12;; was such a bad idea, i can't get enough

277 51 156
                                    

22 yaşındaydım, hayatım boyunca annem dışında fazla akrabamla görüşmemiştim. Düşününce kalabalıktı akrabalarımız ancak pek fazla vakit geçirmezdik onlarla. Baba tarafımın anneme pek iyi davrandığı söylenemezdi. Annem affetmiş olsa da kinini ben güdüyordum.

Mesela geçmişte şeytanlığın kitabını yazıp şimdiki zamanda salonumuzda hiçbir şey olmamış gibi oturmaları mide bulandırıcıydı. Annemi gerçekten benimsemiş olsalardı anlardım fakat sadece ikiyüzlü davranıyorlardı.

Yalan konusunda iyiydim ancak vakit geçirmekten hoşlanmadığım insanlara güler yüzlü davranmakta iyi değildim. Aslında genel olarak güler yüzlü davranmakta da iyi değildim.

Babamın sanki ailesini çok seviyor ve vakit geçirmek istiyormuş gibi bize karşı olan ve asla ona oturmayan davranışları tüm ifadesiz bakışlarımı ona yönlendirmeme sebep oluyordu.

Anneleri ve babaları tarafından 20 yaşına kadar şımartılmış ve her şeyi yapabileceğini, konuşabileceğini sanan kuzenlerim ise açıkçası işin en kötüsüydü çünkü onlar hemen ağlıyordu ve ben onları ağlatmaktan çekinmeyecek biriydim.

Halamlar yurt dışında yaşıyordu ve senede birkaç kez Kore'ye dönüp burada kalıyorlardı tıpkı babam gibi. Bir farkları yoktu benim için. Sadece biyolojik olarak farklı yerlerdeydiler.

"Ee Minho," Beni hatırlamışlardı, esas uğraş şimdi başlıyordu. "Okula devam ediyor musun halacığım?"

"Aynen."

Annem nazik ve samimi durmam için bana uyarıcı bakışlarını atıyordu ancak bence zaten hepsi onları istemediğimin farkındaydı. Salağa yatmayı seviyorlardı sadece.

"Sen felsefe okuyordun değil mi? Mezun olunca ne olacaksın, filozof mu?"

Kendini komik ve arkadaşım olduğunu sanan kuzenim sonunda mevzuya atladığında en az onun kadar itici olan herkesin kahkahasının kulağımda yankılanması bomboş bir ifadeyle hepsine bakmama sebep olmuştu.

"Sayılır."

"Ne yapar ki filozoflar? Evrenin var oluşunu falan mı sorgulayacaksın, mesela ben burada mıyım şu an?"

"Böyle aptal sorular sorup komik olduğumu sandığım ucuz espriler yapmayacağım mesela."

Atılan kahkahalar yerini bozulmuş sessizliğe bırakırken babam ortamı toplamak için gülüp kuzenimi dürttü. "Bizim Minho işte, esprilerini gülmeden yapmaya bayılır."

Babam küçüklüğümden beri her zaman onları baş köşede tutardı. Örneğin eksik çikolata varsa yemeyen taraf hep benim, oyuncakların en güzelleri hep onlara alınırdı. Yeğenleri ve kardeşleri babamın her şeyiydi kısaca.

"Espri yapmadım," Baygın bakışlarımı babamdan ayırıp kuzenime çevirdim. "Keşke sen de yapmasan."

İnsanlar benimle samimiyet kurmamayı öğrenmeliydi. Ben kimsenin şaka malzemesi değildim, özellikle de henüz benliğini keşfedemediği için insanlarla dalga geçmeye çalışarak onları aşağıladığını sanan ergenlerin hiç değildim.

"Ee," Annem konuyu değiştirmek için halama döndü. "Siz ne yaptınız üniversite işlerini?"

Konu yine samimiyetsiz tepkilerin doluşacağı yere gelirken derin bir nefes verip ayağa kalktım. "Yarın okulum var, ben yatıyorum. İyi geceler."

"Bu kadar erken mi?"

Uyuduğum saati bile yargı malzemesine getirmeleri gerçekten çileden çıkmak istememe sebep oluyordu. Bedenimi çevirip onlara baktığımda daha ben konuşmadan annem girdi söze.

bad idea, minbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin