"Sen çıldırmışsın!" Cheng elleriyle saçlarını öfkeyle dağıtıp şaşkınca arkadaşına baktı. Xiao Zhan,o kadar rahat oturuyordu ki bankta neredeyse onu izlerken öfkeden deliye dönecekti..
"Rahatla biraz" bacaklarını biraz daha açıp sırtını gevşekçe geriye yasladı. "Abartı tepkiler vermekten vazgeç"
"Abartı tepkiler mi? Abartı öyle mi?" Alayla dişlerinin arasından fısıldadı. "Aynen böyle davranmaya devam edersen psikopat olduğunu düşünmeye başlayacağım"
Xiao Zhan omzunu silkip hemen karşısında, arkadaşları ve sevgilisiyle gülüşerek oturan çocuktan gözlerini ayırmadı. Elinde duran karton bardakta ki kahvesini yüzünü buruşturarak yudumladı.
Günü berbat geçiyordu. Başında sabahın ilk saatlerinde oluşmaya başlayan ağrı öğlene doğru ensesine oradan da gözlerine vurmaya başlamıştı. Okula gelirken lenslerini takmaya vakit bile bulamamış gözlüğünü takmak zorunda kalmıştı. Dış görünüşünün iğrenç göründüğünden emindi.
Bunlar da yetmezmiş gibi geç kalacağını anlamış,kendisini arabasıyla alması için Cheng'i aramıştı. Buraya kadar yine her şey normaldi. Tabi Cheng küçük atölyesine girene dek.
Oradan sonra kıyamet kopmuştu. Arkadaşı tuvallere mavi boyayla resmedilen kişiyi birisine benzettiğiyle ilgili şakalar yapmış Xiao Zhan buna gülmeyince o kişinin gerçekten Wang Yibo olduğunu anlamıştı. Ona açıklama bile yapamamış,kendisini bitkin halde evden dışarıya atmıştı.
Kendisi de neden tüm bunların hızla geliştiğini bilmiyordu lakin bastıramadığı hisler midesin de kramplar oluşturuyordu. Ateşin etrafında pervane gibi dönen kelebekler gibi kendisini çocuğun etrafında dönerken buluyordu. An meselesiydi kanatlarının yanması. Duramıyordu...
"Sakın Xiao Zhan! Sakın onun etrafında gezindiğini görmeyeyim. Bu yaptıklarını bilse sevgilisini bırakıp sana mı gelir sanıyorsun? Korkunç tüm bunlar. Elinde olsa günde kaç defa nefes aldığını hesaplayacak gibisin" elinde ki karton bardağı büküp yanı başlarında duran çöpe tam isabet gelecek şekilde fırlattı.
"O çocuğa aşık değil" dudakları arasından istemezsizce kaçan cümleyle yanın da oturan beden anında kendisine döndü.
"Ne demek aşık değil? Değilse bile bundan sanane! Sonuçta birlikteler görmüyormusun? Ne sanıyorsun, görüşmeleri sadece okul içinden mi ibaret? Her sabah birlikte geliyorlar okula. Bu da demek oluyor ki aynı evde kal-"
"Başım ağrıyor sus artık!" Dirseklerini iki yana açtığı bacaklarının üzerine koyup yüzüne de avuçları içine aldı. Cheng'in söylediği her şeyi zaten biliyordu. Kendisine engel olamaması,sevgilisi olan birisinin etrafında sessizce onu izlemesi suçmuydu?
Suçtu...
"O çocuk basketbol takımının kaptanı. Çoğu kişinin gözünde altın çocuk. Sevgilisine yaklaştığın bilinse seni rahat bırakırlar mı sanıyorsun? Zehir ederler okul hayatını,bırak peşini. Okulumuzu bitirip gidelim buradan da"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi| Yizhan
FanfictionWang Yibo: pembe, tüylü kalemimi sen mi çaldın? Tüm hakları Wang Yibo ve Xiao Zhan'ın kalbinde saklıdır Texting,düz yazı Feminen Wang Yibo içerir