol bol muahhh🩵😽

ŞİMDİ OKUDUĞUN
cat boy | nomin.
Fanfictionleejen_o_423: kedyli kalemligin guzelmis na.jaemin0813: ne? texting+story lee jeno x na jaemin