“Babaaaa.” Diye bir sesle gözlerimi araladım. Charlie bana sesleniyordu. Tam kalkmıştım ki kapım büyük bir çarpma ile açıldı.
“Charlie bir sorun mu var?” dedim uykulu bir sesle fakat o sadece sevinç çığlıkları atmak ile yetindi.
“Hayır, ama mükemmel bir fikrim vaaar ve yardımın lazım.” Dedi. Daha ayılamamıştım bile Charlie nasıl bu kadar hızlı uyanıp fikir üretmişti.
“Nedir tatlım.”
“Oteli tanıtmak için bir balo düzenlemeye kadar verdim ve senden herkesin tanıdı bazı iblisleri ikna etmeni istiyorum. Olur mu?” Balo gayet mantıklı bir fikirdi fakat ben kimleri ikna edecektim ki.
“Tamam denerim.” Dedim ve yeniden sevinç çığlığı atarak üstüme atlayıp bana sarıldı.
“Sağ ol baba.” Deyip üstümden kalktı ve hoplaya zıplaya odadan çıktı.
Charlie odadan çıkınca bende kalkıp üstümü değiştirdim. Sonra masamda duran şapkamı alıp kafama taktım ve odamdan çıktım. Merdivenlerden aşağı inip direk salona ilerledim ve Charlie’nin balo için yaptığı planları anlatırken yakaladım. Husk bardan dinliyordu, Angel telefona bakarak, Vaggie gayet normal bir şekilde, Niffty tuhaf bir gülümseme ile ve son olarak Alastor Niffty gibi gülümseyerek dinliyordu, da o hep gülüyordu yeni bir şey değildi yani.
“Günaydın.” Dememle herkes bana dönmüştü bu rahatsız ediciydi
“Günaydın baba.” dedi Charlie ve bende oturmak için koltuğa yöneldim fakat tek boş yer Alastor’ın yanı olduğu için oraya oturmak zorunda kaldım.
Charlie yaklaşık iki saat boyunca bize yapılacak planı üst üste anlattıktan sonra anladığımıza kanaat getirdi ve kendini Vaggie’nin kucağına bıraktı. Herkes kendi işine devam ederken birden kapı yüksek bir sesle açıldı buda yerimde sıçramama neden oldu. Angel
“Bu otelin kapı ve duvarlarında ne var amk.” diye sitem ettikten sonra yabancı bir kız sesi geldi“Naber sürtükler.” Kafamı kapıya çevirdiğimde ikinci bir angel görür gibi olmuştum. Angel
“Fairy inanamıyorum sen misin?” diyip kıza sarıldı. Herkes benim gibi bu ikiliyi sorguluyordu.
Charlie ayağı kalkıp kapıya gitti ve
“Merhaba. Angel bizi tanıştırmayacak mısın?”
“Ah evet çocuklar bu benim küçük kız kardeşim Fairy.” Dediğinde birçok kişinin ağzı açık kalmıştı. Bir kız kardeşi olduğunu kimseye söylememiş anlaşılan.
“Fairy bu cehennem prensesi Charlie.”
“Selam Fairy tanıştığıma sevindim.”
“Bende. Angel’ın bir soylu ile arkadaş olması şaşırtıcı.” Bunu söylerken Angel’a kafasını çevirmişti. Kısaca kardeşi ile dalga geçmişti.
…Charlie Fairy’e etrafı gezdirmeye gitti için Angel ve Vaggie’ de onlara eşlik etmeye gitmişti. Husk şarkı dinliyor, Niffty ise yine böcek kovalıyor şaşırtıcı değil. Bende doğal olarak Alastor ile kalmıştım ama etrafa bakmıyor sadece elinde ki kitabı okuyordu.
Birden kafasını bana çevirince hızla başka bir yöne bakmaya başladım. Adam hızlı diye geçirdim içimden
“Sen beni mi izliyordun.” Dediği anda ne desem bilemedim evet desem yanlış olurdu ama hayır desem görmüştü.
“Şey ben aaa-“ dedim ve bahane aramaya başladım ama bulamadım hala yüzüme bakıyor ve cevap bekliyordu.
Aklımda bir ampul yandı ve hemen kımızı ışıklar arasında odama gittim. En azından açıklama yapmayacaktım. Neyse bende bu fırsatı Balo için kimleri ikna ederim diye düşünmeye harcayabilirdim. Aklıma gelen ilk kişi canım arkadaşım Stolas oldu evet o gelirdi. Hızlıca üstümü başımı düzeltip yine kırmızı ışıklarla Stolas’ın sarayının önüne geldim. Kapıyı çalmadan önce aya baktım neyse ki dolunay değildi çünkü dolunayda sevgilisi ile sevişiyordu ve bunu görmek istemiyordum. Hızlıca kapıyı çaldım ve bekledim, bir süre sonra kapıyı küçük hizmetçilerden biri açtı.
“Merhaba Stolas burada mı?” hizmetçi hiçbir tepki vermeden içeri girdi bende peşinden gittim. Koridorda ilerlerken karşıma Octavia çıktı burada olmasına şaşırmıştım çünkü annesi Stolas’tan ayrıldığından beri nadiren buraya gelirdi.
“Octavia.” diye seslendim ona. Hızlıca kafasını bana çevirip yanıma koştu. Stolas’la çok uzun zamandır arkadaştık bu yüzden Octavia’yı yumurtalığından beri tanıyordum.
“Merhaba Lucifer seni hangi rüzgar attı buraya?”
“Charlie’nin düzenleyeceği bir balo var o yüzden Stolas’a katılıp katılamayacağını soracaktım. Sende gelmek ister misin?”
“Ne balo mu ne zaman?”
“Bir hafta sonra.” Dediğimde yüzü düştü
“Üff bir hafta sonra annemle olacağım için gelemem beni hiç dışarı çıkartmıyor.” Octavia bende uzun olduğundan parmak uçlarıma çıkarak omzuna dokundum
“Üzülme daha sonra başka bir etkinliğe gelirsin.” Diyerek onu teselli ettim
“Hmm peki görüşürüz Lucifer.” Dedi ve bana el sallayarak yanımdan ayrıldı. Bende ona karşılık olarak el salladım ve yolumuza devam ettik. Stolas’ın odasının önüne geldiğimiz de hizmetçiye teşekkür ettim ve gidebileceğini söyledim.
Hizmetçi gidince kapıyı çaldım ve içeri girdim. Stolas koltuğa oturmuş klişe dizilerinden birini izliyordu yine. Sessizce ona yaklaştım ve arkasına geçip diziyi biraz izledim.
“Stolas bu klişe şeyleri izlemeyi bırakmalısın.” Dedim
“Ama çok eğleneli.” Dedi hala benim geldiğimi anlamamıştı. Birkaç saniye sonra hızlıca kafasını bana çevirdi.“Lucifer! Ne işin var burada?”
“Ne yani arkadaşımı ziyaret edemem mi? Tamam gidiyorum.” Dedim ellerimi bağlayıp.
“Hayır, hayır sadece beklememiştim bu aralar pek keyfim yok.” Dediğinde vakit kaybetmeden yanına oturdum.
“Bir sorun mu var Stolas?”
“Hayır, yine aynı şeyler işte. Neyse beni boş ver sen ne için gelmiştin?”
“Ah evet kızımı biliyorsun. Charlie oteli tanıtmak için bir balo düzenliyor sende gelmek istersin belki dedim.”
“Balo mu tabi ki gelirim ne zaman?”
“Bir hafta sonra.” Dedim
“Olur gelirim.”
“Ve senden bir şey rica edeceğim eğer uygun olursan Asmodeus’u da çağırır mısın belki gelir.”
“Hmm denerim ama gelir mi bilemiyorum. Keşke Octavia’yı da getire bilsem.” Dedi üzgün bir şekilde. Kızını seviyordu ama şu gıcık karısı Stella sadece belirli *nadir* zamanlarda onları görüştürüyordu.
“Sana ve Octavia’ya sözüm olsun başka bir etkinliğe ikinizi de getireceğim.” Stolas bu sözümle çok mutlu olmuştu bu yüzünden anlaşılıyordu. Üstüme atlayıp bana sarıldı
“Lucifer sen bu cehennem deki en iyi varlıksın.” Dediğinde bu sefer ben mutlu olmuştum çünkü çoğu kişinin gözünde *bütün cennet* ben en nefret edilen varlıktım.
Stolas üstümden kalkınca bana gözleriyle diziyi izleyelim mi der gibi bakış attı. Başka yapacak bir şeyim olmadığı için başımı sallayarak kabul ettim.
…Tam üç saat Stolas ile dizi izledikten sonra saraydan çıktım ve otelle gitmeye başladım. Bu sefer yürümeyi tercih ettim. Yamyam kasabasını geçmemeye karar vermiştim onlardan korkuyordum bu yüzden olabildiğince oradan uzak durmaya çalıştım.
Karanlık bir sokağa girmiştim burası neresi bilmiyordum ilk defa buraya geliyordum. Korkak adımlarla ilerliyordum ‘Neden yürüdüm ki’ diye geçirdim içimden. Birkaç adım sonra önümde kocaman bir duvarla karşılaştım.“Gerçekten mi çıkmaz sokak mı?” tam arkamı dönmüştüm ki kafam da hissettiğim bir acı ile yere kapaklandım. Gözlerim yavaş yavaş kapanıyor ve bilincimi kaybetmek üzereydim. Bilincim kapanmadan önce son duyduğum şey.
“Cehennem kralını öldürmek güzel para kazandıracak.” Olmuştu ve bilincim tamamen kapanmıştı.
…Öhöm bölümü mükemmel bitirdim dimi. Helluva boss izleyen az çok ne olduğunu anlar.
Bu arada Fairy benim arkadaşım için oluşturduğum bir karakterdir onu da ekledim.