2. Bölüm

11 0 0
                                    

Kalp atışlarım normale dönüyor artık, biraz olsun dinledim. Peki, bu rakamlar neyin nesi, hangi amaçla veriyorlar bilmiyorum ama beyaz ışık son derece anlaşılır. Birazdan etrafta görünür mutlaka ve bende bu işten kurtulmuş olurum...
Yaklaşık on dakikadır aynı yerdeyim. Etrafta ne bir ses ne de beyaz ışık var. Bu saçma ağaçlıktan kurtulmak istiyorum biran önce. Sanki burada beyaz ışığı bulup kurtulunca her şey yolunda gidecekmiş gibi seviniyorum. Burada gözümü kapatıp başka bir yerde açacağım ve yine saçma bir not bulmak için uğraşıp sevineceğim. Yinede içgüdülerim yürümem gerektiğini söylüyor. Belki de beni kontrol edip yürümemi sağlıyorlar. Neyse her iki türlü de yürüyorum. Karanlık devam ediyor ve sessizlik tüm gücüyle rahatsız ediyor.
Birkaç damla düşüyor üzerime ve çok geçmeden gökyüzü delinmişçesine yağmur yağıyor. Tabi gerçekten bir gökyüzü varsa. Toprak çamura dönüyor gittikçe, tüm vücudum ıslak. En son kırmızı olduğunu hatırladığım tişört vücuduma yapışmış. İşte yine başlıyoruz, evet gözlerim hala sağlamsa o ürkütücü gözler tam karşımda. Dakikalarca beni kovalayıp bir anda peşimi bırakan ne olduğunu henüz bilmediğim şey. Hareketsiz ve parlayan gözleriyle karşımda...
Bir anda onun hemen yanında yüksekçe bir ışık parlıyor. Önce yukarıya ışığın olduğu direğe bakıyorum. Oldukça yüksek, kâğıtta yazdığı gibi beyaz ışık saçan lamba yağmuru ve etrafı aydınlatıyor. Başımı aşağıya doğru indiriyorum. Artık onu rahatlıkla görebiliyorum. İki ayağı üzerine durmuş neredeyse benim iki katım kadar büyük bir şey. Goril gibi siyah kıllı bir vücuda ve aynı şekilde kocaman bir kafaya sahip. Ama peşimden koştuğunu düşünürsek kesinlikle farklı bir tür olmalı.
Birkaç sefer önceki yılanları saymazsak ilginç bir tür üretmişler diyebilirim. Hala göz göze bakıyoruz yeni tür bu hayvanla. Hiç hareket etmiyor yağmurun altında bekliyoruz. Her ne olursa olsun bir şekilde o beyaz ışığa ulaşmak zorundayım. Hemen altında durduğunu saymazsak işim kolay görünüyor. Yağmur şiddetini düşürürken o hala bana bakıyor ve kıpırdamıyor bile. Ne bekliyorlar ki, orada duruyorken yanına gidip direğe tırmanmam mı gerekiyor? Ne yapmaya çalışıyorlar anlamıyorum. Tüm cesaretimi toplayıp ona yaklaşmak istiyorum. Soğuk havanın üstüne yediğim yağmur sonrası titreyen vücudumu ona doğru yaklaştırıyorum. Birkaç adım attım ve hala hareket yok. Hadi lanet hayvan gelsene üzerime birkaç tur atıp senden kurtulmak ve o direğe çıkmak istiyorum. Yerden ceviz büyüklüğünde bir taş alıp fırlatıyorum. Göğsüne isabet ettirdim ama hiç tepki vermiyor. Tamamen boş gözlerle beni gizliyor. Hiç böyle bir durumda bırakılmamıştım. İyice yaklaştım neredeyse iki metre kaldı aramızda ve gözleri ile beni takip ediyor ama başı tamamen sabit. Geri dönüşü yok bunu zaten istediği an bana ulaşacak uzaklıkta.
Hemen yanındaki direğe tırmanmaya başladım artık gözleri ile takip edemiyor beni. Onun boyunu geçtim ve bu ince direğe tırmanmaya devam ediyorum. Kâğıtta yazılan beyaz ışığa neredeyse yaklaştım ama ıslak kıyafetler iyice zorlamaya başladı.
O da ne! Aşağı kayıyorum çünkü direk deli gibi sallanıyor. Sımsıkı tutunup hayvana doğru bakıyorum. Harekete geçmiş ve direği yerinden koparacak kadar güçlü. Usulca kayıyor ve ışıktan uzaklaşıyorum. Tutunmak istedim uğraştım ama durmak bilmeden parçalarcasına savuruyor beni ve bırakıyorum direği...
İşte koyu karanlık ve sessizlik... Bir oyun daha bitti sanırım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 05, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Mazoşist VALSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin