Selam.
3. kurgumun, 2. bölümüne hoş geldiniz.
Daha öncede belirttim, kurgu tek bana ait değil. Bir arkadaşımla beraber yazıyoruz. Daha doğrusu fikir onun, yazım benim. Ama tabii karakterlerini ve olay örgüsünü birlikte işliyoruz. Bu sebeple yaptığınız tüm güzel yorumlar hem ona, hem bana ait.
Bölüm emojisini şu anlık koymayacağım. Zaten şu ara zaman atlamayacağız çok.
Satır arası yorumlarımızı da unutmayalım💕.
Uzatmadan bölüme geçelim.
Bölüm şarkımız: Haydi Gel Benimle Ol (Sezen Aksu)
İyi okumalar...
-------------------------------------------
Kapı açıldı ve...
Sıla mutsuz yüzüyle göründü. Sanırım abisiyle yaşadığı problemden dolayıydı.
O kadar güzelleşmiş ki... Güzelliğine güzellik eklenmiş. Ayrıca saçlarını sarıya boyatmış, hala çok minyon. Ve üzgünken bile tatlı.
Beni görünce ilk tanıyamadı, ama sonra birdenbire gözleri doldu. Eli ağzına gitti ve ağlamaya başladı. Bende dayanamayıp ağladım.
"F-feride. S-sen misin?" dedi titrek sesiyle. Kıyamam...
"B-benim kuşum..." dememle sarıldı bana. Sıfır tereddütle sarıldım vücuduna. Defalarca birbirimizin saçını kokladık. Değişmemiş kokusu...
Öptüm yanağından, o da öptü. Sarıldık birbirimize, gözlerimiz kapalı, hıçkıra hıçkıra ağladık.
Biz aynı kaderin çocuklarıydık...
Ne kadar zaman geçti bilmiyorum, ben 2 saniye gibi hissettim çünkü ,ama daha fazla olduğu kesindi. Ayrıldık yavaşça, birbirimizin kıpkırmızı gözleriyle karşılaştık, ağlamıyorduk artık ama gözlerimiz doluydu. "Çok özledim." diyebildim yalnızca, sesim içime kaçmıştı sanki. "Ç-çok çok fazla özledim Feride..." dediğinde dudaklarımı birbirine bastırdım. Ellerimizle birbirimizin kollarını tutuyorduk, kapıdaydık hala. Sıla'nın arkasında bizi izleyen Mert'i fark ettim. Bizi görünce gözleri dolmuştu onun da...
"E hadi geçin artık. Özleştiniz biliyorum, içerde giderin hasretinizi." demişti Ahmet. Ona yavaşça yüzümü çevirdim ve başımla onayladım.
"Hadi gel, anlat hemen ne olduğunu." dedi hala titreyen sesiyle. Gülümsedim ve beraber içeri geçtik. Ahmet de kapıyı kapatıp geçti. Kocaman salona dördümüz oturduk. Ve onlar yokken ne yaptığımı, neler yaşadığımı, nasıl burayı bulduğumu kısaca her şeyi anlattım.
Yaşadıklarımı anlatırken tekrar ağlasa da, artık gülüyordu. Birbirimizi bulduğumuz için, sevinçten gülüyordu.
"Lan iyi ki kavga etmişiz, yoksa siz karşılamayacaktınız." dedi Mert, güldüm. "Biliyor musunuz, ben 5 yıl sonra ilk defa gülüyorum. Yani belki psikopatlıktan dolayı elimi kesip gülmüş olabilirim ama, fotoğraflarımıza bakmadığım sürece hiç neşeyle gülemedim. İlk defa, 5 yıl sonra ilk defa gerçekten mutluyum." dediğimde Sıla'nın gözleri dolmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dünyadan Uzak "Sonsuz olan biz değiliz, aşkımız"
FanficSaçımı dağınık topuz yapmış ve alelacele evden çıkmıştım. Daralıyordum evin içinde. Boğuluyordum sanki... Sokakta bitik bir halde yürürken yanağımdan süzülen yaşlar boynumu da ıslatıyordu. Nereye gideceğimi düşünmeden çıkmıştım ama ayaklarım beni k...