*Lucifer*
Bugün otel daha sesiz ve huzur vericiydi. Charlie Vaggie ile konuşuyor, Angel ise Husk’a yavşayıp duruyordu, Niffty… Böcekleri yakalamaya çalışıyordu. Ama o kendini beğenmiş radyocu burada değildi işte bana bu ortamı huzur verici kılan şey tamda buydu.
Fakat bu huzurlu ortam büyük bir kapı çarpma sesi ile son buldu. Kapının sesi ile herkes susmuş kapıya bakıyordu, bende üfleyerek kafamı kapıya yönelttim. Alastor sinirli bir şekilde duruyordu, birkaç saniye sonra hızlı adımlarla merdivenlere yöneldi. Herkes işine devam ederken ben hala o radyocuya bakmaya devam ediyordum. Merdivenleri çıkarken yere bir sıvının damladığını gördüm. Hızlıca ayağı kalkıp onu takip etmeye başladım, arkamdan Charlie’nin sesi geldi“Baba nereye gidiyorsun?” arkamı dönmeden cevap verdim
“Bir şeye bakacağım.” Dedim ve hızlı adımlarla merdivenleri çıkmaya başladım.
Alastor’ın kapısının önüne geldiğimde kapı biraz açıktı sessizce boşluktan içeri baktığımda ceketini yatağa fırlatmıştı ve yerde oturmuş elini ise göğsünde tutuyordu. Ne olacağını umursamadan içeri daldım ve Alastor’ın yanına yere oturdum. Şaşkın bir şekilde sırıtarak bana bakıyordu.
“Ne işin var burada.” Dedi sinirle ondan nefret ediyor olabilirim ama acımasız biri değildim ve ne olduğunu merak etmiştim.
“Görmüyor musun yardım ediyorum.” Elimi göğsünün üstünde duran elinin üstüne koydum ve elini çektim ve karşımda ki manzara ile azım açık kaldı. Çok derin bir yara vardı bugün her ne yaptıysa bu hiç iyi değildi.
“Tanrım nasıl oldu bu?” dedim şaşkın bir şekilde, cevap vermedi ve kafasını çevirdi. Hiç beklemeden elimi yaranın üstüne koydum, anında elim çok fazla kanla kaplandı. Bir süre sonra elimden sarı ışıklar çıktı ve yarasını iyileştirdim şimdi sorguya çekme vaktiydi.Ayağı kalktım ve üstümü düzeltip
“Evet, şimdi nasıl oldu bu?” diye sordum başta cevap vermedi sanırım radyocu iblis naz yapıyordu. Cevap almadan buradan gitmeyecektim ve bunu anlamış olmalı ki ayağa kalkıp ceketini üstüne geri giyerken.
“Vox ile savaşırken oldu.” Dedi fakat bu yara yeni olmamıştı etrafında kuruluk ve kabuklar vardı yani daha önceden olmuş fakat bugün yeniden açılmış olmalıydı. Sonra çıkmamı istercesine kapıyı işaret etti “Sizi dışarı alabilir miyim kısa majesteleri.” Dedi kısa mı ona iyilik yapıyorum ve benimle dalga geçiyor cidden mi? Gözlerimi devirip kapıya doğru yöneldim ve dışarı çıktım. Bir teşekkür edilir değil mi ama yok o radyocu sadece kendini düşünür.Kafamı dağıtmak için kendi odama girdim benim odam Alastor ile aynı katta olduğu için birkaç adımla ulaşmıştım. Odamın kapısını kapatıp yatağıma doğru yürüdüm ve kendimi yatağıma bıraktım. Elime baktım çok fazla kan vardı. Hala aklımda bir takım sorular vardı neden Vox ile neden savaşmıştı? Önceden ne oldu da bu yara olmuştu? Gibi sorular. Sonra kendi kendime neden bunları düşünüyorum ki banane bundan dedim. Yatağımdan kalkıp lavaboya gittim ve Elimi yıkayıp kandan kurtuldum. Odama geri girdiğimde çalışma masama oturup kafamı masaya koydum. Şapkamı kafamdan çıkarıp masanın köşesine koydum. Koyarken Lilith ve Charlie ile olan resmimize gözüm kaydı. Aklıma anılarımız geldi Lilith ile tanışmam, Charlie’nin doğduğu gün, ilk sözleri. Daha böyle birçok anı film şeridi gibi gözümün önünden geçmeye başladı. İstemsizce gözlerim dolmaya ve ağlamaya başlamıştım. Karımı özlemiştim eskisi gibi güzel anılarımızın olduğu günleri özlemiştim fakat şu an Lilith nerede onu bile bilmiyordum.
Ağlamak uykumu getirmişti ama yatağa gidemeyecek kadar yorgundum bu yüzden olduğum yerde gözlerimi kapatmakla yetindim. Ben farkına varamadan uyku tüm bedenimi sarmıştı bile şimdi yeniden kötü rüyalarımın zamanı gelmişti.
...
Uykulu bir şekilde gözlerimi araladım tahmin ettiğim gibi masaya kafam koyunca uyumuştum. Uzun bir süre sonra ilk defa uyurken kötü bir rüya görmemiştim. Oturduğum yerde doğrulduğum sırada üstümde bir battaniye olduğunu fark ettim muhtemelen ben uyurken Charlie gelip üstümü örtmüştü. Otelden hiç ses gelmiyordu sanırım akşama kadar uyumuştum ve herkes uyumuştu. Susadığım için yavaşça ayağı kalktım ve sırtımı dikleştirdim. Sesiz bir şekilde odadan çıktım ve merdivenlere ilerledim. Hiç kimseyi uyandırmak istemiyordum bu yüzde hiç olmadığım kadar sesiz olmaya çalışıyordum. Mutfağa ulaştığımda kendime bir bardak su koydum ve tekte içtim. Ağzımın kenarlarını silip arkamı dönmüştüm ki birisine çarptım ve dengemi kaybedip yere yapışmak üzereyken bir el kolumdan tutup beni yakalamıştı. Dengemi yeniden kurduğumda dikleştim bu kişinin kim olduğunu anlamaya çalıştım. Biraz dikkatli bakınca o yapmacık sırıtma ile o kişinin Alastor olduğunu anladım.“Alastor ne yapıyorsun sen?”
“Hiçbir şey tatlım sadece gece gizli gizli etrafta gezinen kısa kişiye bakmak istedim.” Dedi. Gene kısa demişti. Ben kısa değilim be! Siz uzunsunuz. Diye bağırıp gırtlağına yapışmak istedim ama yapmadın çünkü herkes uyuyordu.
“Haha! Ne kadar komik sana yardım eden herkese böyle mi davranırsın?”
“Hayır, tatlım ben herkese böyle davranırım iyilik veya kötülükle ilgilenmem.”
“Bu daha kötü değil mi?” dedim tek kaşımı kaldırarak. Hala karanlıkta duruyorduk ve ben onun yüzünü zor bela seçiyordum neyse ki dışardan ışık geliyordu.
“Ama eğlenceli.” Dedi arkasını dönüp kafasını bana doğru eğerken.
“Neyse seninle uğraşmayacağım iyi geceler radyocu.” Dedim ve arkam dönüp yürümeye başladım o ise arkamdan
“Size de iyi geceler kısa majesteleri.” Dedi hızlıca arkamı döndüm ve
“Ben kısa değilim!” dedim daha hızlı bir şekilde merdivenlere ulaştım. Nedir bunun benim boyumla derdi. Benim boyum 1.50,onun 2 metre olması benim suçum değil.
Nasıl geldiğimi bilmeyerek odamın kapısına gelmiştim bile. Odama girip kapımı kapattım ne kendimi yatağıma bıraktım hedefim yeniden mışıl mışıl uyumaktı. Ve kısa sürede bu isteğim gerçekleşmişti yeniden uykuya dalmıştım.
....
Evet bölüm bitmiştir umarım beğenirsiniz.