Bölüm 4:Alevler

12 5 16
                                    

 gece uyuyamadım bu soğuk havada bile terliyordum. sanki camdan dışarıda bir hareketlenme gördüm, bunu kontrol etmem gerektiğini düşünerek ayağa kalktım , yanlışlıkla arkaya dizdiğim odunlara çarptım , bir tanesi  düştü ve sırtıma geldi. O kadar acımıştı ki kanadığından emindim. Kız sese uyandı ve beni sırtımı tutar şekilde görünce ne olduğunu anladı acır gözlerle bana baktı.

  Yavaş bir şekilde sırtımdaki kıyafeti yukarı çekti ve sırtıma baktı. Kanatlarımı (sırt kasları) görmesinde sorun yoktu, onlar için çok çalışmıştım ama yine de utanç vericiydi . Çok hafifçe sırtıma dokundu. Acımasını beklerken hafif bir sıcaklık hissetmiştim. 

-Kötü değil 

  Ayağa kalktı ve bana soru sormadan dışarı çıktı ve ormana doğru koştu. Birkaç dakika sonra elinde yapraklarla geri geldi. İki odunu aldı ve arasında yaprakları parçaladı. Sonra yine arkama geldi ve sırtıma sürdü. Sanki bunu daha önce yapmış gibi profesyoneldi ve cidden yaraya iyi geliyordu . Sivri bir tahta parçası aldı ve elinin ortasına doğru tuttu, keseceği belliydi, 

-Yapma! Napıyorsun?! Gerek yok bu bile iyi geldi.

 Durup bana baktı. 

-Ciddiyim gerek yok

  Yavaşça arkama geçip görüşümden çıkmaya çalıştı ama ona doğru döndüm. 

-Aklından bile geçirme! Boşuna senin canını yakmayacağız.

 Yavaşça elimi ona uzattım. 

-Bana ver onu!

-Hayır!

 ve elini kesti, arkama geçti (zıplayarak), kanını sırtıma sürmeye başladı. İlk başta karşı çıkmaya çalışacaktım ama sırtımdaki ağrı o kadar hızlı azalmıştı ki dilim tutuldu. İşi bitince kıyafetimi yavaşça indirdi. Karşıma oturdu. 

-Bunun neden yaptın? Kendine neden zarar verdin? Sırtım zaten iyileşirdi.

 Ben söylenmeye devam ederken eliyle ağzımı kapattı sonra kestiği elini gösterdi. Şimdiden kabuk bağlamıştı. 

-Sabaha, iyi olur.

 Gerçekten büyücü mü bu? Gözlerim dışarıdan gelen ışığa kaydı, ne olduğuna bakmak için arkamı döndüm. ATEŞ! Kapı açıktı ve komşumuzun evinin yandığı belliydi. Dışarı çıktık. Yangın daha yeni çıkmasına rağmen evin tamamını kaplamak üzereydi.

 Dışarı koştuk. İki çocuk ve ebeveynleri evde uyuyordu. Yanan evin karşısında durmuş ne yapacağımı düşünüyordum. Bir anda baba sırtında bir çocuğuyla dışarı çıktı. Koşarak yardıma gittim. Babayı evden uzaklaştırdım ve çocuğu kollarıma aldım. 

  Gözümü sadece 30 saniye kızdan ayırmıştım ve kaybolmuştu. Kapıdan içeri giren bir şey gördüm. O idi. Babayı sakinleştirmeye çalışırken sağ salim gelmesi için dua ediyordum. Sadece birkaç dakika sonra evin parçaları dökülmeye başlamıştı. Bazı yerler tamamen kül olmuş, bazıları düşmek üzereydi. Endişem daha da artmaya başlamıştı. Ses seda çıkmıyordu. Köylüler toplanmaya başlamıştı, annem de yanıma gelmişti. 

-Ne olduğunu gördün mü?

-Hangi anlamda?

-Ev... Neden yandı görebildin mi?

-Hayır.

  Herkes adamın ve çocuğun etrafına toplandı. Bazıları evlerinden battaniye, kalın giysiler getiriyordu. Endişeli bir şekilde yanan eve baktım. NERDE KALDI? Kapıda bir insan figürü belirdi. O mu? İyi mi? Sırtındaki anne ve kucağındaki 5 yaşındaki küçük çocuk dışarı çıktı. 

-SEN MANYAK MISIN?!

 bağırmıştım, ona bağırmak istememiştim ama çok korkmuştum. Yanımıza doğru yürüdü ama anne ve çocuk yürümesini zorlaştırıyordu, çocuk kucağından atladı ve babaya doğru koştu, ağlamaya başladı, o da çok korkmuştu. 

-İyi misin?! AKLINI MI KAÇIRDIN??

  ona doğru koştum , anneyi sırtından kara bıraktı. 

-Yaralandın mı? Canın acıyor mu? 

 diğer insanlar anneye doğru koşarken ben kızı kenara çektim.

-Ya... biliyorum manyaksın ama ne yapıyorsun? Ya başına birşey gelseydi? YA ORADA ÖLSEYDİN!?

  biraz duraksadım. Sesim beklediğimden daha yüksek çıkmıştı, köylüler bana baktı. Kısa bir sessizliğin ardından bir adamla göz göze geldik ve bana doğru yürümeye başladı. 

-Merak etme o cadıya bir şey olmaz!

 sesi tehditkar ve sinirime gitmişti.

-O bir cadı değil! Bu senin aptal inancın!

  bu insanların salaklığı beni sinirlendiriyordu.

-öyle mi dersin? Gel de şuna bak!

 yana çekildi, arkasında yerde ters bir şekilde yatan annenin cansız cesedini ortaya çıkarttı, sırtı kıyafetleri de dahil sırtı tamamen erimişti , korkunç ve iğrenç bir manzaraydı.

-O cadının gariban kadına ne yaptığına bak!

 bir kadın bağırdı. 

-Onun yaptığı ne malum

 insanlar babaya döndü 

-O cadıyı evimin etrafındaki dolanırken gördüm! Ormanda gidip bir şeyler yapıyordu!

-Onları benim için topladı, sırtıma odun düştü!

  arkamı dönüp sırtımı açtım, sırtımdaki morluğu göstermek için çabaladım. İnsanların bana inanmasını beklerken önce bir sessizlik oldu sonra , sonra da fısıldamalar başladı. 

-Odun izi nerede?

  diye sordu adam. Elimi sırtıma götürdüm ve morluk yoktu acı yoktu. Sanki yara birden kaybolmuş gibiydi. 

-O CADI ADAMIN ZİHNİNE GİRMİŞ!

 Bir ses bağırdı ve insanlar başka şeyler söylemeye başladı. 

-Yakalım!

-İdam edelim!

  gibi şeyler... Kıza baktığımda gözlerindeki şoku gördüm. Ağzını bir şey söyleyecek gibi oynatıyordu ama ses yoktu. İnsanlar kızın üzerine yürümeye başladı. Anlık bir bakışla babanın güldüğünü gördüm. Kız koşmaya başladı ve onu takip ettim. Arkamdan da köylüler koşuyordu ama uzun sürmeden onlar durdu. Ben kızın peşinden koşuyordum. Ormana girdik, sağ, sol, sağ, sol... ve boşluk. 

  Ne? Kız nasıl ortadan kaybolabilirdi? Etrafa bakındım acaba yerde bir kuyu vardı da ona mı düşmüştü? Hayır, yokluğun ortasındaydık sadece ağaçlar ve ben vardık. Bir fısıltı duydum. 

-O?

-O da lazım.

  Sağa döndüm ve bi anda soldaki ağaçlara koştum. Tam ağaçların arasında kızı gördüm. Sonra kafama sert bi darbe yedim

Gizli DeneylerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin