BENİM İÇİN

Okul...

Motorumla otobanda bir kaç tur attıktan sonra evime gelmiştim.gerçekten adamlar işlerini mükemmel yapmışlardı,kağıda çizdiğim herşey profesyonel bir fotoğraf makinesinden çıkmış gibi karşımda tüm güzelliği ve görselliğiyle duruyordu.

Evimi site içinde istememin en önemli nedenlerden biri yer altı aleminde kimse benim bir apartman dairesinde kaldığımı düşünmez aklının ucundan bile geçirmezdi.diğer neden pek bilinmeyen ve inanılmaz bir manzarası olmasıydı,zaten en üsten alt alta üç daireyi almıştım,üst kat benim oturmam için isteğim şekilde döşenmişti,bir alt kata gizli bir iniş kapağı ve merdiven koydurtmuştum.Bu katta spor salonu olarak döşetmiştim bütün aletleri yurt dışından getirtmiştim.en alt üçüncü katta labaratuvar olark kurdurtmuştum,burda benim kendi karışımlarımla yaptığım özel üretim sigara ve uyuşturucular için ayırmıştım ayrıca duvarın içine büyük özel bir bölme açtırarak en sevdiğim ve milyon dolarlık olan silahları koydurtmuştum.

Site aparmanı 30 katlıydı ve gerçekten en üst katta oturmak bana bulutların üzerinde oturmayı anımsatmıştı.kiliti çevirerek salona ayak bastım salonum fazlasıyla büyük bir ara salondu bütün duvarlarda baştan aşağı aynalar vardı.Salon şu anda dört duvar ve bütün duvarları baştan aşağı aynayla kaplı bir odayı anımsatıyordu, yerdeki tüysüz siyah halı dışında boş bir oda.

Ne kadar çizimlerini ben yapsamda canlı görmek farklıydı.Aynaların önünden geçerek,boydan boya aynayla kaplı kapının kristal kulpunu çevirerek odaya adım attım.oda benim NewYork taki tek odalı evimin boyutundaydı.kapıdan girince hemen önünde üç basamak vardı,parkeler siyah renkti,büyük siyah köşe koltuk tam ortaya konmuş önüne camdan yapım kırmızı bir orta sehpa iliştirilmişti.odanın yan taraftaki duvara koltuğun karşısına gelecek şekilde fazla büyük siyah bir televizyon vardı.televizyonun yan taraflarında maket meşaleler vardı ve alttan verilen sarı bir ışıkla çok hoş görünüyordu.Duvarlar siyaha boyanmıştı ve benim çizimim olan sadece kırmızı ve siyah renklerdeki yağlı boya çalışmaları güzel ve uyumlu bir görüntü sergiliyordu.Koltuğun arka tarafında ki duvarda tablolarla birlikte birkaç tane kırmızı film rafları aralıklarla duvara sanki öylesine atılmış havası vermişti.Odanın kapısından girince ilk göze çarpan karşı duvarın baştan başa camla kaplı olması ve istanbulun bu göz yanıltan ama bütün ihtişamıyla insana göz kırpan kız kulesi , iplik gibi gerilmiş ben burdayım diyen boğaz köprüsü ve çarşaf gibi serilmiş bu manzaraya kucak açan deniz, insanı ne olursa olsun büyülüyordu.Oda boştu aslında böyle istemiştim.kapıyı açık bırakarak salona çıktım ve sağ tarafımdaki kapıyı açtım.

Burası benim yatak odamdı.tam istediğim gibi yatak yuvarlak ve yüksek boyutlu aynı zamanda geniş bir yataktı çarşafları simsiyah tı yastıklarının iki tanesi kırmızı diğer iki tanesi siyahtı.Yatağın iki yanında kırmızı komidinler vardı.duvarlarda bütün ev gibi simsiyahtı.odanın içine lavabo koydurmamıştım ama büyük bir terası vardı terasa açılan kapının duvarında diğer odalar gibi boydan boya cam vardı ve iki yanında devasa büyüklükteki camları tamamiyle kapatabilecek ama kenara çekilmiş düz siyah perdeler vardı.odanın bir duvarında boydan boya gömme giysi dolabı vardı ve dolapta siyah kapaklı olduğu için görünmüyordu.diğer duvar da boydan boya çok büyük kırmızı bir kitaplık vardı ,içinde her çeşit roman,ansiklopedi,tarih kitapları vardı ve bütün ihtişamıyla kendini sergiliyordu.Yerde odanın iki kısmında yuvarlak kırmızı halılar vardı.yatak başlığı büyük,yuvarlak ve kırmızıydı.Başlıkta küçük bir değişilik yapıp bir mekannizma yerleştirmiştim ,ufak bir düğmeye bastığın an başlıkta küçük bir aralık açılıyor ve içinde küçük bir silah vardı.