6;; "darling, you're so pretty, it hurts."

286 53 203
                                    

"Dalga mı geçiyorsun ya?"

Sinirli olsam da gayet sakin bir şekilde evin kilidini açıp Chan'la beraber içeri geçtim. Bana söylediği cümle gerçekten beni çileden çıkartabilirdi ama sakin kalacaktım.

"Burada ne işin var Chan?"

Işığı açarken ceketimi çıkarıp kapının orada duran Chan'a baktım. Sinirliydi ve saklamıyordu, gerginliği cidden hissediliyordu.

"Senin için endişelendim. Telefonlarımı açmıyorsun, bir anda koşup gidiyorsun. Ödüm patladı. Ne yaptın o herifle bu saate kadar?"

Ceketimi kanepenin üstüne atıp odama ilerledim. "Yatmak istiyorsan çarşaf çıkarayım, koltukta yat."

"Ben ne diyorum sen ne diyorsun ya!"

"Bağırma."

Peşimden odama gelirken yumruklarını sıktığını hissedebiliyorum. Bu sinirinin sebebi endişe miydi yoksa Changbin miydi?

"O zaman düzgünce söyle, ne yaptınız bu saate kadar?"

"Hmm," Dedim odama geldiğimizde penceremi açıp havalanmasını sağlarken. "Eğlendik."

"Ne eğlenmesi? Nerede?"

"Neden bu kadar kurcalıyorsun? Gördüğün üzere komalık olacak kadar dayak yemedim."

"Minho bu şaka değil. Peşinden koşup gittiğin herif psikopat ve beni ciddiye bile alıp haber etmiyorsun. Ciddiye al artık."

Kenardaki kıyafetlerimi giyerken yorganı açıp yatağıma uzandım.

"Çıkarken ışığı da kapat."

"Dalga mı geçiyorsun ya? Sarhoş musun sen?"

Yatağıma oturup ateşime bakmak için elini uzattı ancak başımı geriye çekip reddettim onu.

"Git başımdan, baba nasihatlerini dinleyemem. Uykum var."

"Dinlemek zorundasın ama. Hadi gidiyorsun bari haber et, cidden endişelendim."

Bir şey söylemeden gözlerimi kapattım. Fazla sigara ve alkol kokuyordum ama gerçekten yorgundum, sadece uyumak istiyordum.

"Işığı kapat."

Dediğimi yapmak yerine oflayıp yanıma uzandı. Uyumak için değildi de düşünmek içindi daha çok.

"Hâlâ ışık diyorsun ya... Endişeden öldüm."

"Abartıyorsun."

"Abartmıyorum, sabah herifin ne kadar tehlikeli olduğunu konuştuk akşamında koşa koşa peşinden gidiyorsun... Sana büyü yaptığına inanmaya başlayacağım artık."

"Büyülü biri gerçekten... Of ne sevişirdik var ya."

"Minho," Dedi uyarıcı bir ses tonuyla. "Ne biçim konuşuyorsun?"

"Git başımdan uyuyorum."

"Uyumuyorsun."

"Kanıtla."

"Şu an benimle konuşuyorsun."

"Uykuda konuşmak bir parasonmnia türüdür. Bazı durumlarda hastalık olarak geçebilir, ted-"

"Sus, tamam. Uyuduğunu kabul ettim."

"Siktir git şimdi salona."

"Eve gideceğim ben," Dedi vücudunu bana çevirirken. "Son kez soruyorum: İyi misin?"

"Aslında iyi olmak kavramsal olarak mutlulukla açıklanır, mutlu olmanın ise belirli bir tanım-"

"Tamam, iyi geceler."

bad idea, minbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin