18;; "darling you're so pretty, it's hurts."

202 40 85
                                    

"Çok şey kaybedersin."

Yanımda, sabah erkenden sevgilisinin evine gelip saatlerdir tek taraflı olarak benimle konuşan Felix'e baktım.

Dün gece kendime defalarca sorduğum soruyu bu kez Changbin'in arkadaşı olduğu için Felix'e sormuştum. Cevabı beni tatmin etmemişti açıkçası.

"Neden?"

"Changbin normalde kimsenin hayatına karışmaz... Fikirlerine, düşüncelerine, kararlarına... Senin için kötü olacağını bilse bile karışmaz, sadece belirtir. Kararından sonra işler gerçekten kötü olsa da destek olur. Changbin kimseyi bir seçime sürüklemez ama sana karışmış," Dedi derin bir nefes vererek. "Chan onun en büyük nefreti, sen de onun tek zaafısın. İstisnai durumlar olmuş olmalı."

"Ne yapacağım?"

Pencerenin önündeki mermere kolumu, kolumun üstüne de çenemi yasladım. Gökyüzünü izliyordum anlamsız bakışlarımla.

"Bilmiyorum, sana seni kıracağını söylediyse yapar. Changbin seni muhtemelen her şeyden daha çok seviyor ama kendine değer vermeyi de biliyor... Zarar göreceği ortamlarda ve kişilerde durmaz bu yüzden. Bence senden de zarar gördüğünü düşündüğü için uzak duracak."

Yanaklarımı şişirdim. Dün gece kendimi gazlarken bu kadar üzülmemiştim. Şimdi Felix'in anlattıkları içimdeki tüm hisleri söndürüyordu.

Changbin'i her şeyden ve herkesten önce tutuyordum, muhtemelen o da beni. Buna rağmen ona zarar vermiştim.

"Ama sana hâlâ deliler gibi aşık. Gece hastanede o kadar endişeliydi ki... Doktorlarla ve hemşirelerle elli kez konuştu."

"Neden gitti? Sizin anlatacağınızı biliyordu."

Omuz silkti Felix. "Bilmiyorum. Belki de seninle görüşmek istememiştir. Zaten kimseden yalan söylemesini istemedi. Changbin yalandan nefret eder."

"Fazla açık sözlü olmanın çok kırıcı olduğunu söylerlerdi de inanmazdım."

"Kandırılmaktan hoşlanmadığın çok açık."

Güldüm. Kandırılmaktan hoşlanmazdım ama olayları biraz daha yumuşatarak ya da manipüle ederek anlatsaydı belki de bu kadar üzülmezdim.

"Dürüstçe yorum yapayım mı?"

Felix çok konuşuyordu, Jeongin'in neden onunla konuşmayı bu kadar sevdiğini şimdi anlıyordum. Akıyordu bir şekilde.

"İhtiyacım yok ama yap."

Saatlerdir konuştuğumuzdan bu cümlelerime alışmıştı. Artık kırılmıyordu.

"Bence seni bir seçime sürüklemesi cidden yanlış. En azından yolu bu değil."

"Nasıl yani?"

"Changbin'in eski sevgilisi bir anda dönse ve hayatına girse ne yapardın?"

Felix'e baktım. Hiç düşünmemiştim böyle bir soruyu. Bu yüzden bir süre kendime müsaade ettim.

"Bence bunu bana sorma, ben manipülatif biriyim Felix. Aklına gelmeyecek her şeyi yapıp istediğimi kabullendiririm."

"Sonuç olarak istediğin tek ve özel olmak. Onun sana yaptığıyla aynı şey. Sadece kendini daha sinirli bir şekilde ifade etmiş."

Doğruydu, düşününce aynı şeydi. Tek fark, kullandığı kelimelerin biraz acımasızca olmasıydı.

"Ben zaten Changbin'i seçtim ki. Sinir bozucu ya da değil, sorduğu ilk andan beri cevabım Changbin. Sadece..." Dedim derin bir nefes vermeden hemen önce. "Sadece bana tahammül edemediğini görmek beni sinirlendirdi."

bad idea, minbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin